Papa gitti ama tartışmalar bitmedi.
Papa'nın Türkiye ziyareti, Türk egemenliğinin zaafiyeti gibi gösterildi.
Haçlı seferi düzenlenmiş ve ülke işgal edilmiş havası estirdiler. Peki kimler? Muhafazakarların bir kısmı konuyu medeniyet perspektifiyle karşılarken kimileri eleştirdi. Asıl problemli olan ise; dini siyasete alet eden, mış gibi yapan, dine-diyanete karşı faaliyet gösteren sekülerlerin tepkileriydi. Yine samimi değillerdi, yine rol yaptılar, yine fırsatı oya dönüştürmeye çalıştılar. Ve yine yalanla, kurguyla, fake haberle iş tutma yolunu seçtiler.
"Atatürk, papanın ülkeye girişini yasakladı" yalanını yayarak sanki ilk defa böyle bir şey oluyormuş imajı çizdiler.
"Kiliseler açılıyor, ülke Hristiyanlaştırılıyor" derken nasıl haya etmediler, merak ediyorum. Çünkü aynı kesim 28 Şubat'ta "ortaokul öğrencileri Cuma kılıyor, Laiklik elden gidiyor" haberlerine imza atmıştı. Halihazırda da her Cuma, hutbeler üzerinden dezenformasyon yapıp yine halkı camilerden uzaklaştırmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar.
"Papa karşılanırken askerler neden selama durdu" derken, Papa'nın Vatikan devlet başkanı olduğunu bal gibi biliyorlardı ama mesele halkın duygularını sömürmek olduğunda meslek etiği bu sözde gazeteciler için umursanacak bir husus olmuyor. Kısacası siyasette ortaya saçılan yolsuzluklar gibi medyada da hilesiz iş yapmıyorlar.
ERDOĞAN'IN HAÇLI İLE KAVGASI
Papa'nın gelişini farklı açılardan değerlendirebiliriz.
Dünyada dengeler değişiyor.
Haç ile Hilal'in kavgası bir realitedir ve devam etmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Papa'yı devlet başkanı kimliğiyle ağırladı.
Recep Tayyip Erdoğan üzerinden Haçlı hezeyanları ileri süren müfteriler için şunu hatırlatmak lazım...
Erdoğan, Ayasofya'yı müze olmaktan çıkarıp yeniden kapısına Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi tabelasını astığında, bu müfteriler gelip de iki rekat namaz kılmadılar. Bilakis, Camii olmasını yani öze dönüşü eleştirdiler.
Erdoğan'ın bu hamlesi, Hristiyan dünyasına verilmiş en büyük cevaptır. Ve Hilal'in kalesi, kadim İslam yurdu olan bu toprakların, samimi Müslüman lideri olarak Erdoğan, Haçlı'ya her cephede yeni cevaplar hazırlamaktadır.
Haçlı'nın kulu olan FETÖ militanlarına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz'da verdiği cevabı unutmayınız.
Haçlı'ya Suriye'de verilen cevap, yine en güncel şekliyle önümüzdedir.
Esasen "Haçlı'yı nerede aramak lazım" sorusuna, güncel cevaplar vermek elzemdir.
Haçlı ruhunun yayılmacı politikalarını en saldırgan biçimiyle ABD'deki Evanjelikler hayata geçirmektedir.
Unutmayınız, 2001'de "Haçlı Seferi" tabiri, en güncel şekliyle ABD'de kullanıldı. Eski ABD Başkanı George W. Bush, 11 Eylül saldırılarının ardından "Yeni Haçlı seferleri başlamıştır, ya bizimlesiniz ya da onlarla" ifadelerini kullanmıştı. ABD siyasetinde, Irak ve Afganistan'ın işgali bu anlayışla hayata geçirildi.
Evanjeliklerin ittifak halinde olduğu Siyonistler de, Gazze'de yine bu zihniyeti beraberce hayata geçirmektedirler.
Güncel Haçlı zihniyeti, geçtiğimiz iki sene içinde bölgedeki beş ülkeye saldırdı ve soykırım uyguladı.
Tarihin doğru tarafında durmak adına ise gururla ikrar edebiliriz ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibi, Haçlı zihniyeti karşısında proaktif duruş sergileyen tek diri güçtür.
Ülkemizi ziyaret eden Papa'ya gelirsek, Gazze bağlamında Evanjeliklerden 'ayrı tarafa' düşüyor. Filistin'i tanıyan ve iki devletli çözümü destekleyen bir profil olarak Papa ile irtibatta kalmak faydalı olabilir.
'Osmanlı medeniyet perspektifi'yle konulara bakmalı ve özgüvenle süreçlerimizi yürütmemiz gerekiyor.
HRİSTİYANLIĞI KURTARMA ÇABASI
Papa'nın İznik'e gelişinin sembolik anlamları var.
Yüzyıllar öncesinde dini sorunlarını çözdükleri bir alanda yeniden birlik mesajı vermeleri elbette dikkat edilmesi gereken bir husus.
Ve fakat bu durum; çok iyi olduklarını gösteren bir mesaj taşımaz!
Papa'nın sorunu; Avrupa'daki dinsizleşme. Kiliseler bomboş. O kadar boş ki; binalar tek tek satılıyor. Avrupa gençliği için Hristiyanlık hiç cazip değil. Gazze soykırımını sorgulayıp İslam'a dönen o kadar çok ihtida öyküsü var ki... İnsanlar fevç fevç İslam'a geliyor. Avrupa gençliği ya İslam'ı tercih ediyor ya da uzak doğu akımlarına yöneliyor.
Dolayısıyla Papa, Hristiyan camiayı kurtarma çabasını ortaya koyuyor.
Ve-l hasılı kelam durumları hiç iç açıcı değil.
ÜÇ ÖDEV ÜÇ GÖREV
Madem Papa'nın gelişi bu kadar gündemi işgal etti... Şu üç meseleyi de gündemimize alıp kafa yoralım.
Ülkemizde faaliyet gösteren misyonerler ne kadar kontrol altında? Bu konu bağlamında bölge bölge, şehir şehir ve kasaba kasaba takiplerimizi çok sıkı ele alıp, insanların kandırılması kapsamında neler yapılıyor bakmak lazım ve hem gözlem hem önlem şart görünüyor.
İkinci husus; İznik, Hristiyanların gündemiyle öne çıkmamalı. Osmanlı'nın kuruluşunda ana adreslerden olan İznik, kendi tarihimizle bilinmeli ve öne çıkmalı. İznik'e yeniden Osmanlı damgasını vurmalı ve bu minvalde gündemde tutmalıyız diye düşünüyorum.
Son husus; temsil meselesi.
İslam'ın temsil mekanizması bağlamında Hilafet'i kaldıranlar, Hristiyan dünyasının temsil heyetinin birlik görüntüsünden şikayet ettiler.
'Temsiliyet meselesi' üzerine kafa yorulması gereken, hiç güncelliğini yitirmeyecek hususlardandır. Bu konu da vakti zamanı geldiğinde ele alınır. Toplum bu konuyu tartışmalı.