Suriye'de olası gelişmelere karşı Ankara'nın hazırlıkları neredeyse tamam. İsrail'in Süveyda'daki kışkırtma planı sonrası Güney Suriye-Fırat arasındaki koridoru harekete geçirmek isteyen cephe hareketlendi.
Geçtiğimiz haftalarda bir kısım Dürzi topluluğun İsrail etkisine girmesi Arap aşiretlerini harekete geçirmişti. Yaşanan olaylar Suriye'nin toplumsal bütünleşmesini zorlaştırsa da bu coğrafyada çok da şaşırtıcı gelişmeler değil.
SDG cephesi Dürzilerin bağımsızlık arayışını örnek almak için destekliyorlar. Ancak SDG'nin böyle bir hareket karşısında nasıl tepki çekeceğini de hesaplıyorlar.
Kuzeydoğu Suriye'de Irak'taki gibi bir demografi yok. İç içe geçmiş aşiretler ve köyler baskın bir çoğunluk göstermiyor. Zaten geçtiğimiz yıllarda YPG militan toplarken çocuklarını vermeyen aileler ülkeyi terk etmişlerdi. PYD-YPG yapılanması yüzünden ülkeyi terk eden Suriyeli Kürt 1 milyon civarında.
ABD Büyükelçisi Barrack'ın açıklamaları SDG için ancak teselli ifadeleri olarak algılanmalı. Zaten bölgeye dair rasyonel tespitleri sebebiyle İsrail lobisinin tepkisini çekmiş durumda ki her fırsatta Başkan Trump'a şikâyet ediyorlar.
Suriye'de Şam yönetiminin dışında bir otorite tesis etmek, federalizmi önermek mümkün değil. Bunun nedeni iki temel direnç noktasının bulunması. Birincisi Ankara'nın çok kararlı ve her boyutta müdahaleye hazır olması. İkincisi ise Suudi Arabistan'ın Suriye Arap Cumhuriyeti'nin istikrarını istemesi. İsrail'in bölgedeki 3 etkin aktörden biri olduğu gerçek ancak Ankara ve Riyad karşısında yalnız.
Suriye öteden beri Arap milliyetçiliğinin yeşerdiği sahalardan biri. Suriye'de Rojava senaryosu hem zeminsiz hem de jeopolitik dengeye aykırı bir plan.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın son açıklamaları da giderek yükselen tansiyonun göstergesi: Suriye'nin Türkiye'nin milli güvenliği için olan önemi tartışılmaz. Komşularımız bizim için hayati yaşam alanları. Buradaki problemlerle meşgul olmak istemiyoruz. Bu topraklarımıza göç, ekonomik durgunluk vb. olarak geri dönüyor. Bir numaralı hedefimiz bölgede istikrarı, sukûneti ve güvenliği sağlamak. Bizde hegemonik bir yaklaşım yok. Suriye'nin bölünmesinden, istikrarsızlığından faydalanacak aktörlerin Suriye'nin içinde bulunduğu çaresizlik ve ümitsizlik çukurunda debelenmesini görüyorduk. Başta İsrail'in böyle bir amacı olduğunu düşünüyoruz. Netanyahu bunu açıkça ifade etti. Süveyda'daki olayları fırsat bilen bazı diğer grupların hareketlendiğini gördük. Biz iktidar olarak uyarımızı vermek zorundaydık. Çünkü Suriye'de birlik bütünlük istiyoruz.
Aylardır yaşanan gelişmelerden PKK medyasının süreci yeterince anlamadığını söyleyebiliriz. Öcalan'ın açıklamaları ve ardından bunu destekleyen adımların ne anlama geldiğini fark etmeyen bir zümre Suriye'de macera peşinde. Bölgedeki dengeler ve jeopolitik gerçeklik onların hiç kavrayamadığı bir süreci zorunlu kılıyor.