Gelişmişlik seviyesini belirleyen temel ölçülerden en önemlisi, yatırımların belirli bir stratejik akıl ile yürütme doğrultusunda hayata geçirilmesidir.
Kalkınma, yalnızca bütçe ayırmakla, temeli atılan projelerin sayısıyla veya açılış törenlerinin coşkusuyla gerçekleşmez. Asıl belirleyici olan; yatırımların hangi ihtiyaca cevap verdiği, ne kadar sürdürülebilir olduğu ve zaman içinde hangi ek katma değerler üreteceğidir.
İşte tam da bu noktada devreye "master plan" kavramı girer. Master plan; bir şehrin, bir bölgenin, bir ülkenin ya da bir sektörün uzun vadeli hedeflerini, yol haritasını ve uygulanacak projelerin birbirleriyle uyumunu tanımlayan stratejik çerçevedir.
Atasözündeki gibi "attığınız taş ürküttüğününüz kurbağaya değecek."
Planlama olmadan yapılan yatırımlar, kaynak israfına, işlevsiz projelere ve beklenen toplumsal faydanın sağlanamamasına yol açar.
Örneğin, ulaşım altyapısında herhangi bir master plan gözetilmeden yapılan bir yol ya da kavşak düzenlemesi, birkaç yıl içerisinde nüfus artışı, yerleşim yönü veya sanayi genişlemesi nedeniyle yetersiz kalabilir.
Oysa iyi hazırlanmış bir plan, geleceğin ihtiyaçlarını öngörerek bugünkü yatırımı yarının büyüme dinamikleriyle uyumlu hale getirir. Böylece her bir proje, kentin veya ülkenin bütünü içinde kendi yerine oturur; birbirini tamamlayan, güçlendiren bir sistem oluşur. Planlı, fayda maliyet analizleri yapılmış projeler ile yapılan yatırımlar sayesinde yatırım maliyetinin çok daha fazlasını kısa sürede geri almış olursunuz.
Master planlar kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması için olmazsa olmazdır.
Örnek verelim: Yavuz Sultan Selim Köprüsü; yalnızca İstanbul'a nefes aldırmak için yapılmadı. Kuzey Marmara Otoyolu ve liman bağlantılarıyla birlikte, Asya-Avrupa ticaretinin yeni lojistik koridorlarından birini inşa ederek trafik yoğunluğunu azaltmanın yanında üretim, ihracat, istihdam, turizm gibi pek çok farlı sektörlere pozitif katkı sağlayarak, uluslararası tedarik zincirinin stratejik halkasına dönüştü ve Türkiye'nin önünü açtı. Buda master planın tam kendisidir.
İstanbul Havalimanı ise havayolu taşımacılığının ekonomik dönüşümüdür. Sektörün onlarca yıl sonrası ihtiyaçlarını dikkate alarak planlayıp hayata geçirdiğimiz bu mega proje sayesinde Türkiye, transit uçuşların ana kavşak noktalarından birine dönüşerek küresel yolcu akışında dünyanın merkezine yerleşti. Sahip olduğumuz hava koridorlarını en etkili şekilde değerlendirdik. Bu da ancak uzun vadeli bir ulaşım master planının parçası olarak anlam kazanabilirdi. Bununla birlikte İstanbul Havalimanı, master plan sayesinde; 10,250 milyar avro gibi devasa bütçeli bir yatırımın finansal modeli belirlenerek hazineye yük getirmeden kamuya direk gelir sağlayan bir proje haline gelmiştir.
Master planın bir diğer önemi, şeffaflık ve toplumsal uzlaşma sağlamasıdır. Sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek odaları ve vatandaşlar bu planın oluşum sürecine dahil edilmektedir. Bu katılımcı yöntem, yatırımın toplumsal karşılığını güçlendirir.
Son yıllarda ulaştırma, enerji, savunma ve şehircilik alanlarında attığımız pek çok büyük adım, kapsamlı master plan anlayışıyla şekillenmiştir. Marmaray'dan şehir hastanelerine, milli enerji stratejilerine uzanan geniş yelpaze, planlı yatırımın ülkeyi nasıl dönüştürdüğünün somut göstergeleridir.
Bu yaklaşımı sürdürmek; özellikle yerel ve bölgesel ölçekte master plan kültürünü daha da güçlendirmek ve yapılmış planlara uymak ülke menfaatlerimiz açısından zorunludur.
Kalkınma; tesadüflerle, dönemsel hamlelerle veya popülist yaklaşımlarla gerçekleşemez. Bilakis akılcı, şeffaf ve uzun vadeli planlamayla gerçekleşir. Bugünün yatırımları, yarının kuşaklarının yaşam kalitesine yön verir.
Dolayısıyla doğru soruyu sormak gerekir: Sadece bugün için mi yatırım yapıyoruz, yoksa geleceği inşa etmek için mi? Bu soruya eser ve hizmet anlayışıyla verdiğimiz yanıt, ülkemizin kalkınma ufkunu belirliyor.