Film izlerken zaman zaman o sahneye denk gelmişsinizdir.

Karakterin içinde fırtınalar kopmaktadır.
Karşısındakini bir kaşık suda boğmak ister ama yüzünde alaycı bir gülümseme vardır. Oyuncunun dudaklarından karşısındakinin duymak istediği kelimeler dökülürken kafa sesinden gerçek fikrini dinleriz.
İşte ben CHP'nin içinden geçtiği süreci biraz bu duruma benzetiyorum.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel her platformda güçlü görünmeye çalışıyor. Ancak içine düştüğü kaos ve girdap sebebiyle kimyasının bozulduğunu net olarak görebiliyoruz.
Özel, konuşurken iktidara yürüdüklerini söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın milletin gözünden düştüğünü iddia ediyor.
Ancak iç sesi sanki "biz bu kaos ve girdaptan nasıl çıkacağız!" diye sorguluyor...
CHP'deki bu iç ses dış ses farkını artık partinin sesi konumundaki isimlerde dahi görüyoruz...
Bahar Feyzan ile Emrah Gülsunar arasında yaşanan Özgür Özel tartışması bu durumun bir yansıması...
Feyzan, "CHP'de birçok kişi birbirini fişliyor. Karışık bir ortam var. Özgür Özel'in kaosu toparlaması lazım. Bir taraftan belediyeler kaynıyor, ne olduğu belli değil." derken Gülsunar, "Özgür Özel'de suç bulandan şüphelenirim. Özgür Özel daha ne yapacak başka?" diye bu sesi bastırmaya çalışıyor.
Feyzan, "Şüphelen... Bu da benim fikrim." cevabıyla da bıkkınlığı dile getiriyor aslında...
Benzer bir durumu Ankara'daki bir mahkemeden çıkan kararda da gördük...
Saraçhane medyası CHP'li vekillerin de verdiği gazla CHP'li Gürsel Tekin ve çağrı heyetinin artık görevinin boşa düştüğünü iddia etti. Yayınlar yaptı.
Sonradan anlaşıldı ki hiç de böyle bir durum yok.
Zaten 42 yıllık CHP'li Tekin de sosyal medyadan net bir paylaşım yaptı...
"Görevimiz psikolojik savaşlara cevap vermek değil; CHP'nin içindeki ayrılığı, kırgınlığı onarmaktır. Kirli medya algılarına değil, partimizin birliğine odaklandık. Sabırla, inançla... Geçmişimiz geleceğimizin teminatıdır." diye yazdı.
CHP'nin Sarıyer'de para kuleleriyle satın aldığı İstanbul İl Binası'nı "Bahçelievler'e taşıdık. O bina artık CHP Lideri Özel'in çalışma ofisi oldu" açıklaması da yine bir başka garabet haliydi.
Zira Tekin, görevine devam etti... Ama CHP ildeki tüm çalışanları binadan çekti. Binayı boşalttı...
Bu yüzden Tekin'in zehir zemberek sözleri dikkati çekti.
"Galiba biz büyük bir suç ortaklığını bozuyoruz.
Daha 2 yıl önce Sayın İnce'yi linç ettiniz. Son 1,5 yıldır Sayın Kılıçdaroğlu'nu linç ediyorsunuz. Bugün de sıra bize geldi. Ne istiyorsunuz arkadaşlar? Gerçekten ne istiyorsunuz? Biz Aziz İhsanlara yenilmeyeceğiz. Nokta."
Tekin'in, "Aziz İhsanlar" dediği de "İmamoğlu suç örgütü" soruşturmasının şüphelileri...
Yani Gürsel Tekin biz CHP'yi suç örgütünden kurtarmaya çalışıyoruz mesajı veriyor. Bir de ailesine kadar varan tehditler için ekliyor.
"Biz de insanız... Bırakın işimizi yapalım... Hayır kardeşim sürekli polemiğe girelim derseniz birçok arkadaşımı da üzerim"
Ne diyelim CHP'nin dış sesi iktidara yürüyoruz diyor.
İç sesi kaos, kriz, polemik, tartışma...
Ve CHP'nin bu haliyle milletin umudu olup olamayacağının kararını da bizzat millet verecek.
Takdir Milletin Elbette...

ALTIN KÜLÇELERİ
Antalya Manavgat'ta hatırlarsınız baklava kutularından balya balya avro çıkmıştı. Rüşvet operasyonu kameraya saniye saniye yansımıştı. CHP Manavgat Belediyesi'nde bu mesele artık rutin haline gelmiş gibi görünüyor. Zira eski Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen ve kardeşi Fatih Sözen'in "rüşvet", "zimmet" ve "ihaleye fesat karıştırma" suçlarından tutuklandığı haberinin hemen ardından bu kez de yerine geçen CHP'li Başkan Niyazi Nefi Kara'nın yeğeni itirafçı oldu. Rüşvet ağını tek tek ifşa etti. Üstelik verdiği ifadenin ardından tam da söylediği zirai malzeme deposuna baskın yapıldı... Koli içinde 3 kilogram külçe altın, 500 bin Euro ve 153 bin 160 Dolar ele geçirildi.
CHP'li Ali Mahir Başarır ise cezaevi ziyareti sonrası yaptığı açıklamada Niyazi Nefi Kara'nın emekli maaşı ödenmediği için çok zor durumda kaldığını iddia ediyordu.
Özetle CHP'lilerin inanmamızı istediği tablo şu...
"para kulelerinde usulsüzlük yok"
"Kameraların bantlanması normal"
"Baklava kutusundan çıkan avrolar polis tezgahı"
"İmamoğlu suç örgütünün eko-sistemini anlatanlar iftiracı"
Bakalım kolilerden çıkan külçe külçe altın için ne söyleyecekler?

DANANIN KUYRUĞU KOPUYOR
Pazartesi günü herkesin gözü kulağı Ankara'daki yargılamada olacak.
Yarın her şartta dananın kuyruğu kopacak...
Hakim mutlak butlan kararı verir de Kılıçdaroğlu partinin başına dönerse tam bir kaos olması ihtimali var.
Kılıçdaroğlu için "sokağa çıkamaz" diyen de var.
"Barikatlar kuracağız, direneceğiz" diyen de...
Hatta gaza gelip CHP Genel Merkezi'ndekilere "sirke, limon, maske dağıtılacak" diyenler de var...
Ancak her şartta bir kaos, kriz çıkacak gibi görünüyor.
Peki "mutlak butlan kararı" çıkmazsa yani Kılıçdaroğlu partinin başına geçemezse bu kez de Özel eline kılıcı alıp İmamoğlu ile kendisine muhalif kim varsa doğramaya başlayacaktır.
Yani her şartta CHP'nin toparlanması milletin umudu haline gelmesi çok zor görünüyor.
Şimdi biz söyleyince kızıyorlar.
Ancak CHP'lilerin çok sevdiği Gazeteci Yazar Yılmaz Özdil geçen Atatürk'ten itibaren CHP'deki kavga, ihanet, hizipleşme ve bölünmeleri tek tek anlattığı 4-5 dakikalık videosunda tabloyu ortaya koymuştu.
Bu yüzden iğneyi başkalarına batırmadan önce CHP'nin çuvaldızı kendisine batırmasının zamanı geldi de geçiyor bile...
Hele ki "Her sıkıştığımızda Atatürk deyip alkışı alma huyundan vazgeçmeliyiz" diyerek koltuğa talip olan Özel'in her konuşmasında artık Atatürk'ün arkasına sığınmak zorunda kalması ibretlik bir durumken...
Ne diyelim takdir CHP'lilerin...
Zira parti onların, lider onların, karar onların...