İsrail'in İran'a saldırmasından sonra tansiyon yüksek seyrediyor... İran, İsrail tarafından yapılan saldırılara karşı -paralel bir biçimde- askeri olarak misilleme yaptı. İsrail'den sonra ABD'nin devreye girmesiyle İran'ın verdiği tepki askeri olmanın yanında "boğazı kapatmak" şeklinde gelişti ve böylece asimetrik bir tepkiye dönüştü.
HÜRMÜZ'Ü KAPATMA KARARI
Pazar günü ABD'nin İran'ı vurmasından sonra İran'ın yasama organı olan "İslami Şura Meclisi" aldığı kararla boğazı resmi olarak kapattı. Pek tabi kapatma girişiminin ne kadar icra edilebilir olduğunu zaman gösterecek. Özellikle Trump'ın tutarsız açıklamaları sebebiyle meselenin nereye evrileceğini kestirmek de mümkün değil. Bu konuda etkin bir kapatma olup olmayacağını değerlendirmek de uzmanların işi. Ancak meselenin hukuki yönünü bilmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bugün bu konuya değinmek istiyorum.

HÜRMÜZ NEDEN ÖNEMLİ
Hürmüz Boğazı, İran Körfezi'nde. Dünyanın önemli ticaret yolları üzerinde bulunuyor. Hürmüz Boğazı'nın bulunduğu körfeze kıyısı bulunan sekiz devlet var. Ancak en önemli rol İran ve Umman'da. Zira boğazda bu iki ülke kıyıdaş. Hürmüz büyük miktarda petrol ve doğal gaz gemilerinin güzergâhı konumunda. Sadece bu yönden değil emtia transferlerinin birçoğu da bu yolla yapılıyor. Bu konum İran'ın elindeki bu boğazın büyük bir koz olmasını sağlıyor.
ULUSLARARASI DÜZENLEMELER
Dar su yollarından yani boğazlardan geçiş, serbest mi olsun, kısıtlansın mı yönündeki tartışma çok eskidir fakat bu durumun uluslararası alanda düzenlenmesi geçen yüz yılda gerçekleşmiştir. Somut olarak meselenin iki ayağı var. İlki 1958 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmeleridir, diğeri ise Hürmüz Boğazı'na ilişkin sınırı bulunan ülkelerin uygulamalarıdır.

ZARARSIZ GEÇİŞ
Hürmüz Boğazı'nda "açık sular" rejiminin uygulanması mümkün değildir. Zira boğazın tamamı iki ülkenin karasuları içinde kalmaktadır. 1958 ve 1982 tarihli sözleşmelere göre burada geçiş özgürlüğü tanıyan "transit geçiş" rejiminin uygulanması mümkün değildir. Hürmüz'de Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin 19. maddesi uyarınca; yabancı gemilerin geçişleri, egemen (sahildar) devletin barışına, düzenine veya güvenliğine zarar vermediği müddetçe mümkündür. İşte bu zararsız geçiş hakkıdır.
İRAN DENİZ ALANLARI KANUNU
Hürmüz ile ilgili 1993'ten önce dağınık bir durum vardır mevzuat açısından. Bu durum "İran İslam Cumhuriyeti'nin İran Körfezi ve Umman Denizi'ndeki Deniz Alanları Yasası" ile yeknesak hale getirilmiş. İran, kapatma da dahil olmak üzere tüm hususları bu yasa çerçevesinde yürütmekte. Bu yasayı da BM'ye bildirmiş durumda. Öte yandan İran Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmelerine taraf değil. 1982'de imzalamış ancak onaylamamış, hatta bazı maddelerini uygulamayacağını da ilan etmiştir.

UMMAN'IN DURUMU
Umman, 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmelerine taraf. Bu nedenle aslında bu açıdan "çekinceli" veya "belirsiz" bir alan bulunmuyor. Buna göre Umman, ayrıca kendi karasularında izin alınması kaydıyla, yabancı savaş gemilerinin de "zararsız geçiş" hakkını kullanabileceğini belirtmiştir. Deniz altı ve benzeri deniz taşıtlarının; "yüzeyde seyir etmelerinin" ve "bayraklı olmalarının" zorunlu olduğunu dünyaya ilan etmiştir.
ABD'NİN İSTEKLERİ...
Boğazlardan serbest geçişin gündeme gelmesi Wilson İlkelerine dayanır. Ama ABD bu kavramı "kendince" yorumlar. ABD'nin olaya yaklaşımı şu şekilde özetlenebilir: "Her boğazdan ben ve benim seçtiklerim serbestçe geçebilir." Bunu da aslında kendi oluşturduğu ilkeler, programlar ve yasal düzenlemeler üzerinden değerlendirir. Bu yaklaşıma en büyük itiraz Çin'den gelmektedir. Buradaki temel itiraz bu yaklaşımın diğer devletler üzerinde bir üst egemenlik kurduğu yönündedir. İran'da kendisi gibi sözleşmeye taraf olmayan ABD'nin "işine gelen noktalarda" meseleyi teamül hukuku çerçevesinde ele almasına, diğer noktaları es geçmesine itiraz ederek, "transit geçiş" hakkını tanımamaktadır.
BELİRSİZ BİR DÜZEN VAR
Hürmüz Boğazı konusunda Türkiye'nin taraf olduğu Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi çoğunluk bölge devletlerinin de olduğu özel bir antlaşma henüz yapılabilmiş değil. Bu da meselenin karasularına ilişkin hukuka daha yakın seyretmesine sebebiyet veriyor. Meselenin hukuki yönü böyle ama olaylar hukuki sınırları aşalı yıllar oluyor sanırım!