HDP maalesef kendisinden beklenen misyonu ifa etmemekte direniyor. Ve maalesef terör eylemlerine destek vermekten imtina etmiyor.
Sadece 7 Haziran seçimlerinden sonra vuku bulan 281 terör eylemini kınamak bir yana çeşitli kılıflarla savunmak gibi bir yanlışta ısrar ediyor.
Öylesine terör yanlısı politika izliyor ki sonunda AK Parti Genel başkan Yardımcısı Prof. Mustafa Şentop bu ilişkinin kapatma nedeni olabileceğini söylemek zorunda kalıyor.
Öylesine terörü açıktan destekliyor ki sonunda MHP Genel Başkanı, Yargıtay Başsavcısını göreve çağırıyor.
Sonunda siyasetçilere bunu da söylettiler.
***
Partilerin halk tarafından açılıp halk tarafından kapatılması esastır.
Bu doğru lakin bütün demokratik ülkelerde partilerin kurulmasını, çalışmasını düzenleyen anayasal ve yasal kurallar da var.
HDP şimdi terörün desteğinde ve terörü destekleyerek ve de sırtını terör örgütlerine dayadığını açıkça ilan ederek sözde siyaset yapmaya çalışıyor.
Sonra da partileri halk kurar halk kapatır gerekçesinin arkasına sığınıyor.
Bu tam olarak kural tanımazlığın ve meydan okumanın hatta tehdidin dik âlâsıdır.
***
Ben kapatılmasından yana değilim. Faydası yok.
Yedek partileri zaten hazır.
Bunu kapatırsınız yarın öteki partiyle siyasete devam ederler.
Ayrıca yüzde 13’lük halk desteğine sahip olan bir partinin kapatılması temsil ettikleri milli iradeyi de istiskal olur.
Önemli olan kapatmak değil, mevcut siyasetçilerin demokratik haklarla şiddet ve terörün bir araya gelemeyeceğini, siyasi partilerin silahlı kanadının olamayacağını anlamalarıdır.
Ben partilerin kapatılmasını değil, suçun şahsiliği ilkesinden hareketle teröre destek veren şahıslara hukukun uygulanması fikrini savunanlardanım.
Caydırıcı müeyyidelerle adam gibi siyaset yapmaları sağlanmalıdır.
***
HDP’nin sözcüleri bir taraftan terörü savunurken öte taraftan da pervasızca sağa sola hakaretler savurarak kibir abidesine dönüşmüşler maalesef.
Mesela, HDP’nin hoş konuşan ama aynı zamanda boş konuşan bir sözcüsü başbakana ‘idraksiz, yetkisiz, çapsız’ gibi sokaktaki kavgada bile söylenmeyecek sözler sarf edebilmekte.
Mesela yine bir başka HDP milletvekili, “PKK, Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu güller bahçesine çevirmek için ortaya çıkmış barış ve halk hareketidir. Eğer PKK Türkiye’yi güller bahçesine çevirmek istemeseydi, PKK’nın öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar” diyebilmekte.
Fikir ile küfürü, teklif ile tehdidi, rekabet ile adaveti, tartışma ile kavgayı birbirinden ayırt etmeyen etmemekte ısrarcı davranan şımarık siyasetçilere de ahlak ve adabın sınırı mutlaka bir şekilde hatırlatılmalıdır.
***
HDP Eş başkanı Demirtaş bir açıklamasında ‘Kuzey Suriye’de Kürtlerin bir devlet kurmasına Türkiye’nin yardımcı olması gerektiğini’ söylüyor ve bölgede sadece Kürtlerin bir devleti olmadığını Kürtlerin de bir devlet kurma hakkı olduğunu söylüyor, sonra Avrupa’da yaptığı bir başka açıklamada ise hedeflerinin Birleşik Kürdistan olduğunu ilan ediyor.
Türkiye komşu devletlerin toprak bütünlüğü ilkesini savunurken Suriye’nin de toprak bütünlüğünü savunuyor. HDP kuzey Suriye’de yeni bir Kürt devleti tezini ileri sürerken komşuların toprak bütünlüğüne de tecavüz ettiğinin elbette ki farkında.
Ama Birleşik Kürdistan derken parlamentosunda görev yaptığı kendi ülkesinin toprak bütünlüğünü de tehdit ediyor.
Bizim de oynanan oyunu göremediğimizi zannediyor.
***
Herkes biliyor ki, PYD, PKK’nın Suriye koludur. Yani PYD batı dünyasında da terör listesinde olan PKK’ya bağlı bir örgüttür. Yani PYD bir terör örgütüdür.
Fakat son gelişmelerle PYD bir terör örgütü olmaktan öte bir proje olarak duruyor karşımızda.
Evet, PYD, terör örgütü PKK’nın devletleşme projesi olarak faaliyet sürdürmekte bu itibarla da terör örgütü olmaktan daha tehlikeli bir pozisyondadır.
HDP Eşbaşkanı hanım, “Biz arkamızı PYD’ye dayıyoruz” derken “Biz PKK’nın önce Suriye’de sonra da Türkiye’de bir Kürt devleti kurmasını destekliyoruz” demek istiyor.
***
Türk hükümetinin Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nin istismar edip palazlanan ve sadece geçen bir yıl içinde 2.100 terör eylemi gerçekleştiren PKK ve siyasi sözcüsü HDP bir de utanmadan hükümetin masayı devirdiğini söyleyerek üste çıkmaya çalışıyor.
Ülke içinde paralel bir devlet kurarak, vergi toplayan mahkeme kuran, yol kesen, adam öldüren, dağa kaldıran terör örgütüne karşı gösterilmesi gereken yasal tepki gösterilmekte geç kalınmıştır.
Evet son operasyonlar geç kalınmış operasyonlardır.
Yargı ve güvenlik hem FETÖ, hem PKK hem de DAEŞ’e karşı yasaları uygulamakta tereddüt etmemelidir.
Şiddet ve teröre karşı devlet gücünü ve kudretini göstermekten çekinmemelidir.
Her şeyden önce vatandaşın güvenliğini sağlamak için.