CHP'nin yaşadığı süreç siyasi partiler hukukundan çıkıp ev sahibi-kiracı uyuşmazlığına dönüştü... İşin şakası bir yana çok katmanlı bu sorun giderek derinliğini artırıyor. Bu gerginliğin seçilmesi bir "siyasal iletişim aracı" olabilir ama tehlikeli sonuçlara da gebe... Zira günün sonunda bu bulutlar dağılacak ve hukuki durumun gerçekleri ile herkes yüzleşecek...
TEKİN İL BAŞKANI MIDIR?
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi (İstanbul Mahkemesi), verdiği kararda heyeti üç yetkiyle donattı... Tayin edilen heyet, il başkanı, yönetim ve disiplin yetkilerini kullanacak. Aralarından biri, bir adım önde değil bu heyette...
DENETİM DEVAM EDİYOR...
Tarafsızlık konusunda Gürsel Tekin ve heyetin aktif bir biçimde denetim altında olduğunu söylemek mümkün. Mahkemeye bu konuda somut bulgular sunulursa tedbir kararındaki heyetin bazıları veya tümü değiştirilebileceği gibi, bir ara karar ile "duruma dair" yapılması gerekenlerle ilgili olarak heyet talimatlandırılabilir bile...
TAŞINIYORUZ...
CHP, Sarıyer'deki il başkanlığı binasının genel merkez çalışmalarına tahsis edildiğini, il başkanlığının Bahçelievler ilçe başkanlığında faaliyet göstereceğini açıkladı. Genel merkezin buna yetkisi var. Zira taşra teşkilat binalarının mülkiyeti CHP Genel Merkezine ait. İl, ilçe veya belde birimlerinin bu anlamda tüzel kişiliği yok. Olmadığı içinde mülk edinmeleri mümkün değil. Derneklerin şubeleri gibi düşünelim. Hukuki durum da böyle genel uygulama da bu yönde. Bu sebeple böyle bir karar alınması mümkün.
"39 İLÇE VAR..."
Bahse konu tahsis ve taşıma işleminin de yargısal denetime tabi olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Şayet her gün bir ilçe ilan edilirse veya böyle bir yola tevessül olunursa "geçici heyet" Genel Merkezin "hakkın kötüye kullanımı" şeklinde tezahür eden bu kararlarını mahkemeye başvurarak tedbiren durdurabilir. Hatta "görevin tevdi edildiği tarih itibarıyla il binası olarak kullanılan yerin kullanılmasına devam edilmesine" dair bir karar alabilir.
YARGITAY VE VALİLİK NE ALAKA!
Bu süreçte Yargıtay'a bildirim ve Valiliğe beyan meselesi de gündeme geldi. Bunu da açmak gerekiyor zira bu durum aslında yasal bir zorunluluk. Parti teşkilatlarının adres değişikliklerini mülki idari amirliklere (valilik veya kaymakamlık) bildirmesi gerekiyor. Aksi halde bildirmeme sebebiyle idari yaptırım uygulanmakta. Ayrıca bu durum parti sicillerini tutmakla görevli olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına da bildirilmek zorunda... (SPK m. 10 ve kıyasen Dernekler Kanunu)
İTİRAZLA DURUM KISMEN DEĞİŞTİ...
İstanbul Mahkemesi verdiği kararı il seçim kuruluna bildirmişti. İl seçim kurulu da durumu ilçe seçim kurullarına bildirdi. Bu kararı dayanak alarak ilçe seçim kurulları hazırlıkları başlayan 39. Kongre sürecinin durdurulmasına karar verdi... Bu karara CHP Genel Merkezince itiraza gidildi. İtirazda ek olarak YSK'dan "geçici heyet ataması" yönünde karar veren mahkeme kararının da kaldırılması istendi.
YSK: TAM KANUNSUZLUK
YSK; Sarıyer, Tuzla, Bakırköy, Başakşehir ve Ataşehir ilçe seçim kurullarının başlayan kongre sürecini durdurmasına ilişkin aldığı kararları tam kanunsuzluk nedeniyle kaldırdı ve kongrelerin devamına karar verdi. Tam kanunsuzluk, ağır ve açık bir biçimde hukuka aykırı olan ve esasen yok hükmünde olması gereken ve iptal edilmesi elzem olan hukuka aykırılıkları anlatmak için kullanılmakta... Buna göre geçici heyet göreve devam edecek ancak 39. Kurultay sürecinde bir durma olmayacak...
İL KONGRESİ NE ZAMAN YAPILMALI...
Bu konuda bir muğlaklık olsa da Siyasi Partiler Kanunu sistematiğine bakarsak tedbiren durdurulan İstanbul Kongresinin "bir aydan az ve iki aydan fazla bir süre içinde olmamak üzere" yenilenmesi için çalışmaların yapılması gerekiyor. Burada Siyasi Partiler Kanunu 21. maddenin kıyasen tatbiki lazım kanaatimce... Makul gerekçeler ile esnemeler olabilir pek tabi...
OLAĞANÜSTÜ KONGRE KARARI
Bu arada Genel Merkez olağanüstü kongre süreci başlattı. 900 delege talepte bulundu. Ancak CHP Tüzüğünün 43. Maddesine göre bu çağrı "salt delege işlemi değil"... Yönetimce yapılan bir talep var. Bu da 15 Eylül'de Ankara Mahkemesince verilecek bir kararla tüm durumu değiştirebilecek bir tablo öngörebilir. Bazı hukukçular AYM'nin ve YSK'nın "kongre süreçleri durdurulamaz" şeklindeki kararlarına atıf yapıyor ancak ortadaki durum bahsedilen örneklerden biraz farklı...
YSK DÜĞÜMÜ ÇÖZER!...
Tüm bu karmaşayı bir açıklama veya bir talep sonucu verilecek kararla YSK çözebilir. Hatta il başkanlığının neresi olduğu, kimin YSK tarafından muhatap alındığını kamuoyuna açıklaması da mümkün. Durum bir ilk. Bu gibi durumlarda inisiyatif almak gerekir...