'Her söylediğin doğru olsun ama her doğruyu her yerde söyleme’ diye bir söz vardır. Bence buna en fazla riayet etmesi gereken siyasetçilerdir.
Çünkü doğrunun ifade edildiği mekan, zaman ve ortam önemlidir.
Doğruyu söyleyenin başına iş açabilir.
Tıpkı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun başına açtığı gibi.
***
Kılıçdaroğlu bir tv programında, “Biz hapiste hasta yatan PKK’lıya da gittik, DHKP-C’liye de, İslami kesimden mahkûmlara da gittik” dediği zaman dilimi, PKK terörünün peş peşe can aldığı, ocaklara ateş düşürdüğü ve toplumun terörden bizar olduğu bir zaman dilimiydi.
PKK’nın hendek kazıp barikat kurarak ayrılık provası yaptığı, bombalı saldırılarla askeri polisi ve sivil insanları katlettiği bir dönemde PKK’lı hasta mahkum ziyaretini gündeme taşımak normal karşılanmaz.
Hele de siz siyasetçi iseniz, üstelik ana muhalefet lideriyseniz bu tepki kaçınılmazdır.
***
Milletvekilinin iki görevi vardır. Birisi yasama diğeri denetleme.
Denetlemenin değişik yolları vardır. Bunlardan biri de cezaevlerini ziyaret ederek kanunlara kurallara uyuluyor mu yerinde görmektir.
Bu ziyaret sırasında ayrım yapmaksızın bütün mahkûmlarla görüşülür.
Mahkûmların da tutukluların da hakları vardır.
Özellikle TBMM İnsan Hakları Komisyonu zaman zaman bu tür ziyaretler için heyetler oluşturur ve ziyaret sonrası raporlar yayınlanır.
***
Kılıçdaroğlu aslında yanlış bir şey söylemiyor, milletvekillerinin ifa ettiği görevi dile getiriyor. Ama öyle yanlış yerde ve öyle yanlış zamanda getiriyor ki kendisini bir anda protestoların karşısında buluyor.
Hem tepkili halkı tahrik etmiş oluyor hem de siyasi rakiplerine altın tepside fırsat sunmuş oluyor.
***
Tabii tepkilerin haklı bir sebebi daha var. Kılıçdaroğlu her terör eyleminden hemen sonra yaptığı açıklamalarla adeta teröre destek verircesine bir siyasi tavır sergiliyor. Teröristten çok hükümeti eleştiriyor. Farkında değil ama bu tavrıyla teröristin suçlu olmadığını asıl suçlunun hükümet olduğunu anlatmak istiyormuş gibi bir sonuç çıkıyor.
Kılıçdaroğlu bu konuda hatasını anlamak için Bahçeli’ye baksın. Bahçeli tam tersini yapıyor, terörle mücadele hükümetin yanında olduğunu söyleyerek teröre asla prim vermiyor!
***
Öte yandan protestolara karşı Kılıçdaroğlu’nun çok tahammülsüz olduğu görülüyor.
Benzer tepkiler hükmet üyelerine de yapılmıyor mu? Hatta hatırlayın Danıştay olayından sonra Kocatepe’de meclis başkanı Arınç, Başbakan Yardımcısı Şener, İçişleri Bakanı Aksu ve Adalet Bakanı Çiçek’in karşılaştığı protestolarda saldırıya bile uğradılar!
Siyasilerin bu tür protestolara şerbetli olması gerekiyor.
***
Evet siyasilerin protestolara alışık olmaları gerekir ama protestonun da ölçüsü kaçmamalıdır. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’na mermi fırlatılması kabul edilebilir bir tepki değildir.
Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun tedbir alınması talebine “Kendi güvenliğinizi kendiniz sağlayın” cevabının verilmiş olması da asla kabul edilemez. Her kim söylediyse yanlış söylemiş, hata yapmış.
Siyasetçilerin hele de ana muhalefet liderinin güvenliğini temin etmek öncelikle emniyetin görevidir.
Herkes hakkını da haddini bilmelidir.