Kuzey Kore ABD için gerçek bir tehdit mi?

Kuzey Kore'nin depreme de sebebiyet veren son hidrojen bombası denemesinin başarılı olduğunu açıklanmasının ardından tüm dünyada sıcak saatler yaşandı.

Ülkemizin de arasında bulunduğu birçok ülkeden Kuzey Kore'yi hedef alan kınama mesajları peş peşe gelirken Beyaz Saray acil koduyla toplanarak Kuzey Kore konulu basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdi.

ABD'DEN NET TUTUM: ASKERİ MÜDAHALEDE BULUNURUZ

ABD Başkanı Trump'ın önderliğindeki toplantıdan çıkan mesaj oldukça sertti. ABD Savunma Bakanı Mattis, ilk kez bu kadar net ve "ama"sız bir mesaj verdi ve Kuzey Kore'nin kendileri ve müttefikleri için bir tehdit daha oluşturması durumunda çok sert bir askeri müdahalede bulunacaklarını açıkladı. 

 

 

Kuzey Kore ile yaşanan soruna nispeten daha itidalli yaklaşan ve diyalog kanallarını açık tutmanın öneminden çok kez bahseden Mattis'in Trump ile aynı "saldırgan" çizgiye gelmesi ABD'nin paniklediğini ve Kuzey Kore'nin nükleer gelişiminin ABD açısından rahatsız edici boyutlara ulaştığına işaret ediyor.

 

 

Peki Kuzey Kore gerçekten ABD'ye zarar verebilecek nükleer güce ulaştı mı? Böyle bir güce sahipse dahi bu tür bir hamleyi yapabilecek kadar gözünü karartır mı? Bunu yorumlayabilmek için Kuzey Kore'nin yakın geçmişte Batı ile olan ilişkilerini ve nükleer faaliyetlerini incelemekte fayda var.

BİR DÖNÜM NOKTASI: "MERHABA DÜNYALILAR"

2011 yılında ölümünden sonra Kuzey Kore sokaklarında kaydedilen ağlama videolarıyla ülkecek tanıştığımız Kuzey Kore'nin "Sevgili Lideri" Kim Jong İl, ülkeyi ilk kez dünyaya açmaya yönelik bir hamle yaptı ve 1999 yılında ABD ile görüşmelere başladı.

Sovyetlerden kalma kısa menzilli Scud füzelerine benzer füzeleri üretmeyi başarmış Kuzey Kore, ABD ile yürüttüğü müzakerelerden ötürü üzerinde çalıştığı uzun menzilli füze denemelerini askıya aldığını duyurdu. 

 

 

Kuzey Kore'nin heyecan oluşturan bu dışa açılımı ünlü The Economist dergisine 2000 yılının Haziran ayında "Greetings, earthlings" (Merhaba dünyalılar) kapağıyla ölümsüzleştirilirken bu girişim bir sonuca ulaşmadı ve iki taraf da karşılıklı olarak birbirini suçladı.

Bush yönetimi Kuzey Kore'yi füze konusunda taviz vermek için 1 milyar dolar talep edip kendilerine adeta şantaj yapmakla suçlarken, Pyongyang yönetimi de Bush yönetimini düşmanca bir tavır takınmakla suçladı.

ALIŞILMADIK VE ÖNGÖRÜLEMEZ BİR LİDER: KİM JONG UN

Yeniden içine kapanan ve füze geliştirmeye son sürat devam eden Kuzey Kore, 2006 yılında 7 füze denemesi birden yaparak ABD'ye gözdağı verdi.

Aynı yıl ilk nükleer füze denemesini de gerçekleştiren Kuzey Kore'nin nükleer gelişimi 2011'de babasının ölümünden sonra başa geçen genç lider Kim Jong Un ile hız kazandı ve dünyanın önemli bir kısmı için tehdit olarak görülecek günümüzdeki seviyesine ulaştı. 

 

 

Dünya üzerinde askeri bir geçmişi veya eğitimi olmayan tek general olma özelliğine sahip olan Kuzey Kore'nin genç lideri Kim Jong Un babasının aksine daha sert ve dışarıya kapalı bir tutuma sahip olmasıyla biliniyor.

Batı ile hiçbir şekilde diyalog ve müzakereye yanaşmayan Kuzey Kore lideri, aleyhindeki tüm yaptırım ve tehditlere rağmen geri adım atmıyor ve sıkça ABD ve müttefiklerini de nükleer bir katliam ile tehdit ediyor.

 

 

Düzenlettiği askeri tören ve geçitlerle sahip olduğu yıkıcı gücü sergileyerek düşmanlarına gözdağı vermeyi de ihmal etmeyen Kuzey Kore lideri, özel yaşamı, ülke yönetimi ve dışarıya karşı tutumuyla tam olarak "öngörülemez biri" olarak nitelendiriliyor.

KUZEY KORE'NİN HİDROJEN BOMBASI NEW YORK'U BUHARLAŞTIRABİLİR

Güney Kore'nin Yonhap haber ajansının ifadesiyle bu yıl 6. nükleer denemesini gerçekleştiren Kuzey Kore, kıtalar arası balistik füzeye yüklenebilecek bir hidrojen bombasını denedi ve başarı sağladı.

5,7 şiddetinde yapay bir depreme de sebebiyet veren nükleer deneme Kuzey Kore'nin hedefindeki ülkeleri endişeye sevk ederken Kookmin Üniversitesi'nden Kore Araştırmaları Profesörü Andrei Lankov, Al Jazeera International'a verdiği demeçte tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekti.

 

 

 "Bu tür bir hidrojen bombası New York'u tamamen buharlaştırabilir. Orada yaşayan bir kişi bile hayatta kalamaz" diyen Lankov, "Atom bombası ile en fazla Manhattan'ın (New York'un bir bölgesi) yarısını öldürebilirsin" dedi.

Hidrojen bombasının Kuzey Kore dışında ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa'da da bulunduğunu belirten Lankov, sert denetimlere rağmen başka ülkelerin de bu bombaya sahip olmak için çalışıyor olabileceklerine işaret etti.

"ELİNDE BÖYLESİ BİR GÜÇ BULUNDURAN ÜLKE HER ZAMAN İÇİN TEHDİTTİR"

Konuyla ilgili Star'a konuşan Savunma Sanayi Uzmanı Yusuf Akbaba, ABD'nin çok sayıda hava savunma sistemine sahip olduğunu ifade etti.

ABD'nin son yaptığı denemelerde orta ve uzun menzilli iki farklı balistik füzeyi başarıyla durdurduğunu belirten Akbaba, ABD'nin THAAD, Arrov, Patriot, Uydular ve AEGIS olmak üzere çok katmanlı ve çok farklı sistemlerden oluşan hava savunma sistemi ağları ile korunduğunu belirtti.

 

 

"Son yapılan testler gösteriyor ki ABD her türlü füze saldırısına her daim hazırdır" ifadelerini kullanan Akbaba, ABD menşeili Patriot hava savunma sisteminin Suudi Arabistan sınırını Yemen tarafından atılan füzelere karşı başarıyla korumasının bunu kanıtlar nitelikte olduğunu belirtti.

Fakat tüm bunlara rağmen 10.000 km'den fazla menzili bulunan Hwasong-14 ICBM balistik füzesi ve 100+ kilotonluk termonükleer başlığının Kuzey Kore'ye küresel bir caydırıcılık kazandırdığını belirten Akbaba, "Elinde böyle bir güç bulunduran bir ülke her zaman için tehdittir" değerlendirmesinde bulundu.

ABD'NİN TUTUMU NE OLACAK?

Ülke içerisinde ırkçılığın tırmanması, büyük toplumsal olaylara gebe gerginliklerin yaşanması, Trump yönetiminin meşruiyetinin sorgulanması ve milyar dolarlık zararlar veren doğal afetler gibi sorunlarla boğuşan ABD, dışarıda da kolay zamanlar geçirmiyor.

 

 

Suriye'de bilhassa Deyrizor'da yoğunlaşması beklenen Rusya ile üstü kapalı mücadele ve Güney Çin Denizi'nde Çin ile yaşanan gerginliğin ABD'nin daha öncelikli meseleleri olduğu söylenebilir. Bu sebeple ABD'nin Kuzey Kore ile yaşanan sorunu öncelemek istemediği tahmin edilebilir bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Fakat bununla birlikte tehdidin sürekli büyümesi ABD'yi radikal bir karar almaya da sevkedebilir. Böylesi bir durumun ise ne getireceğini tahmin etmek oldukça güç. Bilhassa Kuzey Kore'nin abisi konumunda yanıbaşında duran Çin'in vereceği tepki de ayrıca merak konusu..  

M.Emin Üçer / Star
[email protected]