TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun dün yapılan kapalı oturumunda İmralı'ya gitme kararı alındı.
CHP karara karşı çıktı. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir,
"Sadece beş milletvekilinin adaya gitmesi yerine teknolojik imkânlardan yararlanarak daha kolay bir sürecin yürütülmesi mümkündür" dedi.
CHP'nin tavrından başlayayım.
CHP, Türkiye'nin temel meselelerinde olduğu gibi bu meselede de samimi değil.
CHP, siyasî rant ve şov peşinde.
Kendince uyanıklık yapıyor.
İmralı'ya gitmeye tepki gösteren Müsavat Dervişoğlu gibi siyasilere meydanı boş bırakmama hesabı yaparken Komisyona katılmaya devam etmekle de, "biz "terörsüz Türkiye" yolundaki desteğimizi ve ısrarımızı da sürdürüyoruz" diyor.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya'nın, dün NTV'deki açıklamasını dinledim. İki konunun altını çizdi.
CHP'nin gitmeme kararının; bölgede büyük hayal kırıklığı meydana getirdiğini ve ileri sürdükleri gerekçelerin hiç ikna edici olmadığını söyledi.
Hayal kırıklığını izah ederken de, son yerel seçimlerde DEM Parti'nin CHP'ye nasıl destek verdiğini hatırlattı.
Önemle altını çizdiği husus ise bundan sonra komisyona katılsa bile CHP'nin, yaptığı yanlışı telâfi edemeyeceğiydi.
DEM Parti'den de CHP'nin İmralı'ya gitmeme kararına tepki geldi. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Sorumluluk alanları da almayanları da tarih yazacak" dedi.
Koçyiğit, meselenin "siyaset üstü" olduğunu belirterek, "PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ı dinlemeden bu sürecin ilerlemesinin, derinleşmesinin mümkün olmadığını" söyledi.
TBMM'den bir milletvekili heyetinin İmralı'ya terörist başı Öcalan'a gitmesi, verilen binlerce şehidin, binlerce gazimizin varlığı düşünüldüğünde kolay kabullenilecek bir karar olmadığını hepimiz görüyoruz.
Bunu aklımıza, vicdanımıza nasıl kabul ettirebiliriz?
1. Öcalan'la, müzakereye, pazarlığa gidilmiyor.
Devlet Bahçeli, partisinin salı günkü grup toplantısında ısrarla bu konunun altını çizdi. Sözde milliyetçilerin, CHP ve destekçilerinin, iflah olmaz Cumhur İttifakı düşmanlarının tezviratlarına, yalanlarına, algı operasyonlarına şu tepkiyi verdi:
"Müzakere yokken, mütareke yokken, taviz yokken, teslimiyet yokken, gizli pazarlık yokken, hepsine birden var demek, manen, ahlaken ve vicdanen utanç duyulacak bir yüzsüzlük değil midir?"
2. İmralı'ya neden gidiliyor?
Türkiye, güçlü ve büyük devlet olma yolunda ayağa kalktı. Türkiye Yüzyılı için özellikle savunma sanayi, bilim ve teknoloji alanlarında tarihî hamleler yapılıyor. Terör belâsı artık yerle bir edilmeli. Hem de Türk-Kürt kardeşliği tahkim edilerek iç bünyeyi potansiyel tehditlerden, sıkıntılardan kurtarma zamanı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Meclis'te bunun altını çizdi:
"Şimdi daha büyük bir atılımın, daha büyük bir şahlanışın eşiğindeyiz. 'Terörsüz Türkiye' süreciyle inşallah ülkemizi yarım asırlık bir prangadan, kanını, canını, kaynaklarını, enerjisini emen büyük bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtaracağız. NE YAPIYORSAK BUNUN İÇİN YAPIYORUZ...
3. İç barış ve bölge barışı, devlet güçlü iken sağlanır...
İmralı'ya asla bir pazarlık, müzakere için gidilmiyor. PKK terörüne karşı içeride ve sınır ötesinde tarihî başarı sağlandıktan sonra güçlü devletin ağırlığı ile gidiliyor.
DEM Parti ve öncesinde aynı çizgideki partilere oy veren seçmen kitlesine şu deniyor:
"Her türlü hizmeti getirdik ama siyasî kararınız değişmiyor... Devlet, halkı ile inatlaşmaz. Şimdi bir adım öteye gidiyoruz. Kendinizi iliklerinize kadar aziz milletimizin bir parçası olarak hissetmenizin önündeki psikolojik bariyerleri de aşacağız. Aynı devlet, aynı bayrak, aynı vatanda kardeşçe yaşamanın demokratik zeminlerini de sağlayacağız."
Samimiyetimizi göreceksiniz...
4. İmralı'ya gitme kararı, devlet aklıdır.
Bu akıl, Selçuklu'nun, Osmanlı'nın derin tecrübesinin, samimi inancımızın, insanlığımızın aklıdır.
Kendimize güvenmenin aklıdır.
FETÖ ihanetini göğsünde söndüren milletimizin Çanakkale ruhu ile mayaladığı Cumhur İttifakı'nın aklıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin cesaretinin, dava adamlığının, vatan, bayrak, millet sevdasının aklıdır.
Erdoğan ve Bahçeli'nin samimiyetinden, vatanseverliğinden, milliyetçiliğinden şüphe duymak insafsızlıktır...