
ABD'den kalkmış, İsrail'e ağlama duvarına gitmiş. Demeç veriyor:
"İsrail'e geri dönmek ve size belediye başkanı olarak hizmet ettiğimi bildirmek istedim."
Kim?
Eski New York Belediye Başkanı Eric Adams...
Siyasette tüm mesele budur aslında...
Adams'tan beklenen New Yorklulara gidip günah çıkarması... O İsrail'e gitmiş, "Beni gözden çıkarmayın" diye yalvarıyor adeta...
Tanıdık geldi mi?
Hatırlayamayanlar için CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in BBC'ye verdiği röportajı hatırlatmak isterim. İmamoğlu tutuklanınca "İngiltere yanımızda durmadı" diye sitem edip, "Terk edilmiş hissediyoruz" diye konuşuyordu... Batı'ya şirin görüneceğim diye Hamas'ı "terör örgütü" ilan eden "İmamoğlugiller", her coğrafyada var aslına bakarsanız.
İster New York Belediye Başkanı Adams'ı örnek verelim size, isterseniz Venezuela'da orduyu darbe yapmaya çağıran muhalefet liderlerini, soykırımcı İsrail'e destek verip üstüne bir de Nobel Ödülü verilen Machado gibi liderleri sever batı...
Ama işini görene kadar da kullanır sonra da bir kenara atıverir, zira kısa sürede daha elverişli olanı bulmakta mahirdir emperyalizm, Siyonizm...
CHP medyasında herkes gırtlağını yırtarcasına "İmamoğlu iddianamesi"nin boş olduğunu anlatmaya çalışıyor. Somut gerçekleri görmezden gelip, 3 bin 900 sayfayı bulan iddianamede eksik ya da hatalı birkaç satır bulmanın sevinciyle coşuyorlar...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kitabın ortasından konuştu...
"Eko-sistem önce CHP'yi sonra da Türkiye'yi ele geçirmek için kurulmuştur" dedi... Yargılamanın bir an önce yapılması talebini yineledi...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Erdoğan'a meydan okuyup, "Sandıkta rakibin benim" diye Cumhurbaşkanı adaylığını ilan etmesi de İmamoğlu'nun hem etkisinin azalması, hem de akıbetinin anlaşılmasıyla ilgili olabilir...
Neyse şimdi tüm bu anlattıklarımı başlığa bağlayalım...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırtını İsrail'e yaslamaya çalışan Suriye PKK'sını uyardı...
"Bölgemize dair yayılmacı emeller güdenlerin telkin, işmar ve kışkırtmalarına prim verilmemelidir. El atına binenin tez ineceği gerçeğini hiç kimse ama hiç kimse unutmamalıdır."
Erdoğan, defalarca "Kürt kardeşim uzattığım elimi tut" mesajı verdi.
"Ulusa Sesleniş" konuşmasında bu çağrısını yineledi: Türkiye'nin bölgeye bakışını net olarak dile getirdi.
Erdoğan'ın "Türkiye, daha önce defalarca söylediğim gibi Suriye'deki bütün halkları kardeşi olarak görmekte, herkesin huzurunu, güvenliğini, esenliğini istemektedir" sözlerinin Suriye'de yankısının olacağından şüphemiz yok.
Ayrıca ABD'nin 4 aydır vize peşinde koşan PYD elebaşlarına kapıyı kapatmış olması da önemli bir işaret...
E ne diyelim, "El atına binen tez iner" PKK'nın bu gerçeği görüp Türkiye'den sonra Irak'ın kuzeyindeki Zap kampından da çekildiğini açıklaması bu açıdan kıymetlidir. Darısı PYD'nin başına...
Zaman daralıyor. Buna dair işaretler artıyor...
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Suriye'nin de terörsüz bölge olması için elini taşın altına koyması, "Hiç kimse İmralı ziyaretine yanaşmazsa açık açık söylüyorum, alırım yanıma üç arkadaşımı kendi imkanlarımla İmralı'ya giderim" açıklaması da keza sonuna kadar yerli ve milli bir duruşun, bu topraklara duyduğu büyük sevginin yansımasıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuya bakış açısı müspet, grup toplantısında da Bahçeli'den de övgüyle söz etti.
Erdoğan, "Parti ve ittifak olarak tek bir gayemiz var, milletimizin böğrüne saplanan bu kanlı hançeri ebediyen çıkarmaktır. Buna hiç olmadığımız kadar yakınız" dedi. "Kardeşlik Komisyonu"nun en doğru kararı alacağına inandığını söyledi.
Hançer metaforunu kullanması dikkat çekiciydi, zira Erdoğan daha önce de "Bay Kemal'i sırtından hançerleyerek koltuğundan indirdiler. Ankara'da bir ofisin dört duvarı arasına vebalı gibi hapsettiler. Özgür Efendi'nin de dikkat etmesi lazım aynı hançer her an kendi sırtına da inebilir" diye bir açıklama yapmıştı.
Bakalım "Kardeşlik Komisyonu"nda cuma günü yapılacak olan oylamada CHP nasıl bir tavır ortaya koyacak?

CHP'NİN İCRA DOSYALARI SAVI ÇÜRÜK
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, grup toplantısında esiyor, gürlüyor...
Türkiye'deki icra dosyası sayısının 25 milyona dayandığını söylüyor.
"Millet, aç perişan, ekonomide kaos var" algısı peşinde koşuyor...
Ardından CHP medyası, FETÖ aparatları bu meseleyi sosyal medyada köpürtüyor. Eş zamanlı benzer ifadeler içeren haber görünümlü algı çalışması dolaşıma sokuluyor...
Neden algı çalışması diyorum?
Zira ilk anda beni de trollediler...
İçimden "Yahu ekonomi toparlanıyor derken 25 milyona yakın icra dosyası da neyin nesi?" diye düşündüm.
Sonra gazeteci refleksi TÜİK'in yıllara göre icra dosyası durumu ne diye bir bakayım dedim...
Ortaya bu grafik çıktı...

Özetlemem gerekirse son 10 yıldır icra dosyaları zaten 23-25 milyon bandında görünüyor.
Zaten bu dosyaların büyük çoğunluğu da bankaların kredi kartı, ek hesap ve bireysel kredi borçlarına dair...
Hükümetin yaptığı yasal düzenlemeler sebebiyle zaten ev eşyası ve kişinin yaşamını sürdürdüğü konutu elinden alınamıyor. Bankaların çoğu da zaten bu tür kötü niyetli borç ödememe olaylarında tahsilat yapamıyor.
Yani haciz konusundaki zararın yükünü bankalar çekiyor.
Ancak buna rağmen bankalara baktığınızda da yüksek karlılık oranlarıyla öne çıkıyorlar.
Özetle bu yükü tolere edebildikleri görünüyor.
Şimdi memlekette her şey güllük gülistanlıkmış gibi anlatacak halimiz yok elbette... Ancak 2021 yılındaki ekonomik sıkıntılara göre bugünlerde çok daha derli toplu, özgüvenli olduğumuzu söylersek de abartmış olmayız.
Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch'in Türk bankalarının kredi notunu pozitif yönlü güncellediğini de hatırlatmak isterim.
Alman lüks otomobil üreticileri Mercedes-Benz ve Volkswagen Grubu'nun yılın 9 ayındaki karları yüzde 50,3 ve yüzde 60 geriledi. Bu yüzden, otomotiv ülkesi Almanya'ya TOGG ihraç edebilen bir ülkenin evlatları olduğumuzu unutmayın...
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan "Hayat pahalılığı ile mücadelemizi güçlü şekilde sürdürüyoruz" diye sık sık mesajlar veriyor. Geceli gündüzlü çalışmayı sürdürüyor.
Takdir milletin elbette zira ekonomide neler yaşandığını en iyi sizler biliyorsunuz.

CUMHUR'UN GÖZÜNDEN "EKO-SİSTEM"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nin kasım ayı toplantısında gündem bir anda "Eko-Sistem" oldu...
AK Partili üyeler, CHP'li üyeleri terleten sorular sordu...
Örneğin, AK Parti İBB Grup Başkanı Murat Türkyılmaz, "Geçen sene 20 milyar TL emanet edecek kadar muteber bulduğunuz bu firmanın sahibi bugün itirafçı oluyor. O muteber olan vatandaş bir anda sizin gözünüzde 'müfteriye' dönüşüyor. Böyle bir karakter ve ahlaka sahipse 20 milyar TL'yi niye emanet ettiniz arkadaşlar?" diye sordu...

AK Partili Muhammet Kaynar, "Önce iddianameyi okuyun, sonra konuşun" diye CHP'li üyelerin "İddianame boş" söylemlerine tepki gösterdi. Kaynar, "Açın okuyun ezber cümlelerle boş diyerek bunu geçiştiremezsiniz, ben okudum okuyan birisi olarak söylüyorum. İtirafçı, 'Şu kadar verdim' dediği rakamı bankadan çekmiş dekontu var. 'Verdim' dediği kişilerle buluşmuş, buluşmanın HTS kayıtları var. Bunun neyini inkar ediyorsunuz?" dedi...
CHP'lileri epey terletti... İETT ihalelerindeki vurgun iddiaları tartışıldı. İETT ihalesi denince elbette akla gelen ilk isim CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat oldu... İlginç olansa CHP'li Karabat'ın bu süreçte paylaştığı videoydu. Özetle, "Atatürk'ün partisi saldırı altında, tam bağımsız Türkiye'yi birlikte savunacağız" mesajı veriyor.
Meseleye Cumhur İttifakı'nın bakış açısı çok net...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, meselenin önce CHP'yi, sonra Türkiye'yi ele geçirmek olduğunu söylemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da grup toplantısında "İmamoğlu Suç Örgütü"nün avukatlığına CHP Genel Başkanı Özel'in soyunduğunu söyledi. "Bir numaralı sanık belediye başkanınız, ihbarcılar adamınız. Biz bu davanın hiçbir yerinde yokuz. Bu hesap siyasi hokkabazlıkla kapatılamaz" ifadesini kullandı. Özetle "Gidin yargıya hesap verin" mesajı verdi.