İsrail'in İran'a savaş açması, saldırılarını ABD'nin desteğiyle devam ettirmesi, elbette Türkiye'yi doğrudan ilgilendiriyor.
İsrail, Türkiye'nin varlığını, İran'dan daha büyük tehdit olarak görüyor.
Muharref Tevrat hedefi olarak Nil'den Fırat'a kadar Anadolu toprağında gözü var.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, üç gün önce Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'nin konuk olarak katıldığı Knesset'teki (İsrail Meclisi) oturumda, "Osmanlı İmparatorluğunun yakın zamanda geri döneceğini sanmıyorum" dedi.
Nereden icap etti diye düşünmeyiz, çünkü bütün akılları, bilinçaltları Erdoğan döneminin Osmanlı'yı çağrıştırmasında...
Netanyahu, bu sözü ile aslında Türkiye'yi tehdit ediyor. "Osmanlı'nın dönmesine izin vermeyeceğiz" demekle Türkiye Yüzyılı'na engel olmaya çalışacaklarını söylüyor.
Aynı zamanda Türkiye'deki Osmanlı düşmanı kesimi provoke ediyor.
İsrail'e karşı iç cephenin bütünlüğü çok önemli.
Terörsüz Türkiye için "Adımız Kardeşlik Soyadımız Türkiye" sloganının anlattığı da budur.
Bu ortamda CHP'de olan bitene, iç cephenin bütünlüğü açısından bakmak zarureti var.
Çünkü Kılıçdaroğlu yönetiminden beri CHP'nin, Türkiye'nin milli güvenlik meselesi haline geldiğini konuşuyoruz.
Bu açıdan CHP'de olan bitenleri yakından analiz etmek, kısır bir siyasî gündeme hapsolmak değil...
Bilindiği gibi CHP'nin şaibeli kurultay davasında duruşma 30 Haziran'a ertelenmişti.
Önceki gün sürpriz bir gelişme oldu.
Cezaevindeki Ekrem İmamoğlu'nun mektubu üzerine Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nu ziyaret etti.
Davetin İmamoğlu'ndan gelmesi, İmamoğlu'nun köşeye sıkıştığını, son bir hamle ile Kılıçdaroğlu'na sarıldığını gösteriyor.
30 Haziran'da; kurultayın iptali ve CHP'ye kayyum atanabileceği, Kılıçdaroğlu'nun yeniden Genel Başkan koltuğuna dönebileceği konuşuluyor.
Öyle mi olur, başka bir şey mi olur bilmiyoruz.
Gördüğümüz, CHP zorda...
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu, acaba makul bir zeminde CHP'yi bu badireden nasıl çıkarabiliriz diye mi kafa yordular?
Yoksa Kılıçdaroğlu, sırtındaki hançer yarası geçmeden kendi stratejisini mi uygulayacak?
Özgür Özel, Kılıçdaroğlu'nun kayyum kararı ile dönmesi ihtimaline, "partiden içeri giremez" diye meydan okumuştu.
Kulislere göre İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'na, bu ifadeden rahatsız olduğunu söylemiş.
Birkaç hafta öncesinde de sosyal medyadaki troller vasıtasıyla Kılıçdaroğlu'nun yüzüne tükürülüyor, alnı karışlanıyordu...
Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu ziyareti, CHP'de yeniden birlik yolunu açar mı?
Düşmanlık boyutuna gelmiş parti için çatışma, 30 Haziran'dan sonra muhtemel daha da derinleşecek.
Kendisine en yakın isimlerin itirafları ile çöken İmamoğlu'nu, Kılıçdaroğlu da kurtaramaz.
Özgür Özel ile el ele tutuşarak sahneden inmeleri, kuvvetli bir ihtimal.
30 Haziran, CHP'nin siyasî tarihinde bir kader anı olabilir.
İç cephenin sağlamlaşması/bütünleşmesi açısından tarihî fırsatlar doğabilir.