19 Mayıs 2024 Pazar / 12 Zilkade 1445

Gökbilimcileri şaşırtan keşif! Yerleşik bilimi altüst edebilir

Çok fazla 'ultra kütleli' galaksinin varlığı gökbilimcileri şaşırtıyor. Bu gelişmenin onlarca yıllık yerleşik bilimi altüst edecek nitelikte olduğu konuşuluyor. Keşif sonrası gökbilimciler geçmiş bilgilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir.

Star Gazetesi15 Şubat 2024 Perşembe 11:48 - Güncelleme:
Gökbilimcileri şaşırtan keşif! Yerleşik bilimi altüst edebilir
Uzay teleskoplarının radarına ultra kütleli galaksiler yakalandı. Galaksilerin çok sayıda olmasının araştırmacıları şaşırtmasının yanı sıra, evrendeki bu yeni oluşumlar eski yöntemlerin güncellenmesine sebep olabilir.

James Webb Uzay Teleskobu'nun (JWST) erken evrene ilk bakışından bu yana, gökbilimciler beklenenden daha fazla "ultra kütleli" galaksinin varlığı karşısında şaşkınlar. En yaygın kabul gören kozmolojik modele göre, bu galaksilerin tarihin çok sonralarına kadar evrimleşememiş olması, modelin değiştirilmesi gerektiği iddialarını beraberinde getirdi.

Bu, onlarca yıllık yerleşik bilimi altüst edecek nitelikte bir gelişme olarak kayıtlara geçti.

Austin'deki Teksas Üniversitesi'nde astronomi profesörü olan Julian Muñoz,"Evrendeki nesnelerin gelişimi hiyerarşiktir. Küçükten başlarsınız ve gittikçe büyürsünüz" ifadelerini kullandı.

Çalışma, standart kozmolojik modelin revize edilmesinin gerekli olmadığı sonucuna vardı. Ancak gökbilimcilerin ilk galaksilerin nasıl oluştuğu ve geliştiği hakkında bildiklerini yeniden gözden geçirmeleri gerekebilir.

Kozmoloji, Büyük Patlama'dan günümüze kadar evrenimizin kökenini, evrimini ve yapısını inceliyor. En yaygın kabul gören kozmoloji modeli Lambda Soğuk Karanlık Madde (ΛCDM) modeli veya "standart kozmolojik model" olarak adlandırılıyor. Model çok iyi bilgilendirilmiş olmasına rağmen, erken evrenle ilgili pek çok şey teorikte kaldı çünkü astronomlar tam olarak gözlem yapamadı.

2021'in sonlarında fırlatılan JWST, 1990 yılında fırlatılan uzay teleskobu Hubble'ın yeteneklerini önemli ölçüde tamamlıyor. JWST, yakın ve orta kızılötesi dalga boylarında gözlem yaparak Hubble tarafından görülemeyen nesneleri tespit ediyor.

Muñoz, "Bilinmeyene doğru bir pencere açıyoruz, artık evren hakkındaki teorilerimizi daha önce test edemediğimiz yerlerde test etme imkânına sahibiz." diye ekledi.

Büyük Patlama'dan kısa bir süre sonra, her şey tekdüze kalmadı, yoğunluktaki küçük değişimler evrenin gelecekteki yapısı ve evrimi üzerinde önemli bir etkiye sahipti. Yoğunluğu daha fazla olan bölgeler, yerçekimi nedeniyle daha fazla madde çekerek daha büyük yapıların oluşmasına yol açtı. JWST tarafından gözlemlenen ultra kütleli galaksilerin bu kadar hızlı büyüyebilmeleri, teorik olarak ancak Büyük Patlama'dan hemen sonra bu yüksek yoğunluklu bölgelerden daha fazlasının oluşması halinde mümkün olabilir. Bu da standart kozmolojik modelin değiştirilmesini gerektiriyor.

ARAŞTIRMALAR SÜRÜYOR

Muñoz ve ekibi bu hipotezi test etti. Hem JWST hem de Hubble gözlemlerinin mevcut olduğu bir kozmik zaman aralığı seçtiler. Bu aralıkta, JWST verilerinde mevcut olan en büyük kütleli galaksileri belirlediler ve bunların oluşması için gerekli olan evrenin erken yoğunluğundaki değişim miktarını hesapladılar. Ayrıca bu varsayımsal değişimin kaç tane küçük galaksiye yol açacağını da hesapladılar. Bu ilave küçük galaksiler Hubble tarafından gözlemlenebilir konumda. Muñoz, "Hubble'ın gözlemlerinin de etkileneceği düşünüldüğünde, kozmolojiyi bu bolluk sorununu açıklayacak kadar değiştiremezsiniz." diye belirtti.

Peki JWST neden bu kadar çok ultra kütleli galaksi görüntülüyor? Bir olasılık, süper kütleli kara delikler içermeleri üzerine. Bu kara delikler yakındaki gazı ısıtarak galaksilerin gerçekte olduklarından daha parlak ve daha büyük görünmelerine neden olur. Bir teoride galaksilerin aslında erken evrende olmayabileceği, ancak toz renklerinin daha kırmızı görünmesine neden olduğu için öyleymiş gibi göründüğü üzerine. Bu kayma, galaksilerin olduklarından daha uzakta görünmelerine neden oluyor.