5 Temmuz 2025 Cumartesi / 10 Muharrem 1447

İyiliğe kanat çırpın

Allah'ın rızasını gözeterek iyiliğe niyet etmek, o iyiliği yapmak gibidir. 'Ameller, niyetlere göredir' diyen Peygamber Efendimiz, başka bir hadisinde, 'niyetler, amellerden daha hayırlıdır' buyuruyorlar.

Cesur Çaça12 Temmuz 2015 Pazar 07:00 - Güncelleme:
İyiliğe kanat çırpın

Nefes alıp verdiğimiz her an bir davranış, tutum ve hal içerisinde oluruz. Davranışa geçmeden düşüncemizi önce aklımızdan geçirir, meseleyi tartar, konuya dair kendimizce planlama yaparız. insanın harekete geçmeden önce yapmak istediği işe hazırlık yapma evresi olarak da tanımlanabilecek zaman aralığındaki içsel düşünce niyettir. Fiiliyata dökülecek düşüncenin başlama vuruşundan önceki durumu olan niyetin İslam'da önemli yeri vardır. Dinimiz, niyetleri amellere göre analiz eder. Peygamberimiz bir hadisi şerifte, "Ameller, niyetlere göredir" derken, diğer bir hadiste,"Niyetler, amellerden daha hayırlıdır" buyuruyorlar.  

Yanlıştan doğru çıkmaz

"Ameller niyetlere göredir" hadisinde; güzel işlerin, ancak güzel niyetlerden hasıl olabileceğine dikkat çekilerek, müminlerin akıllarında ve kalplerinde mutlak surette olumlu düşünceler beslemesi gerektiği vurgulanıyor. Hüsnü zan ile düşünen ve pozitif fikirlere ev sahipliği yapan mümin, Allah'ın emir ve yasaklarına riayet ederek niyetlerini planladığında mutlaka hayırlı ameller işleyecektir. "Niyetler, amellerden daha hayırlıdır" hadisi ise çok ilginç püf noktaları içeriyor. İnsanlar çok şey bilseler de, maalesef bunlardan pek azını hayatların geçirirler. Mesela hiçbir zorluğu olmamasına rağmen "Allah'a şükretme" ameli dahi çok ama çok az gerçekleştirilir. Oysa bize hayat ve rızık veren, sayısız nimetler bahşeden Rabbimize teşekkür meşakkatli bir amel değildir. Dolayısıyla son tahlilde, şükrü dahi unutan kullar olarak güzel amellerimizin sayısı düşük seviyededir. "Niyetler, amellerden daha hayırlıdır"  müjdesi de, tam burada imdadımıza yetişir. Dinimiz, "Kul olarak yeterince güzel ameller yapmaya gücün yetmiyorsa, en azından buna niyet et ve bunun içinden yapabildiklerini yap, umulur ki Allah, yapamadıklarının da mükafatını verir" şeklinde özetlenebilecek müthiş bir fırsat sunuyor. 

İyi niyet güzel amel getirir

Niyet edip, hayata geçirdiğimiz güzel amellerin yanında, niyet edip de yapamadıklarımız için Allah'tan, bizlere niyetlerimize yapılmış gibi mükafat vermesini istemek, beklemek oldukça selamet bir yoldur. Kullarını affetmek ve rahmeti ile kuşatmak için deyim yerindeyse bahane arayan Cenabı Hak, hepimize bu güzel Ramazan ikliminde hayırlı ameller yapmayı nasip etsin. Bizim, O'ndan başka gidecek yerimiz, O'ndan başka çalacak kapımız yok. Kulluk yolundan asla vazgeçmemeye niyet etmiş ve bu niyetine Allah'ı şahit kılmış kullar olarak, amellerimizde eksiklikler olsa da, kırık dökük niyetimizle affedilmeyi dileyerek iyiliğe kanat çırpmakta ısrar edelim. 

Doğru yolda ilerlemeye niyet etmek

Karıncaya "nereye gidiyorsun?" diye sormuşlar. "Hacca" demiş. Nasıl olur, Kabe nerede, sen nerdesin dediklerinde karınca, 'olsun varamazsam bile yolunda ölürüm' diye cevap vermiş. Karınca ile ilgili bu hikaye, insana, “bir karınca kadar da mı olamuyorum” sorusunu sorduruyor...

'Merhamet etmeyene merhamet olunmaz'

Peygamberimiz, insanlara ve diğer tüm canlılara merhamet gösterenlere Yüce Allah’ın merhametle karşılık vereceğini ifade ederek şöyle buyurmuştur. "Merhamet edenlere Allah da merhamet eder, siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin.” Merhametsizler hakkında ayrıca şu uyarıda da bulunmuştur: “Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz.”

Peygamberimiz, yetimlerle özellikle ilgilenir, bütün Müslümanlara merhamet gösterilmesini tavsiye ederdi. Peygamberimize bir adam gelerek kalbinin sertliğinden şikayet etti. Bunun üzerine Peygamberimiz, O’na:"Kalbinin yumuşamasını ve muhtaç olduğun şeye kavuşmayı arzu ediyorsan, yetime merhamet et, başını okşa ve yemeğini ona yedir. Böyle yaparsan kalbin yumuşar ve muhtaç olduğun şeye kavuşursun” dedi. Peygamberimiz, sadece insanlara değil hayvanlara karşı da şefkat ve merhamet gösterirdi. O, susayan bir kediye kendi eliyle su içirmiş, hayvanların aç bırakılmamasını, onlara iyi davranılmasını emretmiştir. İbn Mes’ud (ra) diyor ki: Peygamberimizle beraber bir yolculuk yapıyorduk. Peygamberimiz bir ihtiyacı için ayrılmıştı. Orada iki yavrusu olan bir serçe kuşu gördüm ve yavrularını aldım. Serçe peşimden gelerek yavruları için çırpınıp bağırmaya başladı. Bunu gören Peygamberimiz: "Bu kuşu yavru acısı ile sızlandıran kimdir? Yavrusunu ona verin" dedi. Bir seferinde Peygamberimiz, aç bir deve gördü. Devenin karnı ile sırtı bir olmuştu. Devenin yanına gelerek onu okşayan ve sahibinin kim olduğunu soran Efendimiz,"hayvanlara gösterdiğiniz muamelede Allah’tan korkmuyor musunuz?” diyerek devenin sahibini uyardı.

Esma-ül Hüsna

El-MACİD

Kerem ve iyilikleri çok