
Sezar kendisini hançerleyen evlatlığı Brütüs'ün şokuyla ölmeden önce söylemişti: "Sen de mi Brütüs" diye...
İsrail'in Doha'ya yönelik hava saldırısında Katar'ın ruh hali tam da budur.
"Sen de mi Trump!" nidası ülkede yankılanmaktadır.
Meseleyi isterseniz biraz daha açmaya çalışayım.
Biliyorsunuz ABD'de Blackwater tipi kontratlı özel güvenlik şirketleri vardır. Trump, ABD Başkanı olarak Körfez'deki ülkelere tam da bunu vadetmekteydi...
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman'ın Beyaz Saray'da eline tutuşturduğu füze, uçak, helikopter fotoğraflarının olduğu pankart sayfalar dolusu analizin vücut bulmuş halidir.

Trump, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri'ne yaptığı son Körfez turunda cebine 3 trilyon 200 milyar dolarlık çek koyup ülkesine dönerken Arap liderlere de "tüm tehditlere karşı güvenceniz biziz" mesajı veriyordu.
Ancak İsrail'in Katar'a 10 uçakla yaptığı iddia edilen hava saldırısında ABD üretimi hava savunma sistemleri kör ve sağır kaldı. Oysa aynı sistemler İran füzelerini havada vurmuştu.
Beyaz Saray, Katar'ı saldırı için uyardık açıklaması yaptı.
Şeyh Muhammed bin Abdurrahman, Beyaz Saray'ı açıkça yalanladı.
"Bize saldırıdan 10 dakika sonra haber verildi" açıklamasında bulundu. Trump da uzun süre suskun kaldıktan sonra "haber vermekte geciktik" itirafında bulundu.
Zaten İsrail'in "Saldırı kararını biz verdik. Tüm sorumluluğu alıyoruz" açıklaması ABD'nin imajını kurtarma çabasının bir yansımasıydı.
Trump'ın "Bir daha olmayacak" güvencesinin ne kadar karşılığı var sorusu artık ortadadır...
Saldırı sonrası Ürdün, BAE ve Suudi Arabistan'dan gelen sert tepki açıklamalarında ABD'ye yönelik hayal kırıklığının izlerini görmek de mümkün aslında...
Özetlemek gerekirse ABD silahlarına, Beyaz Saray'a güvenemeyeceğini gören Arap liderler yeni güç eksenlerine yönünü dönebilir, ittifak arayışlarına girebilir...
Bu konuda Türkiye'yi örnek de alabilirler.
Türkiye'nin Rus yapımı S-400 Hava Savunma Sistemleri alması, Çelik Kubbe'yi inşa etmek için yıllardır verdiği mücadele, BRICS Zirvesi'nden yansıyan görüntüler bu anlamda kritik önemdedir.
Zira Türkiye gözlemci üye olmasına karşın doğal üye gibi karşılandı. Zirveden güçlü bir fotoğraf verdi. Bu durum Arap liderlere de ilham olabilir. Hem siyasi adımlar hem de Türkiye ile savunma sanayi alanında yeni iş birliği zeminleri oluşturulabilir...
Bu yüzden Türkiye'nin özellikle savunma sanayisindeki istikrarını koruması hayati önemdedir... Hatırlayın geçmişte Kılıçdaroğlu, S-400 Hava Savunma Sistemi'ne karşı çıkmıştı... Şimdi de CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Sinop'taki füze testlerini "Balıklar ürküyor, turistler rahatsız oluyor" diye yermesini konuşuyoruz. Tüm bunları hafife almamak gerekir... Sorulması gereken soru nettir:
"Balıklar mı, CHP mi ürküyor!"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, CHP Lideri Özel'e cevabıyla bu bölümü bitirelim...
"Neymiş? Balıklar ve turistler füze denemelerinden rahatsız oluyormuş. Allah aşkına, şu ciddiyetsizliğe bakar mısınız, doğru desen doğru değil, komik desen komik değil. Aslında biraz araştırsa, söylediklerinin absürtlüğünü kendisi de görecek. Fakat beyefendi yalnızca komutla hareket ettiği için bu basit gerçeği bile araştırma gereği duymuyor."
Ne diyelim takdir milletin elbette...

TRUMP REHİNE Mİ?
Kulağına kurşundan küpe taktılar.
Ama geri adım atmadı.
Seçime girdi ABD'nin 47'inci Başkanı oldu.
Öldüremediler belki ama pes de etmediler.
Trump'ın "Öldürmeyen güçlendirir" sözünün karşılığını vermesi bekleniyordu. Ama öyle olmadı. Trump'a yönelik kuşatma ve rehin alma operasyonu devam etti.
Katar'a yönelik İsrail saldırısı öncesinde yaşananları hatırlatmak istiyorum.
Trump'ın son ateşkes önerisi konuşuluyordu. Hamas heyeti de zaten o ateşkesi müzakere etmek için toplandığında hedef oldu.
Trump hakkında halkın yüzde 56'sı memnun değil anketi yayınlandı.
ABD Temyiz Mahkemesi, Trump'ın tecavüz davasında 83,3 milyon dolar tazminat ödemesini onayladı.
Trump'ın çocuk tecavüzcüsü, kadın satıcısı, siyasetçilerin cinsel görüntülerini kaydedip, şantaj yapan Mossad Ajanı Epstein'e "cinsel içerikli" doğum günü mektubu gönderdiği iddiası dolaşıma sokuldu.
Zaten bir süredir de hem sosyal medyada hem de Siyonist medyada Trump'ın, Epstein ile yıllar önce çekilmiş videoları paylaşılıyordu. Özetlemek gerekirse Siyonizm ABD Başkanı Trump'ı köşeye sıkıştırmaya, rehin almaya çalışıyor. Kulağını zaman zaman çekiyor. Ayar veriyor...
Trump'ın, soykırımcı Netanyahu'yu "Kahraman" ilan etmesi, Gazze'ye yönelik sürgün planları ve Katar'ın vurulmasını dahi sineye çekmesi de bu durumun bir yansıması gibi görünüyor.
Ancak Trump kendi iç kamuoyunda ve dünyada da bu yüzden köşeye sıkışmış vaziyette. Gittiği lüks restoranda dahi "Filistin'deki soykırımı durdur" tepkileri alması bunun en açık kanıtı.
Aynı zamanda Siyonist lobinin güç kaybettiği, Siyonist korku duvarının yıkıldığı da ortada... Son olarak aralarında Oscar, BAFTA, Emmy ve Cannes ödüllü isimlerin de bulunduğu 1300'den fazla oyuncu, yönetmen ve film yapımcısı, Filistin halkına karşı soykırım ve apartheid suçlarına karışmış İsrailli film kurumlarıyla çalışmayı reddettiklerini bildirdi. Holokost endüstrisi de çöküyor yani...

CHP'LİLER SOKAK YORGUNU
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, siyasetin çözüm üretmek için var olduğunu, liderliğin de çözüm üretmekten geçtiğini unutmuş gibi görünüyor. CHP'deki her kriz, kaosta partilileri sokağa çağırıyor. Ancak CHP'liler de sokak yorgunu haline gelmiş gibi görünüyor.
En son CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda 42 yıllık CHP'li Gürsel Tekin'e karşı barikat kurun çağrısında bulundu...
Gele gele bir kısmı marjinal sol örgütlerden 700 kişi geldi.
Zira CHP'liler de belli ki İmamoğlu'nu, şaibeli kurultayları savunma konusunda eskisi kadar istekli değil. Zaten üçüncü günde CHP il binası önünde bekleyen de kalmadı. Bu arada CHP'nin hukukun arkasından dolanma çabasını da buraya not düşmek gerekiyor.
Gürsel Tekin'i durduramayanlar il binasını Bahçelievler'e taşıdığını duyurdu. İlçe başkanlığı tabelasının üstüne il başkanlığı pankartı asıldı. Anlaşılan meselenin mekan değil mühür olduğunu CHP yönetimi anlayamamış
Üstüne bir de CHP'den peş peşe gelen istifalar eklenince moral motivasyon da iyice düştü.
Son olarak Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Vural Gürzel CHP'den istifa ettiğini açıkladı. Peşinden meclis üyeleri geldi.
Üstelik istifa açıklamasındaki ifadeler de dikkat çekici...
Gürzel, CHP'lileri suçladı..
"Bana yöneltilen asılsız suçlamalar, iftiralar, psikolojik şiddete varan baskılar tahammül sınırının üstüne çıkmış durumdadır. Bu dönemde içinde bulunduğum durumu parti yöneticilerimize anlattığımda muhatap alınmadığımı, savunulmadığımı, hak vermediklerini, anlamadıklarını hatta yaptığımız birlikteliğin ise asla umurlarında olmadığını gördüm." İfadesini kullandı. Üstüne bir de Cumhur İttifakı'na dürüst siyaset anlayışı için teşekkür etti... Hatırlayın Gürzel'in koltuğunu devraldığı, CHP'li Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler de rüşvet sebebiyle cezaevine konulmuştu.
Yani Köseler'in başına gelenler dahi CHP'lilerin hırsını törpülemeye yetmemiş ki, CHP'li Başkan Vekili Gürzel partisini bırakıp gitmek zorunda kaldığını söylüyor.
Ne diyelim takdir milletin elbette...