Sayın Bahçeli'nin son çağrısı TBMM'yi yine hareketlendirdi. Meclis Başkanı Kurtulmuş partileri ziyaret ediyor. Bugün bu konuyu, yani "Milli Birlik Komisyonu" çağrısını hukuki açıdan ele almak istiyorum.
FESİH SÜRECİ BAŞLADI AMA...
Dünya için ender, Türkiye için ise ilk denilebilecek nitelikteki fesih süreci başladı. Çatlak sesler de geliyor pek tabi. Sayın Erdoğan'ın deyimiyle "yol kazaları da" olası. Fesih sürecinin ilk evresini geçtik. İlan edildi. Ama ilanın hükmü ne? Ne kadar etkili olacak? Nasıl bir kabul görecek? Bunlar hep tartışma konusu olacak. Bunlar sürecin doğasında var.
MESELE SADECE SİLAH DEĞİL!
Silah bırakmaya odaklandığımız bu evrede daha geniş açıdan meseleye bakmak zorundayız. Zira fesih çağrısı silah bırakmaktan fazlasına atıf yapıyordu. Dolaysı ile odağı "silah" üzerine yoğunlaştırmak bir yanılsamaya sebebiyet verebilir. Ama tüm bunlar olurken bir hukuki hazırlık yapılması da gerekiyor, doğal olarak...
PKK'NIN FESHİ, TERÖRÜ BİTİRMEZ
Bu aşamada mevzuattaki terör suçları bağlamında bir düzenlemeye gidilmesi yeni bir karmaşa alanı doğuracaktır. Zira FETÖ başta olmak üzere diğer terör örgütleri ile mücadele devam etmektedir. Bugün Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği diğer yapılar halen ayaktadır. Bir de PKK'dan bakiye örgütlerin tutumu eylemli biçimde netleşmemişken böyle bir konunun gündeme getirilmesi erken olacaktır.
BU EVRENİN ODAĞI...
PKK'nın terör örgütü ilan edilmesi idari ve yargısal bir durumdur. Yasama ile ilgisi olmadığını bilmek gerekiyor. Dolaysı ile tasfiyeyi "kabul" yetkisi "usulde paralellik" ilkesi uyarınca idari kurumlarda. Başta Cumhurbaşkanında bu yetki. Ama sadece onun belirlemesi ile süreç işlemeyecek MİT, MGK, Emniyet ve Silahlı Kuvvetlerin, Bakanlıkların raporları ile şekillenecek durum (*). Yasamanın ödevi de bu evreden sonra başlayacak aslında.
GEÇMİŞTEN ANIMSAYALIM
Önerilen komisyonun görevi "terörsüz Türkiye" sürecinde mevzuat değişimi ve dönüşümüne bir altlık hazırlamak. Bu, partilerin bu sürecin hukuki yanını konuşması, anlaşması ve karar verip harekete geçmesi demek. "Samimiyet göstergesi" bekleyenlerin bakması gereken, katkı sunması beklenen merci burası olacak. Bir yönüyle eski "Anayasa Uzlaşma Komisyonlarına" benzeyen bir mekanizma. Biraz fark var ama sonuçta aynı kapıya çıkacak.
YETKİ BAŞKANDA...
Bu tip komisyonlar TBMM mevzuatında net içimde tanımlanmış değildir. Daha çok siyasi yönü ağır basan, varlığını devam ettirip uzlaşmayı sağlarsa katkısı büyük olacak mekanizmalardır. Sayın Kurtulmuş'un işin odağında olmasının sebebi kendisine yapılan çağrı kadar, mevzuatın da ona işaret etmesinden kaynaklı... Komisyona o başkanlık yapacak. Bu önemli ve gerekli..
"MİLLİ BİRLİK VE DAYANIŞMA KOMİSYONU"
Sayın Bahçeli, feshi ve sonrasını da kapsayacak ve daha büyük bir alanı ihata edecek bir çağrı da bulundu. Kurulacak bu komisyonun "mini meclis" olarak çalışması öneriliyor. Temel görevi mevzuatı taramak ve milli birliğe atılacak adımları, takvimi ve yapılması gereken düzenlemeleri belirlemek olacak.
HER PARTİDEN KATILIM...
Her partinin en az bir ve aldığı oya göre ek temsilcileri olabilecek. Ayrıca komisyonda uzmanlar olacak. Buradaki uzlaşma ister istemez Meclis çalışmalarına da yansıyacak. Bu komisyon Sayın Erdoğan'ın "iç cepheyi tahkim" ifadesinin hukuki zemini oluşturacak bir mekanizma olarak da görülmeli.
SAYI ÖNERİSİ 100
Komisyonun yüz kişiden oluşması öneriliyor. Ancak TBMM'de altı parti grubu var, on sekiz parti temsil ediliyor. Bu sayı yüzüncü yıla atfen belirtilmiş olabilir. Ancak kararlarını "oy çokluğu ile" alacak ve "sürekli toplanması" gerekecek bu komisyonun. Bunu göz önünde tutmak da fayda var. Sayının daha az olması, daha efektif bir tartışma ve konuşma alanı oluşturabilir.
SON HEDEF: ANAYASA...
Bu komisyonun işler kılınması önemli. Toplumsal taleplerin yerine getirilmesi ve yapısal sorunların çözülmesi için ve en önemlisi de "Yeni Yüzyılın Türkiye'si" için bu bir zemin olabilir. Ancak komisyonun Meclis dışı öğelerle beslenmesini de unutmamak gerekiyor. Hele de gündemin Anayasa'ya döndüğü vakitlerde...
Neresinden bakarsak bakalım, iç cephenin hukuki açıdan tahkimi fikri, Türkiye'yi büyük bir hukuk dönüşümünün beklediğini gösteriyor.
(*) Bu konuda Anayasa (m.118), 2937 sayılı MİT Kanunu, 6551 ve 6415 sayılı yasalara bakmak yeterlidir.