Türkiye'nin gündemi evet, çok yoğun. Sakin bir atmosferde üzerinde en çok duracağımız konular öylesine geçilip gidiliyor.
Geçtiğimiz cumartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı "İlim Yayma Ödülleri" töreni vardı.
Necmeddin Bilal Erdoğan'ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu İlim Yayma Vakfı, temelde Türkiye Yüzyılı'nı sırtlayacak, yeni ufuklara taşıyacak bilim insanlarına sahip çıkıyor, onları yüreklendiriyor.
TEKNOFEST kuşağı ile birlikte ülkemizde araştırma heyecanını yükseltiyor.
Bilal Erdoğan faaliyetlerini şöyle özetliyor:
"Türkiye'deki akademik çalışmaların kalitesini desteklemek, artırmak ve yeni nesilleri akademik çalışmaya, bilim insanı olmaya, araştırmacı olmaya teşvik etmek..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bu sene üç ayrı dalda 174'ü üniversiteler olmak üzere 188 kurumdan toplam 1324 başvuruyla yeni bir rekorun daha kırıldığını belirtti.
İlim Yayma Ödülleri önümüzdeki yıldan itibaren uluslararası bir hüviyet kazanacak. Bu ilim halkası sınırlarımızı aşıp dünyanın dört bir yanına ulaşacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Niçin bizim bir Nobel'imiz olmasın? Bu adımı biz de atarız. Bu cesur ve isabetli adımlarından ötürü İlim Yayma ailemizi kutluyorum" dedi.
İlim Yayma Vakfı, 11 Ekim 1951'de kurulan İlim Yayma Cemiyeti'nden filizlendi ve bereketli güzel çalışmalarla 52 yılı geride bıraktı.
İlim Yayma Cemiyeti; yüksek ideallerle, milletin evlatlarına sahip çıkma sevdası ve inancıyla kuruldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında 2007'de dualarla ebediyete uğurladığımız merhum Sabahattin Zaim hocamızı anarken meselenin hakikatini de özetlemiş oldu:
"Kendisi hem akademik zeminde hem sosyal hayatta gerekli imkânlardan yoksun pek çok gencin yetişmesinde önemli rol oynamıştır. Hocamızın yegâne emeli güzel insan olabilmek, Peygamber Efendimiz'in ahlâkıyla ahlâklanmış güzel insanlar yetiştirebilmekti. Tek tipçi uygulamaların zirveye çıktığı bir dönemde böyle bir gençliğe duyulan ihtiyacı rahmetli hocamız da hissetmişti. Köklerinden koparılmak istenen bir kuşağın tarihinden, değerlerinden, inanç ve kültüründen uzaklaştırılmak istenen bir neslin ihyasını, her şeyin üstünde ve ötesinde görmüştü. Millet iradesinin gasp edildiği darbe dönemlerindeki yasak ve baskılara rağmen ilmin ışığını yayma yolculuğunda üççeyrek asır geride kaldı. Millete, ümmete ve insanlığa faydalı işler yapacak bilgili, şuurlu ve vicdanlı nesiller için başlatılan bu hareket hemen her alanda meyvelerini verdi. Önceliği daima vatanı ve bayrağı olan millî ve manevi değerlerine sıkı sıkıya sarılan, ahlâkı ve birikimiyle ışıl ışıl parlayan, on binlerce genç işte bu ocakta yetişti."
İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkanı Yusuf Tülün, "Binlerce öğrenciyi mezun ettik, onlara burs ve barınma imkânları temin ettik. Dokunduğumuz gençlerle iftihar ediyoruz çünkü şu anda uzun yıllardan beri değişik kademelerde ülkelerine, devletine, milletine hizmet eden gençler yetiştirmişiz. Kavga eden değil, üreten, mesafe kat eden gençler bizim gururumuz..." diyor.
Bu samimi gayretlerin, FETÖ ihanetini gördükten sonra ne kadar değerli olduğunu şimdi daha iyi idrak ediyoruz...
İlim Yayma Cemiyeti ve İlim Yayma Vakfı; tek parti döneminin faşist uygulamalarından, manevi yapımıza saldırılarından sonra İslam'a olan bağlılığını, vatan bayrak sevgisini hiç kaybetmeyen milletimizin öncü kadrolarıdır.
Bu kadroların yetiştirdiği yönetici kadrolar bugün işbaşındadır. Türkiye'nin kurtuluşunu yabancı ideolojilerde, Batı yaşam tarzında arayan, "bizden adam olmaz" diyen zihniyete son veriliyor.
AK Parti iktidarına, Cumhur İttifakına, Erdoğan ve Bahçeli'nin özündeki inanç, cesaret ve iradeye, bu hakikatin ışığında bakmak gerekir.
Günlük meselelere takılmak değil, büyük resmi görmek gerekir.
İlim Yayma Cemiyeti ve İlim Yayma Vakfı, derin milletimizin tarih sahnesine çıkardığı maddî/manevi milli yapılardan biridir.
Tarihin yoğurduğu, mana köklerimizin beslediği, Çanakkale ruhunun bezediği dirilişin mimarlarına, aziz milletimizin şükran duygusu, vefa borcu hiç bitmeyecektir.