New York’ta, ‘Kadın ve Teknoloji’ydi uluslararası gündem.
Birleşmiş Milletler’deki Kadın Statüsü gündemi, tüm dünyada; kadın, aile ve çocuk yararına geliştirilecek yeni projelerin peşinde... İletişimse; medya patroniçesi Arianna Huffington’un dediği gibi, insana ve geleğe dair tüm projelerin en etkin, hatta sihirli kavramı. Huffigton, gazetecilik sektöründeki klasik kabulleri sarsarak, 2005’te “Huffington Post” adlı dünyada en çok okunan internet sitesini açmıştı. Site, 2012’de Pulitzer ödülünü aldı.
Vodafone’un BM’de düzenlediği “Kadınların Teknolojiyle Güçlenmesi” panelinde bu cesur kadını dinlemek tüm kadınlara moral verdi. “Şunu hayal edelim şimdi” dedi Huffington: “Bu salondaki paneli aynı anda 5 milyar insan beraber takip ediyor, interaktif manada katılıyor tüm bu konuşmalara, etkiliyor ve etkileniyor, bunun ne kadar büyük bir sinerji olduğunu hayal edin lütfen...”
Huffington’ın bahsettiği “yeni iletişim”, hem hızı hem yol açtığı farklı ilişki türleri açısından dünyanın sosyolojisini değiştirdi aslında. Daha da önemlisi, güce ve kontrole dair eski bilgi ve kabullerin geçirdiği sarsıntı... Özellikle mobil telefonlarla yaygınlaşan iletişimin son beş yılda nelere kadir olduğunu hayretle takip ediyoruz. Kadife ve Turuncu Devrimlerden sonra, Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya doğru esmeye başlayan Arap Baharının diktatörlere karşı verdiği mücadelede etkin imzalardan birisiydi mobil etkileşim... Mısır’daki devrim çağrılarını yapan gençleri facebook’tan twitter’dan takip ettiğimi hatırlıyorum sözgelimi... Gazetelerin susturulduğu günlerde, telefonlar susturulamıyor ve ekrana düşen küçücük bir mesaj ya gözaltındaki insanın çığlığı veya aranan bir kan grubunun ilanı ya da buluşulacak caddeleri haber veriyordu...
***
Geçtiğimiz hafta Mekke ve Medine’deki umre ziyaretimizde cep telefonu kullanan kadın sayısındaki inanılmaz artış hepimizin dikatini çekmişti. Medine’de mübarek Ravza’nın nöbetçisi olan hanımların ellerinden bile mobil telefonları düşmüyor, kutsal hemen her yeri ve ibadet mahallerini telefon kameraları aracılığıyla kaydedenler de cabası... Bu durum, huşudan uzaklaştırdığı için elbette tenkit ediliyor, ama Umreci hanımlarla yaptığım görüşmelerde, telefonların, fotoğraf çekmekten daha çok, kaybolmama, yolunu yitirmeme, eşiyle veya çocuklarıyla buluşabilme, ani hastalık durumlarında hastanelere veya rehberlere ulaşma imkanı gibi sebeplerle kullanıldığını söylediler.
Türkiye’de 67 milyon kişi cep telefonu kullanıyor. Erkeklerin %91’i, Kadınlarınsa %70’inin mobil telefonları var. Kırsalla kentin arasında da ciddi bir fark yok, mobil telefonlardan en çok mesaj atanlar, Güneydoğu Bölgesi’nden.
Vodafone’un “Teknolojide Kadın Hareketi” bağlamında yayımladığı araştırmalara göre kadınlar, güvenlik ve emniyet için cep telefonu kullandıklarını söylüyorlar, özgüvenlerinin yükseldiğini, ekonomik ve mesleki olanaklarının bu sayede arttığını söylüyorlar.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in kadınlara yönelik şiddeti ırkçılıktan daha tehlikeli bulduğunu söylediği BM’de, kadın ve ailenin güvenliği ciddi bir sorun olarak dillendirildi. Mobil telefonlar aracılığıyla kullanıma geçirilen güvenlik sinyali (güvenlik butonunun benzeri) sistemi aracılığıyla bugün 9 Avrupa ülkesinde 7000 kadın 7/24 güvenliğini sağlamış durumda. Sadece kadına yönelik şiddeti önleme konusunda değil, doğal felaket, acil durum, yaşlı ve engellilerin sağlık hizmetlerine erişimi, kadınların üretim ve pazar ilişkisini kurma gibi alanlarda da hizmet veren mobil programlar var...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Vodafone Vakfı, KAGİDER ve BilişimVakfı aracılığıyla desteklenen “Teknolojide Kadın Hareketi” 8 Mart’a dair en önemli gelecek vizyonunu sunuyor...