Prof. Muhyiddin Şekûr'un sosyal medyadaki Gazze mesajı şöyle:
'Allahım Gazze'deki kardeşlerimiz için, bir çıkış yolu nasip et! Açlıklarını gider... Sen'den başka kimseleri kalmadı!'
Prof. Şekûr, ünlü bir akademisyen, sahasında tanınan bir profesyoneldir, aynı zamanda bir tasavvuf büyüğü olduğu için, onun bu şekilde içlenmesi daha da dikkatimizi çekti. '...Sen'den başka kimseleri kalmadı!' cümlesi o kadar büyük bir cümle, o kadar keskin bir kılıç ki, kalplerimiz rüzgarında titredi. Burada Gazze'nin büyük yalnızlığına işaret var çünkü, yalnız bırakılmışlığına...
Kendisi 90'larda, Bosna'da yaşanan insani drama şifa olabilmek için, bizzat duruma müdahil olmuş kişilerdendi. Öyle zannediyorum ki; durum elverse, Gazze'ye de koşar gider. Ama Gazze'nin nefes alacak tüm kenarları kahpe bir düşman tarafından çepeçevre kuşatılmış bir halde... Ki o düşmanın ne onuru ne de hayası var...
Katil İsrail; özellikle hekim, hemşire ve gazetecileri hedef alıyor biliyorsunuz. Gazeteciler, o en zor koşullar altında tüm dünyaya yaptıkları yayınlar yüzünden hedefte ki zira o yayınlar aynı zamanda Gazze'de işlenen soykırımın, insanlık suçlarının en büyük delilidir, keza hekimlerin hedefte olması da, Gazze'de ölüme mahkum edilen halkın yaşam kaynağı olmaları yüzündendir.
En son Nasır hastanesine düzenlediği saldırıda, yaralı ve zor koşullarda tedavi edilen gazeteciler çoktu. Hastane bombalanınca, bir anda çöken duvarlardan fırlayan, bir kısmı parçalanan bir kısmı ise göçük altında kalan hastaları kurtarmaya gelen, kurtarma ekibi de İsrail tarafından şehit edildi... Pek çok kişi, İsrail için soykırımcı ifadesinin yanı sıra artık; sadist ifadesini de kullanıyor...
Bu kavramlar dehşete düşürücü olduğu kadar, hukuk ve yargı önündeki İsrail suçlarını da şekillendiriyor aslında. Sadizm ve saplantı bundan sonrasında İsrail'in işlediği soykırım suçlarında önemli ceza yargısı kavramları olacaktır...
Ama Prof. Şekûr'un yukarıdaki ifadesi, suç büyütecinin altında sadece İsrail'in olmadığına dair önemli bir ima taşıyor, öyle değil mi? Gazzelilerin Allah'tan başka kimselerinin kalmayışı meselesinin, İslam aleminin en büyük problematiği olması gerekmez mi? Nerede Müslümanlar? Nerede İslam toplumları? Bu ağır soru, İsrail'in alçaklığına halel getirmiyor ama Müslümanları da feci şekilde ilzam ediyor...
Gazze'deki kardeşlerimiz İsrail vahşetinin karşısında tarihe geçecek bir dirayetle duruyorlar. Hatta onların bu onurlu duruşu, tüm dünyayı tsunami etkisine soktu da diyebiliriz, küresel intifadanın düğmesine bastılar da diyebiliriz. Gazzelilerin sabır ve direnç gücü, mazlumluğu ve masumluğu, dünya vicdanını ayağa kaldırdı. Yepyeni bir sayfa açıldı halklar tarihi itibariyle. İnsanlar dalga dalga İslam'a intisab ediyorlar. Siyaseten de küresel vicdan ile dünya hükümetlerinin arası hızla açılıyor... Halkı ayrı telden kendisi ayrı telden çalan çok devlet var...
Ne olursa olsun! Vicdan sahiplerinin kazanacağı kesin!
Ve gündemimiz Gazze olmalı arkadaşlar, evet Gazze!