Peygamber efendimiz, bir hadisi şerifinde kızı Hz. Fatıma’nın “Cennet kadınlarının en üstünlerindendir” der. Bunun nedeni, sadece kızı oluşu değil, İslamiyet’e verdiği hizmetlerdir aynı zamanda. Eski İstanbul Müftü Yardımcısı Kadriye Avcı Erdemli’ye, Hz. Fatıma’yı sorduk.
-Hz. Fatıma kimdir? İslamiyet için neden bu kadar önemlidir?
Peygamber efendimizin (s.a.a) sevgili kızıdır. Peygamberliğin müjdelendiği yıl hayata gelmiştir. Peygamber efendimizin (s.a.a) çocukları kendisinden önce vefat etmiş ve sadece Fatıma kalmıştır. Erkek çocukları yaşamadı. Peygamberimizin soyu, kızlarından sadece Hz. Fatıma, onun çocuklarından da Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile devam etti. Arap toplumlarındaki teamül ve geleneklerin tersine, Hz. Fatıma üzerinden soy devam etti. Araplarda soyun erkek çocuktan devam ettiğine inanılırdı. Bu bir ders oldu topluma.
BABASININ ANNESİ
-Hz. Fatıma’nın İslam dünyasındaki önemi sadece Hz. Muhammed’in kızı olmasından mı kaynaklanıyor yoksa bir birey olarak da İslamiyet’e verdiği hizmetlerden mi?
Hz. Fatıma’nın, Hz. peygamberimizin (s.a.a) hayatında çok önemli bir rolü var. Hz. peygamberimizin (s.a.a) eşi Hz. Hatice yani annesi vefat ettiğinde henüz 10 yaşındaydı. Ama o küçük yaşında babasına o kadar olgun bir insan gibi yardım etmiş ve destek olmuştur ki. Bir örnek vermek gerekirse. Resulullah namaz kılırken, müşrikler üzerine pislik atmaya çalışmıştır. Hz. Fatıma onları engelleyerek, babasının üzerini temizlemiştir. O kadar destek olmuştur ki bundan dolayı Hz. peygamberimiz (s.a.a) kendisine “Babasının annesi” unvanı vermiştir. Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya kadınlarının en üstünü dört kişidir: “İmran’ın kızı Meryem, Muhammed’in kızı Fatıma, Huveyled’in kızı Hatice ve Firavun’un hanımı Asiye. Yine Peygamber (s.a.v) buyurmuştur ki: “Fatıma, cennet kadınlarının en üstünlerindendir”
PEYGAMBERE İLK O KAVUŞTU
-Neden en üstündedir?
Hz. Fatıma, son nefesine kadar peygamber (s.a.a) efendimizin yanında olmuş, onu her gördüğünde destek olmuştur. Peygamber efendimiz, (s.a.a) son nefesini vermeden önce kızı Hz. Fatıma’yı yanına çağırır. Hz. Fatıma, babasının artık öleceğini bilmekte ve ağlamaktadır. Onu yanına çağırıp, kulağına bir şeyler söyler. O anda ağlamayı bırakıp, gülümser. Etrafındakiler “Ne oldu, ne dedi?” diye sorunca, “Kendisinden sonra, Ehl-i Beyt’ten kendisine ilk kavuşacak kişinin ben olduğumu söyledi” der.
ÖRNEK BİR MÜSLÜMANDI
-Hz. Muhammed, Hz. Fatıma’yı neden bu kadar çok sevmiştir?
İslamiyet’i çok iyi bilen ve yaşayan bir insandı. Kıymeti buradandı. Bir evlat olarak peygamber efendimizin (s.a.a) peygamberlik tebliğini gönülden kabul ediyor. Hz. Nuh peygamberin oğlu ve karısı kabul etmedi ve biliyorsunuz. Oysa peygamberimizin hem eşleri ve çocukları, hem İslamiyet’i kabul etti hem de ona sonuna kadar destek oldu. Resulullah, annesiz ve babasız büyümüştü. Cenabı Hak, eşi Hz. Hatice ve çocuklarıyla peygamber efendimizi (s.a.a) destekledi. İslamiyet’in yayılmasında, peygamber efendimizin (s.a.a) ailesinin çok büyük desteği oldu. Ayrıca Hz. Fatıma, örnek bir kadın, örnek bir Müslüman kadındı.
-Ehl-i Beyt ne demektir?
Peygamber efendimizin (s.a.a) ailesi demektir. Kur’anda da hadislerde de geçer. Arapça’daki karşlığı ‘aile bireyleri’ demektir. Peygamber efendimizin ailesine Ehl-i Beyt diyoruz: Eşleri, çocukları, torunlarını kapsar. Kaynaklar, Hz. Ali’yi ailesinden sayar. Hz. Peygamberimizin soyu Hz. Ali ve Fatıma’dan sürdüğü için.
-Günümüzde, Türkiye’de Hz. Peygamberin soyundan geldiğini, seyyid olduğunu söyleyen insanlar var. Seyyidlik nedir?Kaynaklar tarafından tescil edilmiş bir soy ağacı var mıdır?
Seyyid, Hz. Peygamberin neslinden gelenlerin ünvanıdır ve eskeriyetle Hz. Hüseyin’in torunlarına verilen bir sıfattır. Seyyidetü’n Nisa (Kadınların Efendisi) Hazreti Fatma için kullanılan bir ünvandır. Şerif ise ‘şerefli olan’ demektir. Şerif ünvanı, Hazreti Hasan’ın soyunan gelenleri ifade eder. Bir gün de Peygamber efendimiz, Hz. Hasan için “Allahım, ben onu seviyorum. Sen de onu sev ve onu sevenleri sev”, Hz? Hüseyin için ise “Hüseyin benderdir ben de ondanım. Hüseyin’i seveni Allah sevsin” büyurmuştur. Hz. Peygamberin torunları olan seyyid ve şerifleri muhafaza eden bir müessese Osmanlı’dan önceki İslam devletlerinde mevcuttu.
-Seyyidiliğin dini yönü var mı?
Seyyid olmanın bir üstünlüğü söz konusu değil. Sadece Allah katında olur üstünlük. Bir insan eğer Allaha yakınsa, o üstündür. Peygamber efendimizin (s.a.a) soyundan gelmek şu halde anlamlı olabilir: Eğer yaşam tarzı peygamber efendimizin, (s.a.a) Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın yaşam tarzına uygun bir yaşamsa, onlar gibi İslami yaşam tarzına uygun bir yaşam gösteriyorlarsa, tabii ki kıymetlidir. Hem Rabbimizin rızasını kazanırlar, hem de insanların. Ama yanlış bir hayat yaşıyorlarsa, bunun hiçbir anlamı yok.
Hz. Fatıma’nın şifalı eli
-İslamiyette, Hz. Fatıma’nın eli neden simgeleşmiştir?
Bazı hastalıklarda, şifa olacak kadar dua etmesi, kabul olan dua etmesi nedeniyle. Hz. Fatıma, gerçekte Ehl-i Züht ve Ehl-i Takva’dır. Takva, Kuran-ı Kerim’de İslamiyet’in nasıl yaşanması isteniyorsa öyle yaşayan insandır. Sadece Allah’a yaklaşmak için çaba gösteren, her işini sadece Cenab-ı Allah’ın rızasını almak için yapan kişiye denir. Züht, ise dünya nimetlerinden elini eteğini çekerek kendisini dine adamasıdır. Türk toplumunda Hz. Fatıma’nın önemli bir yeri vardır. Anadolu’da kadınlar Fatma (Fadime) Ana dedikleri Hz. Fatıma’yı uğur ve bereketin timsali saymışlardır. Anadolu’nun birçok yöresinde ocak duvarları sıvanır veya boyanırken is ile el işareti basılır. Uğur ve bereket getirsin diye basılan bu el “Fatıma Ana eli”dir. ”Pençe-i Âl-i abâ” adı verilen bu elin baş parmağı Hz. Peygamber’i, işaret parmağı Ali’yi, orta parmağı Fatıma’yı, yüzük parmağı Hasan’ı, serçe parmağı Hüseyin’i temsil eder. İslamda uğur ve uğursuzluk yoktur. Hayırlı olan ve hayırlı olmayan vardır. “Fatıma’nın Eli” gibi sembollerde keramet aramak yerine onun yaşadıklarını, mücadelesini ve çektiği sıkıntıları,İslami yaşantısını öğrenip hayatının örnek almamız hayırlı olandır. Zira Hz. Fatıma, hem erken yaşta annesini kaybetmiş hem de “babasının annesi” lakabını almış bir şahsiyet. Bu sebeple Hz. Peygamber, (s.a.a) mübarek kızını çok sevmiştir. Güzel vasıfları sebebiyle Rasûl-i Ekrem Fatıma’yı görünce sevinir, kendisini ayakta karşılar, elini tutup yanaklarından öper, iltifat edip yanına veya yerine oturturdu. Babası kendi evine gelince Fatıma da O’nu aynı şekilde karşılayıp ağırlardı. Hz. Peygamber sefere giderken aile fertlerinden en son Fatıma ile vedalaşır, dönünce de ilk onunla görüşürdü.