28 Nisan 2024 Pazar / 20 Sevval 1445

Kur’an’a koşun!..

Ramazan Kur’an ayıdır. Ramazan ikliminde Kur’an ile buluşmak, Kur’an’a koşmak Allah Teâlâ’ya yaklaşmaya vesiledir.

Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz21 Mayıs 2018 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Kur’an’a koşun!..

Kur’an’a koşmak, Allah’a koşmaktır. Çünkü Kur’an’da insanları Allah’a koşmaya ve Allah ile buluşmaya davet eden ayet-i kerimede: “O halde Allah’a koşun. Çünkü ben, size O’nun katından gelmiş açık bir uyarıcıyım” buyrulur. Rabbimiz ile ilişkilerimizde en büyük aracımız ve uyarıcımız Hz. Peygamber (s.a.)’dir. Allah’a davette aracılık ve elçilik eden, uyarıcılıkla yol gösteren Sevgili Peygamberimi zin konumu, bizler için ne kadar önemli ise, ilâhî hüküm ve kurtarıcı mesajlarla yüklü kitâb-ı ilâhî olarak Kur’an da o kadar önemlidir. Çünkü Allah’ı tanıtan ve Rasûlü’nü anlatan mesajlar ile hikmetli açıklamalar hep o kitaptadır. İnsanlar Kur’an’ı anladıkları ve Rasûlü’nü dinledikleri ölçüde Allah ile buluşmaya hazır hâle gelirler.

Kur’an kulluğun anahtarı, ebedî mutluluğun rehberidir. Onu okuyan Rabbi ile konuşmuş, onu anlayan O’nun kurtarıcı muştularıyla buluşmuş olur. Bu yüzden Kur’an’a koşmak, Allah’a koşmak demektir. Nitekim Allah Rasûlü Kur’an okumayı, Allah ile mülâkat olarak değerlendirmekte ve şöyle buyurmaktadır: “Sizden birisi Rabbına münâcât ile O’nunla konuşmak isterse Kur’an okusun!”

Fert planında kurtuluşun reçetesi Kur’an’a ve Hz. Peygamber’e sarılmak olduğu gibi âile ve toplum planında da kurtuluşun formülü Kur’an’a sarılmaktan, çoluk çocuğumuza, evlâdü ıyâlimize Kur’an’ı öğretmekten geçmektedir. Kur’an okumak bir ibâdet, Kur’an’ı anlamak ve yaşamak ilâhî emirler mihverinde istikamet demektir.

Sayılı nefeslerimiz tükendiğinde, okuduğumuz mushafı ve üzerinde namaz kıldığımız seccadeyi kime miras bırakacağımız çok önemli bir soru olarak karşımızda durmaktadır. İnsanlar vârisleri olan evlatlarına dünyalarını mamur edecek maddî imkânlar; han, dükkan, ev, bark ve altın, gümüş gibi emtia bırakmayı düşündüğü halde her nedense manevi miras bırakmayı düşünmemektedir. Oysa ki her Müslüman sahip olduğu değerlerin vârisini yetiştirmek ve camide kendi yerini dolduracak bir cemaat bırakmak sorumluluğundadır.

Bu cümleden olmak üzere özellikle idrak ettiğimiz bu ramazan ikliminde her Müslüman’ın Kur’an’ı okuması ve evlatlarına okumayı öğretmesi büyük önem arz etmektedir. Bu her Müslüman’ın evlâdına karşı ihmal edilmemesi gereken çok mühim mesuliyetlerindendir. Bu mesuliyetler evlâdın yetişmesine katkı sağlayacağı gibi vefatından sonra sadaka-i cariye olmasını temin edecek türdendir. Hz. Peygamber (s.a.)’in şu hadis-i şerifi gerçek ve kalıcı mirasın ne olduğunu şöyle tarif etmektedir: “İnsan öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak şu üç şey sebebiyle amel defteri kapanmaz: Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim ve dua eden hayırlı evlât.”

Ebeveynler, öldükten sonra sadaka-i cariye olacak evlat ve manevi vâris yetiştirmek için okuma çağına geldiğinde onlara duayı, namazı ve Kur’an okumayı öğretmelidirler. Çocukların gönüllerini Kur’an ışığıyla aydınlatmalı ve hâllerini Rasûlüllah’ın ahlâkıyla beslemelidirler. Bunun yolu Kur’an’a gönül vermekten, Rasûlüllah’ın Kur’an’ı hayata tatbikini öğrenmekten geçer. Bu vesileyle ramazan ikliminden istifade edip Kur’an’a koşmalıyız.