SUMUD Filosu'nun cesur yürekli mürettebatı, yurda sağ salim döndü dün akşamüstü... Allah'a binlerce şükür olsun, onları dualarla, inşirahlarla bekliyorduk. Ülkemizle ne kadar gurur duysak azdır. Cumhurbaşkanımız İsrail tarafından alıkonulan arkadaşlarımızı yurdumuza getirtti.
Gazze'ye insani yardım ve ablukanın kaldırılması amacıyla harekete geçen uluslararası sivil bir çatı olan SUMUD Filosu, bize sınırların ötesini, hukuka uyarak, zorlamayı tecrübe ettirdi. Sınırları aşan bir dip dalgası gibi tüm dünyanın ilgi odağı oldu. Sumud Filosu ile kurulan vicdan ve insaf cephesi inşallah sayısını arttırarak büyüyor, büyüyecek.
Bir insani cephe kuruluyor, farkında mısınız? Sumud bunun en somut örneğidir işte! Yeni bir çağa doğru hızla evrilirken, duruşunu insani değerlerden yana belirleyenler, duruşunu kibir, ırkçılık, hegemonyadan yana belirleyenlerle ciddi bir ayrışma içindedir artık...
Biliyorsunuz; Gazze'de 2 yıldır yaşanan insani felaket bağlamında yola çıkmışlardı. Gazze ile uzun ve ortak bir medeni hikayenin içindeyiz bizler ve Gazze'deki soykırıma dikkat çekmek isteyişimiz normaldir diğer insanların nazarında. Ama ya şu diğerleri? Gazze ile tarihi, medeni ya da coğrafi bir bağı olmasa da sırf insan olmak üzerinden kurdukları empati ile hareket eden yüzlerce aktivist vardı Sumud'da. Çünkü İsrail'in soykırım niteliğindeki radikal yıkımları karşısında öyle zannediyorum ki Gazzeli olmak şart değil ama insan olmak yeterlidir!
Dünya Sumud Filosu'na nasıl bakıyor, Gazze'de yaşananlar hakkında kendi iç dünyasıyla ilgili olarak nasıl bir bağlam kuruyor diye bakındığımda, Batılı makale ve mülakatlarda sıkça rastladığım bazı kavramlar: "İnsani muhakeme, insani onur, vicdan, ruh, insaf, adalet duygusu ve adalet talebi..." Bunlarda birleşebilmek için, aynı ırktan, aynı coğrafyadan, aynı talihten, aynı renkten, aynı dilden, hatta aynı dinden olmak gerekmiyor. Yeni bir refleksle, yeni bir hareketle karşı karşıyayız... Sumud, bunun en somut örneği ve Sumud, hakikaten umut! O filo, siyasete barış umudunu yeniden kazandırdı...
Bu bağlamda Hamas'ın diplomatik taraf olarak verdiği tarihi cevap, Gazze'de ve aslında tüm Filistin topraklarında, barışı isteyenlerin zaten Filistinliler olduğunu ortaya koydu. Şayet Hamas, Mr.Trump'ın dikte ettiği barış anlaşmasını bir kalemde silip atsaydı, tüm suçu üzerine atmaya hazır bir İsrail duruyordu... Ama Hamas, şaşırtan bir edayla hem Trump'ın barış talebini memnuniyetle karşıladığını söyledi hem de barış talebi hakkında kendi çekincelerini ve taleplerini izhar etti. Böyle bir diplomasi atağı beklemiyordum açıkçası Hamas'tan, çok güzel oldu. Maksat akan kanın derhal durmasıydı tabi...
1- Bu bağlamda; savaşın sona erdirilmesi ile Gazze'den tam çekilmenin sağlanması doğrultusunda, hayatta olan veya naaşları bulunan tüm işgalci esirlerin serbest bırakılması ya da iadesi Hamas tarafından kabul edilmiştir.
2- Filistin ulusal mutabakatına dayanarak, Arap ve İslam dünyasının da desteğiyle, Gazze Şeridi'nin idaresinin bağımsız bir Filistinli heyete (teknokratlar) devredilmesine onay verilmiştir.
3- Gazze'nin geleceği konusunda ulusal mutabakat çerçevesinde yeni ve güçlü adımlar atılacağı açıklanmıştır. Yine bildiriye göre; bu konular, tüm Filistinli tarafların yer alacağı ulusal bir platformda tartışılacaktır; Hamas da bu yönesel çerçevenin bir parçasıdır.
İnşallah bölgemizde en kısa sürede barış kamil manada inşa edilir. Türkiye bu konuda can ile baş ile seferber olmaktadır. Ülkemizle ne kadar gurur duysak az!