26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Leyle-i kadrin kadri

Kur’an ve Ramazan kadar, Kur’an ve Kadir gecesi de birbirine yakındır. Kur’an, aylardan sâdece Ramazan’ı, mübarek gecelerden de sâdece “kadr”i adıyla ve sanıyla anmaktadır. Ancak her ikisinde de kendine vurgu yaparak. Nitekim içinde Ramazan ayının geçtiği âyette: “O Ramazan ayı ki, Kur’an onda indirilmiştir. O Kur’an insanlara doğru yolu gösteren, doğruyu eğriden ayıran açık delillerle gelmiştir. Kim oraya erişirse oruç tutsun.” buyurduğu gibi kadir gecesini anlatan sûredeki ilk âyette de : “Biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik” buyrularak Kur’an’a vurgu yapılmaktadır.

PORF. DR. HASAN KÂMİL YILMAZ31 Mayıs 2019 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Leyle-i kadrin kadri

Kur’an’da adına sûre inzâl buyrulan ve Kur’an’la şereflenen kadir gecesi, ortalama uzunca bir insan ömrüne denk zaman diliminden (bin ay = 84 yıl) daha değerli görülmüştür. Recep, Şaban ile başlayan ve Ramazan’la tamamlanan üç aylar iklimi, belki de Kadir gecesine daha yüksek bir performansla girmek ve ciddî bir hazırlık merhalesinden sonra bin aylık bir gece olan kadir ile buluşmak içindir. 

Kur’an’da Kadir gecesi hakkında söylenenler gerçekten üzerinde durulup düşünülmesi gereken hususlardır. Buyrulur ki: “Biz Kur’an’ı kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh o gecede Rablerinin izniyle her bir iş için peyderpey inerler. O gece tan yeri ağarıncaya kadar selam ve esenliktir.” İlk âyette Kur’an’ın beşer kelâmı olmadığı teyidli ifâdelerle “biz indirdik” lâfzıyla belirtilmektedir. Bir bakıma Kur’ân’ın beşer kelâmı, Muhammed’in sözü olmadığı açıkça ifâde edilmektedir. Kadir gecesini senin kendiliğinden bilmen mümkün değil buyuruyor Allah Teâla: “Ben bildiriyorum ki o gece bin aydan hayırlıdır.” İçinde kadir bulunmayan bin aya denk bir feyz ve berekete, bolluk ve rahmete sâhiptir. Bundan sonraki kısımda Allah Teâlâ bu gecede meleklerin ve rûhun her bir iş için peyderpey indiğini, arz ve dünya semâsını kuşattığını haber veriyor. 

Meleklerin ve Rûhun dünya semâsına inmeleri ve âdetâ arzın meleklere dar gelmesi, rahmet ve mağfiretin feyezânı; coşup taşması demektir. İnanan gönüllerin sevgi ve merhametle dolması, zaman ve mekânın bereket deryâsı olması demektir. Kadir gecesindeki melek sağnağını, ancak gönlü Allah’ın rahmet deryasına açık insanlar görebilir ve hissedebilir. Rûh yânî Cibril-i emin ise, peygamberlere vahiy getiren ve insanlara ilâhî kurtuluş reçeteleri sunan bir büyük melektir. Kadir gecesi onun yeryüzüne inmesi, inananların gönlüne kulluk sevinci ve ibâdet neş’esi sunmak ve güzellikler ilhâm etmek içindir. Cebrail’in nübüvvet için vahy getirme görevi sona ermişse de inananları ilhâm ile teyid görevi devam etmektedir. Selâm, Allah’ın isimlerinden; yânî esmâ-i hüsnâdandır. Kısaca barış ve esenlik demektir. Bu gecenin “selâm” olması önce inananlar içindir. Bu gece inananlar için barıştır, çünkü bu gece mümin kendi iç dünyasındaki savaştan mutmain bir kalb ve sekînete ulaşmış bir gönle ermiştir. 

Bu gece inanmayanlar için de selâmdır. Çünkü onlar da Rabbın küllî inâyeti ile dünyevî azâbdan korunmuşlardır. Böylesine mübârek bir gecenin aranması ve her gecenin kadir olarak bilinmesinin istenmesi, boşuna değildir. Türkçe’de bir deyim var: “Her geceyi kadir, her gördüğünü Hızır bil!” diye. Bu ne kadar anlam yüklü bir söz. Bir yönüyle zamanın, diğer yönüyle insanın değerini bilip değer kazanacak bir kıvâma ermek. Rabbımızdan böyle bir gönül diriliği niyâz ederiz.