30 Nisan 2024 Salı / 22 Ramazan 1445

Servet Çetin'den 8 yıl sonra gelen itiraf

Eskişehirspor’un tecrübeli savunmacısı, tarihe geçen 4-0’lık F.Bahçe-Milan maçındaki kötü performansı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Servet mağlubiyetle ilgili olarak, Fenerbahçeli eski futbolcu Önder Turacı'yı suçladı.

11 Ocak 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Servet Çetin'den 8 yıl sonra gelen itiraf
Bağlamasını yanından hiç ayırmıyor... Benzetme yerindeyse, onunla yatıyor, onunla kalkıyor! Çalışmalardan arda kalan sınırlı zamanlarını odasında türkü okuyarak geçiriyor.
Aslen Iğdır’lı...

Futbola başlaması başlı başına bir roman gibi! 7-8 yaşlarındaydı... Abisi İrfan Çetin, ailede futbol oynamaya tek yatkın çocuktu. Ne var ki, onun da hayalleri yok değildi ve “şans kapıyı çalacak mı?” diye bekliyordu.
Ağabeyi İrfan ondan iki yaş büyük ve Kartal’da idmanlara çıkıyordu... İrfan’ı beğenmişlerdi. Onun da içinde fırtınalar kopuyordu. Bir gün telefon çaldı, o minicik elleriyle ahizeyi kaldırdı, “Buyrun” dedi. İrfan’ı arıyordu telefondaki hoca. O ‘Ben İrfan değilim, kardeşi Servet’im’ diye yanıt verdi. Karşıdaki ses, “Peki, sen top oynamasını biliyor musun’ diye sordu? Şaşkındı, heyecanlandı, tek kelime çıktı ağzından ‘Eveeeet’...

Karşıdaki sesin, ‘O zaman kap çantanı gel’ şeklindeki daveti onu neredeyse ağlatacak gibiydi. Çantayı kaptı ve macera başladı...

Ağabeyi İrfan futbolu bıraktı, ama o yoluna devam etti... Bugün 32 yaşında ve 17 yıldır profesyonel olarak top koşturuyor. Milli Takım, Fenerbahçe, Galatasaray, Denizlispor ile irili - ufaklı birçok takımın formasını giydi. O da Türk futbolunun unutulmazları arasında yer aldı.
Evet, yukarıda anlatmaya çalıştığımız bir zamanların forvet oyuncusu, şimdilerin ise geçilmez savunma oyuncularından Servet Çetin’den başkası değildi. Dayanıklılık testlerinin o ilerlemiş yaşına karşın hâlâ ‘1’ numarası Servet Çetin.
Sazıyla, türküleriyle, sol kulağındaki küpeleriyle, karizmatik yapısıyla dikkatleri üzerine çeken Servet’le Antalya’da biraraya geldik, biz sorduk, o samimi yanıtlar verdi.

Şimdilerde Eskişehirspor’un başarıları için ter döküyor... Burada keyifli ve de mutlu...

Hemen zirveyi sorduk Çetin’e:

*“Sezon başında kadrosu nedeniyle kantarımda Galatasaray ağır basıyordu. Yıldız oyuncular fazlalıktaydı. Ne var ki beklenen patlamayı bir türlü yapamadı Galatasaray. Lider Fenerbahçe ise çok iyi bir çizgi yakaladı. Son dakikada kazandıkları maçlar, onlara büyük moral olarak geri döndü. Bir iş kazası, bir terslik olmazsa sezon sonunda Fenerbahçe şampiyon olacaktır.”

Bu iddialı söylemden sonra devam ediyor Servet:
*“İkinci yarı mı? Çok çetin geçecek. Küme düşme korkusu olan takımlar maçlara çok daha fazla asılacak. Bir puan bir puan diye düşünebilir herkes. Kaldı ki, büyük takımları yenen şampiyon olmuyor bu ligde, diğer takımları es geçemezsiniz, onları da yenmek zorundasınız.”

Bir zamanlar Hiddink’in gözdesi olan Servet niye Milli Takım’da yok, merak ettik:

*“Milli takıma alınıp alınmamam tabii ki hocaların takdiri. Bu konuda yorum yapamayız. Ben de hiçbir zaman yorum yapmadım. Çağırırlarsa tabii ki seve seve giderim. Orada ortam çok farklı. Ben şöyle de düşünüyorum. Tamam Fenerbahçe’ye gittiğim yıllarda gençtik, deli doluyduk. Ancak şu anda her yerde oynarım. Çalışırım, elimden geleni yaparım. Beni hiçbir zorluk yıldıramaz. Şartlar ne olursa olsun çalışmayı bırakmıyorum. Görev verilirse, koşa koşa giderim, gitmiyorum diye kimseye de gönül koymam abi.”

Senin pencerenden forvette mi, yoksa savunmada mı oynamak daha kolay?

*“Bence forvet oynamak daha kolay. 90 dakika çok kötü oynarsınız. Ancak çıkıp son dakikada bir gol atarsınız ve kahraman olursunuz. Defansta olsan son dakikada öyle bir hata yaparsınız, bütün fatura size kesilir. Konsantre olmazsanız bir maçta en kötü forvete karşı bile sorun yaşarsınız. Ama konsantre olduğunuz zaman en iyi forvete karşı görevinizi en iyi şekilde yaparsınız. Herkes Shevchenko karşısında zorlandığımı düşünür. Ben Fenerbahçe’de oynarken bize üç gol atmıştı. Ancak bu yanlış bir düşünce. O gün Ümit Özat libero, ben ve Önder Turacı da stoper oynuyordu. Ben Gilardinho’yu, Önder Shevchenko’yu tutuyordu. Onun adamını kaçırdığı her pozisyon gol oldu. Sonra da fatura bizim üstümüze kaldı.”

Acaba iyi bir savunmacı hangi donanımlara sahip olmalı?
*“En önemlisi sezgileriniz güçlü olacak ağabey. Duracağı yeri iyi bilmesi gerekiyor. En önemlisi de yanındaki arkadaşları ile uyum içinde oynaması gerekiyor. Fizik gücümüzün de hep en üst seviyede olması şart. Bunun için de her zaman çalışıyorum ben.”

Yabancı hiç olmasın

“Bana kalsa yabancı oyuncu hiç olmasın. Bir iki taneyi anlarım. Ama biz dünya para veriyoruz ve bazen hiçbir karşılık alamıyorsunuz. Genç oyuncu çıksa belki milli takımda oynayacak. Her zaman yabancılar daha fazla kazanıyor. 5 yıllık sözleşme imzalıyor. Belki bir sene ya oynuyor ya oynamıyor. Bütün sözleşmenin parasını alıp gidiyor. Hoca da Türk olsa tabii ki daha iyi. Şans vereceksin ki Türk hocalar da bir yerlere gelebilecek.”

BÜTÜN TÜRKÜLERİ BİLİRİM

“Kitap okurum. Bağlama da çalıyorum. İlerletmek için ders alıyorum. Bütün türküleri bilirim. Sesim çok iyi değil ama arada söylüyorum. Bağlamaya merakım çocukluğumdan beri var. Galatasaray’da başladım çalmaya. Bazen günde bir kitap bitiresim geliyor. Bazen de bir ay sürüyor o kitabı bitirmek. İpad’im var. İnternet kullanıyoruz ama pek de ilgi alanıma girmiyor. Sıkılıyorum o tür şeylerden. Facebook, ınstagram gibi şeyler açıyor insanlar. Benim hesaplarımın hepsini arkadaşlar açtılar, ama kullandığım söylenemez.”

Büyük konuştum küpeyi taktım

“Büyük araba kullanmayı seviyorum, küçük bir araba aldım, içine sığmadım, sattım. Küpe meselesine gelince... Valla ağabey, eskiden ‘erkek adam küpe takar mı’ diyenlerin başında geliyordum. Meğer ne kadar büyük konuşmuşum. Fener’de sakatlandım. Bayern’in doktorlarına gitmiştim. Almanya’da akrabaların yanındaydım. Oradaki arkadaşlarım ısrar ettiler, olmaz dedim. Bir ara, ‘Ya sana çok yakışır, üstelik bunlar mıknatıslı’ dediler, taktım. Eve döndüm, annem görmesin diye kulağımı saklıyordum. Tabii ki sonunda gördü, annem ‘Bu ne? Çabuk çıkar onları’ diye tepki gösterdi. Ben de onları doktorun taktığını ve kan dolaşımını hızlandırdığı gibi bir yalan söylemek zorunda kaldım. Bu yalan sayesinde bir ay süreyle eve rahat girip çıktım. Annem daha sonra çıkar onu dedi ama alıştı.”

Şampiyonluk neden olmasın?

“Eskişehir olarak bizim hedefimiz ilk 5. Bizim ekibimiz iyi, geniş bir kadromuz da var. Ertuğrul hocanın Bursaspor’da şampiyonluk yaşayıp bize gelmesi bize de moral oluyor. Sezona da bunun sayesinde iyi başladığımızı düşünüyorum. Tabii ki Eskişehir camiası taraftarıyla beraber çok büyük bir camia. Bu sene taraftarın desteği daha yüksek oldu. Böyle destek devam ederse başarı da gelecektir. Futbolcular ve şehir inanırsa şampiyonluk neden olmasın?. Eskişehirspor, Anadolu takımları arasında çok iyi şartlara sahip olan bir kulüp. Ancak soğuk bir şehir. Bu yüzden antrenman sahasının ve maç yaptığımız stadın en azından ısıtması olması gerekiyor. Oyuncuları almak için milyon eurolar veriliyor. Ancak o futbolcu buzlu bir zemine çıktığı zaman sakatlanabiliyor. Bu da çok büyük bir kayıp.”

Mancini Terim’in yerini tutmaz

“Yabancı hoca, Fatih hoca gibi Galatasaray’da etki sağlayamaz. Gelir işini yapar. Ama Fatih hocada durum farklı mesela. Otoritesi daha farklı. Duruşundan oyuncu etkileniyor. Mancini kötü hoca değil tabii ki. Ama daha profesyonel bakıyordur. Türk hocalar oyunculara çok yardımcı oluyor. Problemleri ile bile ilgileniyor. Yabancı hocalarla çalıştık. Onlar seninle sadece idmanda genel olarak ilgilenir. Tek tek bizle gelip konuşmazlar. Rıza Çalımbay, Bülent Uygun, Fatih Terim, Feyyaz Uçar bunların bana çok yardımları oldu.”

Bilic’i çok seviyorum

“Bilic’i çok seviyorum. İnşallah uzun zaman onunla devam ederler. Bence bu sezon Beşiktaş’ın en iyi yaptığı iş Bilic’i almak oldu. Bilic’in Escude’yi satış listesine koyması da bence çelişki değil. Ersan iyi oynadı sonuçta. Yabancı statüsüne de takılıyor. Hocalar yabancı tercihini genelde ileri uca kullanır. Fernandes’i çok seviyorum. Ama bir var bir yok. Kestiği toplarda Almeida çok etkili oluyor.” (SKORER / BİLAL MEŞE)