Sokağı bir anda dönen polis araçları her daim mahallede heyecan yaratır, neler oluyor diye zihinlerde panik yaşatır.
Bu heyecan içinde etrafa baktığınızda birilerinin polisi görür görmez topukları kıçlarına vururcasına arkasına bakmadan kaçıştığını görürsünüz.
İşte o birileri mutlaka burnu kirli işten çıkmayan, her türlü pis işin altından çıkan mahallenin belalısı suçlulardır.
O birileri yedikleri haltları bildikleri için mahallede güvenin simgesi, huzurun bekçisi polisleri görür görmez yerleşik bir refleks gösterip kaçmaya başlarlar.
Oysaki mahallenin işinde gücünde olan insanları hiçbir panik yaşamadan olan biteni gözlemeye, anlamaya, polislerin yanına yanaşıp onlara yardımcı olmaya çalışırlar.
Doğru olanda budur.
BELA İSRAİL...
İşte orta doğu mahallesinin belalısı pislik İsrail yediği haltları bildiği için ne zaman Türkiye ile bir şekilde karşı karşıya gelse arkasına bakmadan kaçmaya, ağlamaya, zırlamaya başlar.
Türkiye'nin askeri ve siyasi alanda yaptığı hamleleri, savunma sanayinde olan biteni görüp rahatsızlık duymaya başlar, kuduz it misali sağa sola saldırır.
İşgalci İsrail içinde yaşanan kuduz salgını en çok da Netanyahu denen yaratığı ve onunla birlikte hareket eden diğer mahlukatları etkiliyor.
Suçlu olmasan, katil olmasan, niyetin şer yolun kötülük olmasa sana ne Türkiye'nin yaptıklarından, sana ne Türkiye'nin ürettiklerinden.
Rahatsız oluyorsun çünkü biliyorsun ki bu dünyada sana hesap soracak tek bir güç var.
Türkiye...
Rahatsız oluyorsun çünkü bu dünyada sana bedel ödetecek tek bir güç var.
Türk Ordusu...
Bu nedenle de "Tayfun" uykularını kaçırıyor, "Atmaca" kimyanı bozuyor, "Kaan", "Kızılelma sana travma yaşatıyor.
TAYFUN YETTİ...
Tek başına Türkiye'nin medarı iftarı hipersonik füzemiz Tayfun, İsrail'in aklını almaya yetti..
Sürat 5 mach, saatte 6.125 km hız demek bu.
Yahudi telaş içinde başlıyor hesaba, başlıyor korkuyla kendi kendine konuşmaya.
Eyvah, İstanbul Tel Aviv arası 1235 km.
Bunların yaptığı füze dakikalar içinde tepemde.
Üstelik bizim balon patladı ve demir kubbenin delikli kubbe olduğu ortaya çıktı.
Halim nice olur.
Tayfun örneğinde de görüldüğü gibi bütün ürettiklerimiz, bütün hamlelerimiz kuduzu azdırıyor, hasta da şuur kaybıyla azdıkça azıyor, saldırdıkça saldırıyor.
KIBRIS ŞİŞKİNLİĞİ...
Normal şartlar altında salgın sebebiyle karantina altına alınması gereken İsrail meydanı boş bulduğundan son günlerde Kıbrıs Türk Cumhuriyetine saldırmaya başladı.
Peki derdi ne?
Türkiye...
Ne istiyor?
İstediği çok belli.
İsrail'in şeytani aklı; yayacağı yalan haberlerle Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve uluslararası kamuoyunda Türkiye karşıtı bir kampanya oluşturma gayretinde.
Aşağılık terör örgütü İTÖ, şimdilerde Avrupa'yı ve ona destek veren ülkeleri yanına alarak üç kuruşluk aklıyla Türkiye'yi buradan sıkıştırmaya niyetleniyor.
İsrail'de kendini gazete zanneden paçavralara yaptırdığı servis haberlerle algı oluşturmaya, Türkiye ve Kıbrıs ile ilgili planlarını zihinlere yerleştirmeye çalışıyor.
Ne diyor paçavralar;
- Türkiye, Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde kurduğu bütün hava savunma sistemlerini acilen sökmeli.
- Türkiye, askeri siyasi ve ekonomik Kıbrıs Türk Cumhuriyetine verdiği her türlü desteği derhal kesmeli
- Türk askeri adadan acilen gitmeli.
SURİYE ŞİŞKİNLİĞİ...
İTÖ Kıbrıs'ın hemen ardından Suriye'de de karşımıza çıktı.
Suriye'de Kıbrıs'tan beter rahatsızlık gösteren İTÖ benzer taleplerini yine aynı paçavralar üzerinden dillendirdi.
Denklem aynı çatıyla kurulmuştu.
Neymiş efenimmm...
Türkiye, Suriye'den derhal çıkmalıymış.
Neymiş efenimmm...
Türkiye, Suriye'ye verdiği askeri desteği kesmeliymiş.
Neymiş efenimmm...
Türkiye, Suriye üzerinden İsrail'e saldırabilirmiş.
FASULYE NİMET...
Tüm bu olanlar karşısında söylenecek tek söz bu.
Kendini nimetten sayma.
Bu durumda sorulacak soru belli oldu.
İsrail kendini nimetten mi sayıyor?
Evet, aynen de öyle...
Türkiye küresel güçlerle çok ciddi görünmez bir savaşa girmiş durumda.
Bu savaşta Türkiye'nin muhatapları Çin, Amerika, Rusya gibi kutup majör devletler.
Türkiye bu devletlerle süreç yürütüyor.
Bu devletlerin piyonları Türkiye için olsa olsa masadaki meze olur.
İsrail kendini bu bakış açısıyla yeniden sorgulamalı ve gittiği yolu yeniden gözden geçirmeli, zira kadife eldiven demir yumruk denklemi sadece SDG/PKK için değil İsrail için de geçerli.