ABD'nin de içinde yer aldığı batı dünyası Türkiye'nin büyümesinden gelişmesinden güçlenmesinden kesinlikle rahatsız olmaktadır.
Başkan Erdoğan yönetimindeki gelişen ve büyüyen Türkiye'yi durdurmak istedikleri hiç gizli kalmadı.
2011'den bu yana Başkan Erdoğan'ı durdurmak için kanlı darbe girişimi dâhil her yolu denediler.
Onda da başarılı olamayınca muhalefete açık destek vererek indirmek istediklerini de açıkça deklare ettiler.
Hiç birinde başarılı olamadılar.
Terörsüz Türkiye süreciyle bölgeyi de terörden arındırmayı hedefleyen Başkan Erdoğan'ın karşısına şimdi PKK uzantısı YPG/PYD'yi çıkartma gayretindeler.
Adını Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olarak değiştirip PKK uzantısına kendilerinde meşruiyet süsü veren ABD, 8 Aralık'tan sonra 'Suriye'nin anahtarı Türkiye'dedir', 'SDG Şam yönetimiyle entegre olmalıdır!', 'SDG'ye devlet kurma sözü vermedik!', 'tek vatan, tek ordu tek hükümet' söylemlerinden sonra şimdilerde tekrar 'SDG bizim müttefikimizdir!' demeye ve federal sistem önermeye başladı.
SDG, 10 Mart'ta Şam yönetimi ile imzaladığı entegrasyon anlaşmasını uygulamak bir kenara artık açıktan özerk yönetim talep ediyor!
SDG'nin siyasi lideri pozisyonundaki Salih Müslim, 'Garantörlerimiz Fransa, ABD ve İngiltere'dir!' açıklaması yaptı.
ABD'yi İsrail olarak okumak gerekir!
İsrail güçlü ve istikrarlı bir Suriye istemediği için Dürzileri Nusayrileri ve PKK'yı açıktan desteklemektedir.
Dürzi liderlerden biri olan ve İsrail'e bağlılığını ilan eden Hikmet Hicri (Heceri) geçen hafta bağımsızlık ilan etti ve destek istedi.
ABD Özel Suriye Temsilcisi Tom Barrack İsrail'in istekleri doğrultusunda Suriye'ye sistem dayatırken, 'Federasyonumsu ve İslamcılık tehdidinin olmadığı.' bir sistem diyerek dilinin altındaki baklayı çıkardı.
Aleme demokrasi insan hakları dersi vermeye kalkışırken mesele İslam toplumu olunca emperyalist zihniyetleri ortaya çıkan bu zevat demokrasiyi ve insan haklarını anında unutuyorlar.
Mesela Filistin konusunda, 'kararı Filistinliler versin' diyemiyorlar. İsrail'in Gazze yönetiminde Filistinlileri dışlayan kararlarına itiraz bile edemiyorlar.
Şimdi de Suriye konusunda, 'Suriyeliler karar versin!' diyemiyorlar, kendilerince Suriye'ye sistem dayatıyorlar.
İlginç olan taraf Barrack'ın bu dayatmasından sonra Ahmed Şara, 'Biz İslami hareketlerin ve Arap Baharı'nın uzantısı değiliz!' diye bir garip açıklama yapmasıydı.
Arap dünyasında İslamcı hareketler denince akla ilk gelen İhvanı Müslimin'dir.
Suriye İhvanı'nın Mısır ve Tunus tecrübelerinden sonra siyasetle ilgilenmeme kararı aldığını ben bildiğime göre Şara da haydi haydi biliyordur.
Şara, İhvan'ın devamı olmadıklarını kastediyorsa doğrudur ama 'Arap Baharının uzantısı değiliz!' açıklaması talihsiz bir açıklamadır!
Araplar zaten o sürece Arap Baharı demediler sürecin adı devrim (ثورة) idi.
Her neyse, arkasında Türkiye olmasa Şara hükümetinin çok zor durumda olduğunu ve durumu idare etmek için bu tür tavırlar takındığını tahmin ediyoruz.
Şara hükümetinin ve Terörsüz Türkiye sürecinin en kritik konusu PKK'nın Suriye uzantısı PYD/YPG yeni adıyla SDG'dir.
"Bugün SDG kontrolü altındaki Suriye topraklarının yüzde 90 civarı dominant Sünni Arap coğrafyası olmasına rağmen SDG bu coğrafyanın tüm zenginliklerine kendi ideolojisi doğrultusunda çökmüş ve bu kaynakları Şam yönetimine asla devretmek istememektedir."
10 Mart'ta yapılan anlaşma bölgenin Şam yönetimine teslimini öngörmektedir.
SDG ve arkasındaki emperyalist güçler bunu kabule yanaşmıyorlar!
Ankara ve Şam, SDG konusunda aynı görüşü paylaşıyorlar.
Ya entegrasyon ya askeri müdahale!
SDG'nin önündeki süre dolmak üzere. Yapılan anlaşma entegrasyona yıl sonuna kadar süre tanıyor.
SDG anlaşmaya uymuyor, entegrasyona yanaşmıyor.
ABD, İsrail Fransa ve İngiltere'ye güvenerek direniyor.
Ankara son ikazlarını da yaptı!
Bundan sonra SDG acilen, hükümet dairelerini Şam yönetimine teslim eder, silahlı güçlerini Suriye ordusuyla entegre ederse ne âlâ aksi takdirde kaybeden taraf olmaya mahkumdur.
Yıl sonu beklenmeden de bir müdahale olursa şaşırmayacağız!
Yapılacak müdahele SDG'ye değil ABD, İngiltere ve Fransa'ya özellikle de İsrail'e karşı yapılmış olacaktır!
Bakalım SDG'yi kurtarabilecekler mi?!