17 Temmuz 2025 Perşembe / 22 Muharrem 1447

En büyük cihad nefisle yapılır

Nefis ve şeytanla yapılan cihad (mücadele) bütün müslümanlar için farzdır ve cihadın başında yer alır. İnsanın hayatını kuşatan bu cihad, İslâm’ın başlangıcından, itibaren farz olmuş, buna “cihad-ı ekber” (büyük cihad) denilmiştir.

Muharrem Coşkun13 Temmuz 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
En büyük cihad nefisle yapılır

Cihad, Allah rızası için İslâm uğrunda gayret sarfetmek, maddi ve manevi düşmanlarla gereği gibi mücadele etmektir. Cihad pek üstün bir ibadettir ve İslâm’ın altıncı şartı sayılır. Kur’an-ı Kerim’de toplam yüz civarında cihad ayeti vardır ki, bunlardan bir ayetin meali şöyledir: “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler; size Allah’tan, Rasulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe/24)

Allah için zora katlanmak

Cihadın temel özelliği, Allah yolunda güçlük ve zahmete katlanmaktır. İlâhî hükümlerin, hakkın ve iyiliğin hayata hakimiyeti için farz olan cihad, kıyamete kadar geçerlidir. Nefis ve şeytanla yapılan cihad (mücadele) bütün müslümanlar için her zaman farzdır ve cihadın başında yer alır. İnsanın bütün hayatını kuşatan bu cihad, İslâm’ın başlangıcında, Mekke döneminden itibaren farz olmuştur. Buna “cihad-ı ekber” (büyük cihad)denmektedir. Bilhassa tasavvuf ehli buna çok önem verir. Beş mertebedir;

İslâm’ın doğru öğrenilmesi

-İslâm’a uygun hayat: Müslüman, nefsine ağır gelse de Allah’ın emirlerini tutmak ve yasaklarından kaçınmakla mükelleftir.

-Davet ve tebliğ cihadı: İslâm esaslarını, ilâhî emirleri insanlara duyurup belletmeye çalışmak mühim bir cihad görevidir.

-Şeytanî şüphelerden arınmak: Şeytanın vesvese vermesinden geldiği anlaşılan ve sağlam inanç esaslarına aykırı her türlü evham ve şüpheleri defetmek, bir gönül cihadıdır.

-Haram arzulardan uzaklaşmak: Şeytan, insanı zorla saptıramaz. Ancak kişi iradesini gevşeterek bir harama meyleder ve direncinde tereddüt gösterirse, o zaman şeytanın tuzağına düşer.

İslâm Düşmanlarıyla Cihad

Cihad denilince, en çok bu kısım akla gelir. Evet, cihadın başı nefis ve şeytanla cihad olunca, gövde ve omurgası da din düşmanlarıyla cihad olur. Bu da beş türlüdür:

-Elle (Canla-başla) Cihad: Güç kullanmaktır ki, silahlı ve askeri cihaddır.

-Dille Cihad: Din düşmanlarının, İslâm’a karşı yalan, iftira ve saldırılarının etkisini kırmak ve İslâm gerçeklerini topluma sunmak için lisanla ve yazıyla, basın-yayın, kitap-dergi televizyon ve internet gibi araçlarla yapılır.

-Kalple Cihad: Mücadele imkanı bulamayan müslümanlar için, kalben İslâm düşmanlarına buğz etmek.

TEK BİR CİHAD YOK

Cihad, üç ana bölümde toplanabilir:

Nefis ve şeytanla cihad, Din düşmanlarıyla cihad, Kötülüklere karşı cihad. Bunlar da ayrıca çeşitlere ayrılır. Yukarıda belirtilen cihadın birinci bölümü, her haliyle Müslümanlar için ömür boyu farzdır, yani farz-ı ayndır. İkincisi genellikle farz-ı kifayedir; yani herkes için değil, bu cihada ehil Müslümanların vazifesidir. Üçüncüsü ise, her mükellefin hal ve imkanına göre vacib olur.

Nefis ve şeytanla cihad beş türlü olur.

-İslâm’ı doğru öğrenmekle,

-İslâm’a uygun yaşamakla,

-İslâm’ı tebliğ edip öğretmekle,

-İmana aykırı şüpheleri defetmekle,

-Haram arzu ve heveslerden sakınmakla.

‘Neme lazım’ diyemeyiz

Kötülüklere karşı cihadın temeli, “emri bil-ma’ruf, nehy-i anil-münker” denilen, iyiliği emretme ve kötülüğü men etme esasına dayanır. Toplum hayatında, böyle bir yaptırım ve denetime her zaman ihtiyaç vardır. Aksi halde sayısız kötülükler ortalığı kaplar, toplumun düzen ve huzuru kalmaz. “Kime ne” ve “neme lazım” anlayışı, İslâm’da yoktur. Rasulullah Aleyhisselâm buyurur ki: “Bir kötülüğe şahit olan kişi onu eliyle önlesin. Buna gücü yetmezse diliyle engellesin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu da imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim)