Ağustos ayı, Kurtuluş Savaşı'nın en şiddetli geçen son kısmına denk gelir. Milli güçlerin Anadolu'nun her yöresinden, tek bir çatı altında toplanmaya dair verdikleri kararlar, bugünün Türkiye'sinin temel taşlarını örmüştür.
Geçtiğimiz haftalarda Trabzon ve Samsun illerine İstiklal Madalyası verilince hepimiz şaşırdık. Aslında 1924'te Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçen bir tezkere ile, İnebolu, Trabzon ve Samsun illerine İstiklal Madalyası verilmesine karar verilmiş, lakin yoğun siyasi faaliyetler arasında bu madalyalar verilememiş...
100 yıl aradan sonra bu şehirler madalyalarına kavuştular geçtiğimiz haftalarda...
Madalyaların hikayesinde, gerçek fedailerin filmleri aratmayan hayat hikayeleri vardı... Mondros Mütarekesi sonrası İtilaf Devletleri, ülkenin hemen her bölgesine el koymuş, var olan tüm savunma teçhizatı, silahlar, cephaneler toplanarak depolara kapatılmıştı. İşte, İnebolu, Trabzon ve Samsun limanlarına kayıtlı cesur mavnacılar ve denizciler, özellikle Marmara Bölgesi'ndeki silah depolarından aktarabildikleri tüfek ve tabanca benzeri alet edavatı yüklenip taşıyorlardı ve bu limanlardan da Anadolu'ya Kuvayı Milliye gruplarına yayılıyordu silahlar.
Anneannemden işittiğime göre, İstanbul'dan Anadolu'ya geçmek isteyen bazı zabitler, öğretmenler, gençler de, bu mavnalara kaçak olarak binip, Samsun ve Trabzon üzerinden milli mücadele cephelerine geçerlermiş.
Hem silah hem de gönüllü taşıyan bu küçük yük tekneleri, Milli Mücadele günlerinin fedaileri olarak çok değerli işler yapmışlar...
Kurtuluş Savaşı'ndaki küçük ve gerçek hayat hikayelerinden bir diğeri de Afyonkarahisar ile Uşak arasındaki arabacılar... Afyonkarahisar'a ilk işgal gücü olan yerleşen İngilizler, buradaki halkın elinde silah niyetine ne varsa toplamış, Gazhane'ye depolamıştır. Lakin İngiliz Ordusu çatısı altında görev yapan Hint askerlerin büyük kısmı Müslüman olduğundan, Gazhane'de nöbet tutan askerlerin, yöre halkıyla ahbaplıkları oluşmuş. Müslüman Müslümana sırt dönmemiş... İngiliz ordusunun Hint askerleri, Afyonlu ahbaplarına, İngilizlerin Gazhane'yi havaya uçuracaklarını haber vermesiyle, bölgedeki Türk komutanlara haber verilmiş, o gece Gazhane'nin duvarları delinerek içindeki savunma teçhizatı boşaltılmış... Afyon'dan, Uşak'tan gelen arabacıların arabalarına yüklenerek, dikkat çekmeyecek şekilde sabaha kadar cephaneler cepheye taşınmış... Bunlar da Milli Mücadelemizin isimsiz kahramanlarındandır... Allah hepsinden razı olsun, onların bu yıkılmaz iradesi bize ülkemizi bağışlamıştır...
Yakın dönem tarih okumalarının bizlere vereceği en büyük ibret; şayet birlik ve beraberlik içinde olursak, kimsenin bizleri yenemeyeceği ile ilgilidir. En büyük komutanından, arabacısına, mavnacısına kadar herkes, ülkenin geleceği için bir ve beraber olmuşlardır...
Bu birlik ve beraberlik bilincini yeniden kuşanmamız gereken zorlu bir dönemden geçiyoruz. Eski ayrılıkları, eski kavgaları, bizi bize düşman eden sağır odaları geride bırakarak, milli mücadele ruhuyla yüreklerimiz bir arada atmalı...