26 Haziran 2025 Perşembe / 1 Muharrem 1447

Ramazan'da zikir

Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz13 Mayıs 2019 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Ramazan'da zikir

Zikir, kelimesi Kur’an’da 250 yerde geçer. “Zikir” denilen ve Allah’ı unutmamak anlamına gelen gönül diriliği ibâdet kapsamı içinde yer alan değerlerimizdendir. Gerek Kur’an âyetlerinde ve gerekse hadislerde zikrin en faziletli amel oluşundan bahsedilmektedir. Kur’an’da: “Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir.”  buyuruluyor.  Hz. Peygamber bir gün soruyor: “Siz’e amellerinizin en iyisini, melikiniz katında en temizini, derece bakımından en yükseğini bildireyim mi? Ki bu amel, sizin altın ve gümüş infakınızdan; düşmanla karşılaşmanızdan ve onlarla vuruşup sonunda onların sizin boynunuzu sizin de onların boyunlarını vurmanızdan daha hayırlıdır.” Sahâbiler: “O nedir?” diye sordular Allah Rasûlü “Allah’ı zikretmek” buyurdu. 

Yaratılmaktan gaye kulluk, kulluktan gaye de Allah ile kalbi ilişkilerdeki canlılık ve diriliktir. Kur’an inananla inanmayanın kalbî hayâtı arasında ölü ile diri arasındaki kadar bir mesâfe bulunduğuna özellikle vurgu yapar. Nitekim Allah Teâlâ: “Sen ölülere işittiremezsin”  âyetiyle kâfirlerin ölü mesâbesinde olduğunu beyân buyurduğu gibi bir başka âyette de: “diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için”   Allah’tan peygamberine apaçık bir Kur’an indirildiğini belirtir. 

Bu iki âyet-i kerîmeden dünyâ ve içindekilerin îmân ehli olanlarının diri, îmân ehli olmayanlarının ölü mesâbesinde oldukları anlaşılmaktadır. Îmân hayât sebebi, zikir ise onu besleyen hayât suyu mesâbesindedir. Îmân ağacını olumsuz etkileyen gaflet zehridir. Özellikle bu ramazan ikliminde gaflet zehrini izâle etmek için zikir panzehirinden istifâde etmek gerekir.  İbadetlerin en faydalısı sayılan zikir, kalb huzuru ile ve dâimi sûrette yapılan zikirdir. İbadetleri değerli kılan kalb huzuru olduğundan gafil bir kalb ve yalnız dil ile yapılan zikrin faydası azdır. 

Nitekim Şâir zikrin önemini şöyle ifâde etmiştir: 

Zikr-i Hakk’tır Allah dostunun rûhuna gıdâ 

Hakk’a şükür ise olur kazancına safâ 

Haberdâr olmak dilersen esrâr-ı ilâhiyyeden 

Zikre sarıl, tâat yolunda yürü ki bulasın vefâ. 

Kur’an’da namazla zikir arasında bir ilişki söz konusudur. Kur’an bir yandan namaza çağırırken namaz ile zikri aynîleştirmiş[1],  diğer yandan da namazdan bahsederken zikrin en büyük ibâdet olduğuna atıfta bulunmuştur.[2]  Namazın hakîkati zikirle kalbin huzûr, fikirle murâkabe yaşamasındadır. Namazdaki zikir insanın hayâsızlığına sebep olan gafleti kovar. Fikir ve tefekkür ise havâtır denilen boş ve anlamsız düşünceleri giderir. Namaz, sâhibi namazda olduğu müddetçe onu bu tür kötülüklerden alıkoyduğu gibi, namaz dışında da amellerini görüp ucüb ile benlik geliştirmekten ve onlara karşılık beklemekten alıkor. Bu yüzden Allah’ı anmak ibâdetlerin en üstünü görülmüştür. 

 

ÖNERİLEN VİDEO

AK Parti'den Babalar Günü'ne özel video

Kapat
Video yükleniyor...