Tüm Yazarlar
Vahap Coşkun Yazıları
Hendek ve siyaset
Vahap Coşkun
PKK’nin bütün bu uğraşları boşa çıktı. Kürt halkı, dün de bugün de, devrimci halk savaşına destek vermedi. Şehirler ayaklanma çağrısına itibar etmedi. Bu halk hendek kazmakla gidilebilecek bir yolun olmadığını biliyor, hendeklerin daha fazla gencin ölümünden öte bir netice doğurmadığını da. Geleceğini hendeklerde değil, siyasette arıyor.
PKK’nin özrü ne anlama geliyor?
Vahap Coşkun
PKK’nin kendisi hakkında var olan algıyı değiştirebilmesi ve yeni bir değerlendirmeye tabi tutulabilmesi için, Mützenich’in dediği gibi “inandırıcı ve kontrol edilebilir bir şekilde şiddetten vazgeçmesi” gerekiyor. Dolayısıyla meşruiyetin anahtarı PKK’nin elinde; şiddetten arınıp onun yerine demokratik siyaseti ikame ettikçe PKK’nin meşru bir aktöre dönüşmesinin imkan ve ihtimali yükselecek.
Barışın newrozu
Vahap Coşkun
Bilhassa barışa mütereddit yaklaşan geniş toplumsal gruplar barışın gerçekleşebileceğine ve barışın onlar için bir kayıp oluşturmayacağına inandırılmalı. Bunu ancak güçlü liderler yapabilir. Erdoğan da, Öcalan da kitlelerinin barış çerçevesini kabul etmelerini sağladılar.
Eyvah barış geliyor!
Vahap Coşkun
Türkiye, otuz yıl boyunca kanlı ve karanlık bir tünelden geçti. Uzunca bir süre adı konulmayan bir iç savaş yaşadı.
Barışı provokasyondan korumak
Vahap Coşkun
PKK’nin gençlik yapılanması Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDG-H), 20-24 Aralık 2014 tarihleri arasında Kandil’de kongresini topladı.
Barış annelere emanet!
Vahap Coşkun
Türk olsun Kürt olsun annelere ancak evlatlarını yitirdiğinde değer veren siyaseti terk etmek lazım. ‘Şehit annesi’ veya ‘barış annesi’ denilip sarıp sarmalananlar, çocuklarını canlı görmek istediğinde makbul olmaktan çıkıyor ve dışlanıyorlarsa, burada ahlaki bir duruştan bahsedilemez.
Doğru politika, yanlış aktör
Vahap Coşkun
HDP’nin geniş kesimlere açılabilmesi iki şarta bağlı: Biri, Türkiye’nin sosyolojik gerçekliğini gözeten bir politik dil geliştirmesidir. Diğeri ise toplumun her kesimini gerçek manada kucaklamasıdır. Peki, HDP bunu yapabilir mi? Bugünkü kompozisyonu ve yürüttüğü siyasete bakıldığında HDP’nin bu tür bir dönüşümü gerçekleştirebilme şansının son derece düşük olduğu söylenebilir.
Barışmak sabretmekle mümkün
Vahap Coşkun
Tahliye furyası ve yeni Ergenekon algısı
Vahap Coşkun
Salıverilenler Ergenekon’a yönelik kamuoyu algısını yıkmayı amaçlayan bir söylem kullandılar. Ergenekon davasında adli süreçlerin birtakım sorunlar içerdiği söylenebilir. Bu ihlallerin giderilmesini istemek farklı bir şeydir; ama davanın tamamıyla bir kumpas olduğunu söylemek farklı bir şeydir. Bu yanlışa düşülmemeli.
Yargının Diyarbakır kriterleri
Vahap Coşkun
BDP’li vekillerin bırakılması, ortamı yumuşatacak ve sürecin bir adım daha ilerlemesini sağlayacaktı. Süreci yürüten aktörler olarak Ak Parti ile BDP de bundan güçlenerek çıkacaklardı. Yapılan yargı müdahalesiyle, bu sonuçların oluşması engellendi.
Barış iradesi provokasyonu yenecek!
Vahap Coşkun
Her barış ve çözüm süreci, doğası gereği, provokasyona açıktır. Provokasyonların amacı Kürt ve Türk kamuoylarında olumsuz bir ruh halini egemen kılmak; Kürtlerde “Süreç, bize ölümden başka bir şey getirmiyor” duygusunu canlı tutmak, Türklerde ise “Barış falan bahane, orada ayrı bir devlet kuruluyor” korkusunu tahkim etmekti.
Kim kimi Türkiyelileştirecek?
Vahap Coşkun
HDP’yi oluşturan aktörlerle Türkiyelileşmek son derece güç. Çünkü bahse konu olan aktörlerin kendilerinin çok ciddi bir Türkiyelileşme sorunu var. Daha açık söyleyeyim: HDP’nin içindeki en Türkiyeli yapı BDP. Dolayısıyla ortada BDP’nin kendisinden daha az Türkiyeli olan gruplarla Türkiyelileşmeye çalışması gibi garip bir durum var.
Paketin çözüme katkısı
Vahap Coşkun
AKP ile BDP/PKK arasında bölgede büyük bir siyasi mücadele yaşanıyor. Siyasi rekabet içinde olanlar karşı tarafın yaptıklarını küçültüp eksikliklerini büyütebilir ve bunun üzerinden sert bir siyasi dil tutturabilirler.
Barış kapımızın önünde!
Vahap Coşkun
Türkiye, son çeyrek yüzyılda barışa hiç bu kadar yaklaşmadı. İnsanlar kapılarının önünde duran bu fırsatı kaçırmak istemiyorlar. “Barış” söylemi giderek daha fazla toplumsallaşıyor. Barışı kurabileceğine inanan toplum, barışçıl bir gelecek tasavvur ediyor ve bunun için de Türkiye’nin bütün kurum ve kurallarıyla adeta yeniden inşa edilmesini arzuluyor.