4 Mayıs 2024 Cumartesi / 26 Sevval 1445

Payitaht Abdülhamid Mahmut Paşa tarihteki yeri nasıl öldü? Mahmut Paşa kimdir?

Payitaht Abdülhamid dizisiyle gündeme gelen Mahmut Paşa kimdir? Mahmut Paşa kimdir tarihteki yeri nedir nasıl öldü? TRT 1’in sevilen tarihi dizisi Payitaht Abdülhamid’te Mahmut Paşa isimli tarihi bir karakter dikkat çekiyor. Damat Mahmud Paşa ismiyle de bilinen Mahmut Paşa; Sarayda çeşitli memurluklarda bulunduktan sonra Şûra-i Devlet (Danıştay) üyeliği, Dahiliye Nazırlığı (1877-99), Sa¬dık Paşa Kabinesinde Adliye Nâzırlığı (1878) yaptı. II. Abdülhamit aleyhindeki çalışmaları nedeniyle görevinden alındı. Oğulları ile Avrupa’ya kaçtı (1899). Paris ve Londra’da, Jön Türkler’le birlikte siyasî faaliyetlerine devam etti, Jön Türk Kongresinde fahri başkanlık yaptı, bunun üzerine rütbesi geri alınarak idama mahkûm edildi. Şiirleri Hazîne-i Fünûn, Mecmûa-i Edebiyye, Hamiyet, Re¬simli Gazete gibi edebiyat dergilerinde yayımlandı. Bunlar genellikle sansürden geçebilen gazelleriydi. Şiirlerini sosyal ve siyasî içerikli olanlarla birlikte toplu olarak Kahire’de yayımlattı. Avrupa’ya gitmeden önce yazdığı dönemin yöneticilerini yerdiği ve Avrupa’da yazdığı vatan özlemini dile getiren gazellerinde Namık Kemal etkisi görülmektedir. Divan’ındaki şiirlerinin çoğu nazire ve Namık Kemal’in koyu tesiri altında olmalarına rağmen, yine de döneminde belli bir üne sahip oldu. Divan’ı 1898’de Mısır’da yayımlandı.

4 Ocak 2019 Cuma 07:00 - Güncelleme:

Mahmut Paşa kimdir? TRT 1 dizisi Payitaht Abdülhamid’te izleyicilerin dikkatini çeken Mahmut Paşa kimdir tarihteki yeri nedir nasıl öldü? Damat Mahmud Paşa olarak da bilinen Mahmut Paşa’nın 1853 yılında İstanbul’da doğduğu biliniyor. Son yılları Avrupa’da sürgün hayatı biçiminde geçti. Marsilya’dan Cenevre’ye geçti, İsviçre’de çıkarılan Osmanlı gazetesini İngiltere’ye, Folkeston’a taşıyarak dağıtılmasını sağladı. Jön Türkler arasındaki liderlik mücadeleleri ve dönen entrikalar nedeniyle yurda dönmesi için yapılan uyarılar üzerine İngiltere’den ayrıldı. Mısır Valisi Abbas Hilmi Paşa’nın davetiyle önce Kahire’ye, daha sonra  Korfu ve Roma’ya geçti. Hastalığı sebebiyle Brüksel’e gitti. Sultan Abdülhamid tarafından İstanbul’a getirilmek istendi. Ancak oğulları 1903’te (onun adına) Brüksel’de ölmeyi tercih ettiğini duyuran bir beyanat verdiler. Öldüğünde, önce Paris’te Pere-Lachaise Mezarlığına gömüldü. Oğlu Prens Sabahaddin, II. Meşrutiyet’ten hemen sonra yurda dönerken babasının kemik kalıntılarını yanında getirdi ve Eyüp Sultan civarına gömülmesini sağladı

MAHMUT PAŞA KİMDİR?

Divan şairi ve devlet adamı (D. 1853, İstanbul - Ö. 18 Ocak 1903, Brüksel / Belçika). ‘’Halil Paşazade Mahmud Celâleddin Bey” ibaresi, ebced hesabıyla doğum tarihini verir. Şiirlerinde kullandığı "Âsâf" mahlasını kendisine Manastırlı Fâik Bey vermişti. Eserlerinde ayrıca Dâmad Mahmud ve M. Asaf takma adlarını da kullandı. Asıl adı Mahmud Celaleddin olup Sultan Abdülmecid’in kızı Senîha Sultan’la evliliğinden (5 Aralık 1876) olduğundan Damad Mahmud Paşa olarak tanındı. Prens Sabahattin ile Prens Lütfullah’ın babasıdır.

İki yaşında yetim kaldığından babasının kâhyası Ali Kemâlî Paşa'nın nezaretinde büyüdü. Genç yaşta Sadaret Mektûbî Kalemine, daha sonra Âmedî Odasına memur olarak alındı. Paris Elçiliğinde görevlendirildi. Dönemindeki Halidiye tarikatı şeyhlerinden Feyzullah Efendi’ye bağlandı.

Sarayda çeşitli memurluklarda bulunduktan sonra Şûra-i Devlet (Danıştay) üyeliği, Dahiliye Nazırlığı (1877-99), Sa­dık Paşa Kabinesinde Adliye Nâzırlığı (1878) yaptı. II. Abdülhamit aleyhindeki çalışmaları nedeniyle görevinden alındı. Oğulları ile Avrupa’ya kaçtı (1899). Paris ve Londra’da, Jön Türkler’le birlikte siyasî faaliyetlerine devam etti, Jön Türk Kongresinde fahri başkanlık yaptı, bunun üzerine rütbesi geri alınarak idama mahkûm edildi.

Son yılları Avrupa’da sürgün hayatı biçiminde geçti. Marsilya’dan Cenevre’ye geçti, İsviçre’de çıkarılan Osmanlı gazetesini İngiltere’ye, Folkeston’a taşıyarak dağıtılmasını sağladı. Jön Türkler arasındaki liderlik mücadeleleri ve dönen entrikalar nedeniyle yurda dönmesi için yapılan uyarılar üzerine İngiltere’den ayrıldı.

Mısır Valisi Abbas Hilmi Paşa’nın davetiyle önce Kahire’ye, daha sonra  Korfu ve Roma’ya geçti. Hastalığı sebebiyle Brüksel’e gitti. Sultan Abdülhamid tarafından İstanbul’a getirilmek istendi. Ancak oğulları 1903’te (onun adına) Brüksel’de ölmeyi tercih ettiğini duyuran bir beyanat verdiler. Öldüğünde, önce Paris’te Pere-Lachaise Mezarlığına gömüldü. Oğlu Prens Sabahaddin, II. Meşrutiyet’ten hemen sonra yurda dönerken babasının kemik kalıntılarını yanında getirdi ve Eyüp Sultan civarına gömülmesini sağladı.

Şükran Kurdakul’un değerlendirmesiyle; “Divan şiirinde bir aşama sayılacak ölçüde olmasa bile çok duygulu gazellerinde ustaca kurulmuş bir dil örgüsü“ olan Mahmud Paşa’nın Kuruçeşme’deki yalısı, Tophânelioğlu’ndaki TTophane) ko­nağı ve Pendik’teki köşkü, döneminin önde gelen bilim ve sanat merkezlerindendi. Hersekli Arif Hikmet, Hoca Hay­ret Efendi, Üsküdarlı Tal’at, Sâfî ve Hüseyin Dâniş beyler meclisinde sıkça bulunan isimlerdendi.

Şiirleri Hazîne-i Fünûn, Mecmûa-i Edebiyye, Hamiyet, Re­simli Gazete gibi edebiyat dergilerinde yayımlandı. Bunlar genellikle sansürden geçebilen gazelleriydi. Şiirlerini sosyal ve siyasî içerikli olanlarla birlikte toplu olarak Kahire’de yayımlattı. Avrupa’ya gitmeden önce yazdığı dönemin yöneticilerini yerdiği ve Avrupa’da yazdığı vatan özlemini dile getiren gazellerinde Namık Kemal etkisi görülmektedir. Divan’ındaki şiirlerinin çoğu nazire ve Namık Kemal’in koyu tesiri altında olmalarına rağmen, yine de döneminde belli bir üne sahip oldu. Divan’ı 1898’de Mısır’da yayımlandı.