Terörsüz Türkiye sürecinde yaşanan gelişmeleri bu köşede bölgedeki gelişmelerle birlikte değerlendirdik. Gazze'den Lübnan'a, Suriye'den Irak'a sıçrama tahtaları üzerinde durduk.
Jeopolitik risk ve gerilim kavşağındaki bölgemizin yaşayacağı olası kırılmalardan nasıl güçlenerek çıkacağız sorusu Ankara'nın gündemine 2023 Haziran'ında girmişti.
2024 yılının Ekim ayında Devlet Bahçeli'nin sürece dair ezber bozan hamleleri ile kamuoyu şaşkınlık yaşamıştı. Bugün halen Cumhur İttifakı'nın ortaya çıkış hikayesini anlamayanlar Erdoğan-Bahçeli ilişkisinin derinliğini kavrayamıyor. Bu sebeple "güvenlik-bekâ" temelinde kurulan bu hattın kopması da mümkün değil.
DEMİRTAŞ ÇIKACAK MI?
Salı günü sabah AİHM kararı gelmişti. Devlet Bahçeli, grup konuşmasından sonra Selahattin Demirtaş'ın tahliye kararına ilişkin basın mensuplarının sorusuna cevap verdi.
Bir siyaset adamı bilgeliği ve Cumhur İttifakı bileşeni olarak kamuoyunu rahatlatacak bir cevaptı. Ancak yargının vereceği karar henüz bilinmiyor. Dün Star Gazetesi'nde değerli Hukukçu Cüneyt Altıparmak hukuken ihtimaller ne olabilir sorusuna cevap verdi.
Ankara'nın sınır ötesinde yaşanması muhtemel senaryolara karşı içerde yapmak istediği belli. İç cephe tahkim edilecek ve bölgede giderek yükselen Türkiye merkez ülke olacak. Terörün gölgesinden arınmış DEM Parti yalnızca siyaset üretecek. Bu süreçte Öcalan-Demirtaş farkı önemli.
Öcalan nihai noktada kamuoyunda olumsuz sıfatlarla tanımlanmakta. Bu saatten sonra Türkiye'de bir barış güvercini olması pek de mümkün değil. Zaten örgütün varoluş sebebinin ortadan kalktığını deklare etti. Sınır ötesindeki nüfuzunu ise Ankara hala test ediyor.
Selahattin Demirtaş ise Kobani olaylarında büyük kabahati olmasına rağmen kamuoyunda siyasi aktör vasfını yitirmedi. Üstelik bedelini de ödedi. Umarız yaşadıklarından ders alarak bundan sonra siyaset üretmeye gayret eder.
MECLİSTE SÜREÇ NEREYE GİDİYOR?
Mecliste devam eden komisyon çalışmalarında İmralı ile görüşme başlığı bir tıkanmaya sebep olmuştu. Bu sorunu da Devlet Bahçeli aşmak için mesaj verdi. Ancak bu sorunu internet üzerinden konferans bağlantısı ile çözmek çok daha kolay bir yöntem olacaktır.
Meclis komisyonuna güvenlik bürokrasisinin vereceği bilgilendirmeler ise daha çok teknik düzeyde olacak. Örgütün depoları, silahların envanteri, suç işleyenlerin detayları, suç işlememiş gençlerin durumu... Bu süreçlerin MİT tarafından titizlikle yürütüleceği daha önce açıklanmıştı. Geçtiğimiz yıl boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları, Terörsüz Türkiye bağlamında düzenli yazılar yazan Erdoğan'ın Başdanışmanı Mehmet Uçum'un satır aralarındaki detaylar ile Devlet Bahçeli'nin açıklamalarındaki kritik ifadeler belli. Her üç ismin de kesişim kümesi çok net. Bir yıllık sürecin özeti diyebileceğimiz bu kesişim kümesi toplumsal zeminde karşılık buldukça süreç daha hızlı ilerleyecektir.
Türkiye, bölgedeki gerilimlerden hiç de uzak değil. Terörsüz Türkiye hedefi, sadece güvenlik politikalarının değil, toplumsal uzlaşının da yeniden tanımlanmasını gerektiriyor. Erdoğan'ın kamuoyunu etkileyici karizması, Bahçeli'nin siyasi denkleme kattığı stratejik sabrı ile Uçum'un hukuki çerçeve vurgusu, önümüzdeki ayların yol haritasını belirleyecek. Ankara bu kez hem içerde hem dışarda "diyalog içinde güvenlik" paradigmasını deniyor. Sürecin başarı ölçütü ise, dış etkilere karşı hazır olmakta gizli.
Asıl mesele, devletin bu süreci sadece güvenlikle değil, adalet ve kapsayıcılıkla da yönetebilmesi. Eğer bu başarıyla yapılırsa, Terörsüz Türkiye Süreci tarihsel bir dönemeç olarak anılacak.