Ulaştırma yatırımları bir mühendislik faaliyetinin çok ötesinde bir ülkenin iktisadi stratejisinin, geleceğe duyduğu özgüvenin ve toplumsal bütünleşme iradesinin somut tezahürleridir.
Son 23 yılda bir ulaştırma devrimi yaşadık.
Türkiye, ulaştırma ve altyapı yatırımlarıyla Anadolu'nun üretim merkezlerini dünyaya açtı, pazarları yakınlaştırdı, küresel tedarik rotalarını Türkiye'nin merkezinde yeniden şekillendirdi. Her yeni köprü, her yeni liman, her yeni demiryolu hattı, her yeni lojistik merkez, hem nakliye maliyetlerini düşürdü hem de ülkemizin rekabet gücünü artırdı.
Seyahat süreleri kısaldı. Bu sürede kazanılan iş gücü, zamandan elde edilen tasarruf, bölge üretiminin pazara daha hızlı ulaşma imkanı anlamına geliyor. Kent içi raylı sistemlerde milyonlarca saat ve milyonlarca ton yakıt tasarrufu sağlandı, trafik kazaları azaldı.
1915 Çanakkale, Osmangazi, Yavuz Sultan Selim Köprülerini ele aldığımızda, Marmara'dan, Ege'den Trakya'ya, Akdeniz'den Avrupa'ya uzanan tüm ticari akışta zamanı kısaltan, lojistik maliyeti düşüren bir omurga görüyoruz. Üstelik yap-işlet-devret modeli ile inşa ettiğimiz bu köprüler, kamu maliyesine ek yük oluşturmadan; aksine uzun vadede gelir üreten bir altyapı sistemi olarak kurgulandı. Yol kısaldı, süre azaldı, yakıt harcaması düştü. Fakat asıl kazanç, üreticinin ve tüccarın rekabette bir adım öne geçmesidir.
Yapılan her yeni köprü, her tünel, her yol, akarsular gibi, geçtikleri yerlerin istihdamına, üretimine, ticaretine, turizmine, kültür ve sanatına can katmaktadır.
AK Parti, Türkiye'nin yönetimine geçtiği günden bugüne asırlık projeler başta olmak üzere milletimizin, ihracatçımızın, sanayicimizin faydasına binlerce proje hayata geçirildi.
Yol nereye giderse, ticaret oraya akar; ticaret nereye akarsa, hayat orada canlanır. Bugün atılan her adım, yarının güçlü, bağımsız ve üretken Türkiye'si için bir teminattır.
Ulaşılabilirlik, ekonomik değerin kendisidir. Ulaşamayan pazar, yok sayılan pazardır. Ulaşamayan üretici, emeğini değersiz fiyata elden çıkarmak zorunda kalır. Ulaştırma yatırımları, emeğe hak ettiği kıymeti yeniden kazandırır.
Bütün bunların ötesinde, ulaştırma; milli egemenliğin de altyapısını kurar. Bir ülke ne kadar hızlı ve güvenli hareket edebiliyorsa, küresel siyaset sahnesinde de o kadar güçlü bir aktör haline gelir. Bugün dünyada lojistik hatlarını kontrol eden ülkeler, sadece ticareti değil diplomasi dilini de biçimlendirmektedir.
Yük, insan ve veri taşımacılığında bugün geldiğimiz nokta ülkemizin iddialı gelecek hedeflerine omuz vermekte, bütünsel kalkınma yolunda yurdun dört bir yanında ekonomik canlılığa katkı sağlamaktadır.
Bugün ulaştırma sektörüne yapılan her bir lira yatırım; lojistik optimizasyon, emisyon azaltımı, küresel tedarik zincirlerine entegre olma fırsatı ve dijitalizasyon gibi katmanları da içerir.
Ulaştırma ve iletişim alanında yapılan yatırımlarla taşıma modları arasında demiryolu ve denizyolu paylarının artırılmasıyla nakliye maliyetleri ve yakıt tüketimi ciddi ölçüde düşürülmüştür. Bu ekonomik faydanın yanı sıra; sürdürülebilirliği, dışa bağımlılığı ve emisyonu da azalttı.
Sonuç olarak, ulaştırma yatırımı yalnızca "yol yapmak" değildir. Bir ülkenin coğrafyasını yeniden okumasıdır; üretimini, ticaretini, turizmini, değer üretimini ve jeopolitik konumunu yeniden inşa etmesidir.
Büyük ve Güçlü Türkiye'nin inşasında pay sahibi olan projeler, ülkemizin; yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı büyüme stratejisinin hayata geçmesi için gerekli altyapıyı sağlıyorlar.
Dünya ile ekonomik, ticari ve sosyal bağlarımızı güçlendiren tüm ulaşım ve haberleşme yatırımlarımızla hedefimiz, bütünsel kalkınmamızı desteklemek, insanımızın yaşam kalitesini yükseltmek, milletimizin her bir ferdinin bu zenginleşmeden yararlanmasını sağlamaktır.