Küresel sistemdeki bloklaşma ve bölgedeki yansımaları etraflıca incelendiğinde neler olabileceği ihtimali karşımıza çıkıyor. ABD-Rusya-Çin ve bölgedeki partnerlerin pozisyonu enerji ve ticaret koridorları ekseninde bölgede yaşanacakların izdüşümü.
Bu köşede bölgedeki olası riskleri ve PKK'nın silah bırakacağını kaleme aldığımızda henüz Devlet Bahçeli DEM Partililerle tokalaşmamıştı. 9 Eylül 2024'te yazdıklarımız önceki ve sonraki yazılarla büyük fotoğrafı ortaya koyuyordu.
Bugün Türk kamuoyunda hala şüpheyle bakılan bir sürecin eşiğindeyiz. Süleymaniye'den gelecek görüntüler bölgede yeni bir dönemin işaret fişeği olacak. Irak sınırlarında mevcut 14200 PKK militanının silah bırakmasının sembolik göstergesi mahiyetindeki seremoni dünya medyasının dikkatini buraya çekecek.
Terör örgütü PKK'nın Öcalan'ın çağrısıyla geldiği bu süreç elbette içerden çok dışardaki gelişmelerle ilgili. Bölgede İran'ın etkisi henüz bitmedi. Lübnan ve Suriye'den sonra Irak'ın istikrara kavuşması için bir baskı olduğu gerçek. Küresel sistem İran'ı sınırlarına çekerken en belirgin baskıyı Irak'ta yapacak görünüyor. İşgal süreci ve ardından 2005 anayasası sonrası şekillenen Irak'ın Orta Doğu ticaret aksındaki rolü pekiştirilmek zorunda görünüyor.
Bölgede İran'ın kabına çekilmeye zorlanacağı en kritik hat Irak olacak. Bağdat üzerinde Şiiliği araçsallaştıran ve Körfez'deki etkisini sürdüren Tahran'ın etkisi burada kırılacak görünüyor.
MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Irak temaslarını ve bölgedeki Arap-Kürt aktörlerin Sünni eksendeki varlığını bu cihetle okumalıyız.
Irak'ın yıllardır yaşadığı istikrarsızlık ve Bağdat'ın Erbil'le yaşadığı krizler Ankara'nın önereceği formüllerle bir yeni düzene evrilebilir mi?
Önümüzde sorular dururken küresel aktörlerin yaşadığı gerilim ve Irak'taki rekabet bölge aktörlerini buraya odaklıyor. İçerde hem Türklerin hem de Kürtlerin meseleye daha geniş bakma zamanı gelmedi mi? Bölgesel ittifaka herkes hazır mı?