Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında çok önemli bir paragraf var.
Devletimizin ilkeli duruşunun teminatı olan paragrafa geçmeden önce Gazze barış çabasını hatırlatalım.
Şimdi dünyanın gündeminde; ABD Başkanı Trump ve İsrail Başbakanı Netanyahu'nun 29 Eylül'de Beyaz Saray'da yaptıkları görüşmenin ardından açıklanan bir barış var.
Bunun öncesinde Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile hem heyetler halinde hem de Müslüman ülke liderleriyle yaptığı uzun görüşmeler var.
Ortak basın toplantısında Trump, "Dostum, güçlü ve iyi bir adam" deyip başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere Müslüman ülke liderlerine destekleri için teşekkür ederek, "Bu Gazze'den de öte bir konu, Orta Doğu'da barıştan bahsediyorum, bugün tarihi bir gün" dedi.
Evet, Türkiye'nin de destek verdiği bir barış umudu var.
Hemen hemen bütün Avrupa liderleri ve Rusya da dün yaptıkları açıklamalarda 20 maddelik barış planına destek verdi.
Özü itibarıyla, barış planında gerçekten insanları umutlandıran maddeler var.
Gazze'ye insanî yardımın kesintisiz ulaştırılması, Filistinlilerin yerinden edilmemesi, rehinelerin serbest bırakılması, tüm tarafların güvenliğini sağlayacak bir mekanizma oluşturulması, İsrail'in tam geri çekilmesi, Gazze'nin yeniden inşası ve Batı Şeria ile entegrasyonunu kapsayan iki devletli çözüm temelinde adil bir barış yolu öngörülüyor.
Dün Türkiye, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan, Katar ve Mısır Dışişleri Bakanları, yaptıkları ortak açıklamada, Gazze'deki savaşı sona erdirmeye yönelik samimi çabaları desteklediklerini ve ABD'nin barışa giden yolu bulma konusundaki iradesine güven duyduklarını belirttiler.
ABD Başkanı Trump, son olarak Hamas'ın, barış önerilerini kabul etmesini beklediklerini ve yanıt vermeleri için 3-4 günlük bir süre tanıdıklarını açıkladı. Bu süre zarfında bir anlaşmaya varılamaması halinde İsrail'in gerekli adımları atacağı tehdidinde bulundu.
Bu yazının yazıldığı saatlerde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Katar'da düzenlenen arabulucular toplantısı için başkent Doha'daydı.
Hamas'ın üzerinde hem ABD tehdidi, hem de dünya kamuoyu baskısı var.
Gazze'de yaşanan acılar, İsrail katliamları, öylesine vicdanları yaraladı ki, bir an önce ateşkes sağlanması yönünde ortak bir atmosfer oluştu.
Barışın, sadece acıları dindirmeyeceği, İsrail'in silaha dönüştürdüğü açlığın ardından gelen insanî yardımların Gazze'ye, insanlığın vicdanına nefes aldıracağı umudu var.
Trump, Hamas parantezinde İsrail'i koruyan, kayıran bir tavır içinde.
25-30 esiri çok önemserken İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda katledilen/şehit edilen 66 bin 97 masumdan hiç söz etmiyor.
Soykırıma uğrayan 25 binden fazla bebek ve çocuk var.
Trump, Hamas'a terörist diyor ama İsrail'in terör devleti olduğunu dikkatlerden kaçırmaya çalışıyor.
Küresel vicdan ayağa kalkarak, İsrail'i yeryüzünün meydanlarında protesto ediyor.
İsrail'in barışa yanaşmasının ardındaki en büyük sebeplerden biri küresel protestolardır.
Barış dönemi, Netanyahu'nun İsrail'deki politik geleceğini de bitirebilir.
Barış umudu doğdu lakin en zayıf halka İsrail'e duyulan güvensizliktir.
İsrail'in bahaneler uydurup katliamlarına devam etmeyeceğinin garantisi yok.
Trump, her ne kadar kendisini garantör görüyorsa da İsrail'e yönelik güvensizlik şüpheleri ortadan kalkmıyor.
Dünkü MGK bildirisinde devletimizin kararlı ve sağlam duruşunun ifadelerini tarihe not edelim:
İsrail Yönetimi'nin Gazze'de insani felakete ve açlıktan ölümlere yol açan gayrimeşru politikalarına dikkat çekilmiş; soykırımın durdurulmasının ve sorumluların hesap vermesinin tüm insanlığın müşterek mesuliyeti hâline geldiği belirtilerek, uluslararası kamuoyuna acilen harekete geçme ve Birleşmiş Milletler bünyesinde sergilenen iradeyi somutlaştırma çağrısında bulunulmuş; Türkiye'nin adil ve kalıcı bir barışın tesisine yönelik atılan her türlü müspet adıma katkı sunmaya devam edeceği ifade edilmiştir.