CHP Genel Başkanı Özgür Özel, değişik bir siyasetçi.
Koltuğa oturduğundan beri AK Parti üzerinden devlete meydan okuyor.
Yargıçları tehdit ediyor.
Disiplinsizlik nedeniyle TSK'dan ihraç edilen 5 teğmeni savunurken, kuvvet komutanlarının isimlerini vererek, "Günü gelince hesabını sormak üzere bir tarafa not ediyorum." diyor.
Hem devleti kuran partiyiz diye kasılıyor, hem de devlete parmak sallıyor.
Bir siyasetçinin en büyük hatası, karşısına devleti almasıdır.
FETÖ elebaşının maskesinin düşmesi ve batışı, devlete savaş açmasıydı. Sistemli Başbakan Erdoğan düşmanlığı yaptı. 15 Temmuz yargılamalarında görüldü ki; devletin en hayatî kurumlarına, ortaokullardan, askeri liselerden itibaren devşirdiği çocuklarımızı hain bir darbeye hazırladığı ortaya çıktı...
Bunu; İsrail'e, ABD'deki Yahudi lobisine, Batı istihbarat merkezlerine dayanarak, onlardan talimat alarak yaptı.
Özgür Özel'in meydan okumasına ne demeliyiz?
Kabadayı, mafya babası gibi tehditler savurması neden?
Ekrem İmamoğlu'nun himayesinde oturduğu CHP genel başkanlık koltuğunun diyetini mi ödüyor?
Bunu anlıyoruz. Ancak yolsuzluğun boyutuna, şaibeli kurultayın, delege oyu satın alınarak kazanıldığına dair bilgi ve belgeler savunulacak bir şey bırakmıyor...
İBB merkezli yolsuzluk, rüşvet, işadamlarına çökme, villalara konma iddiaları karşısında, sürekli "dosya boş" deyip duruyor. "Gizli tanıklar yalan söylüyor" nakaratına can simidi gibi sarılıyor.
Hâlbuki bugüne kadar 25 itirafçı ortaya çıktı.
Neyi itiraf ediyorlar?
İşlenen suçları.
Suç var ki itiraf ediliyor...
Savcılık öyle belgeler ortaya koyuyor ki, suçu kabul etmek zorunda kalıyorsun...
İtirafçılar öyle yüzü gözü belli olmayan gizli tanıklar değil.
İmamoğlu'nun uzun yıllardan beri en yakınında bulunan belediye bürokratları, büyük ihaleler verdiği iş insanları.
Savcılığın elinde sağlam deliller olmasa itirafa yanaşırlar mı?
Kaldı ki, savcılık açıklamalarında; "yapılan itiraflarda bahsedilen olaylara ilişkin tespitler somutlaştırıldı" deniyor. İtiraf, okunup geçilmemiş. Kontrolü yapılarak doğrulanmış.
Özgür Özel, itiraflarla iyice köşeye sıkışınca şimdi de, "itiraf değil, iftira" diye sayıklamaya başladı.
Bu itiraflar nasıl iftira ki; yer, zaman, paranın miktarı, rüşvetin şekli, isimler açıklanıyor...
Özgür Özel o hale geldi ki savunma yapamıyor, üslubunu bozarak devlete saldırıyor.
Öyle böyle değil.
Şirazesi kaymış, balataları yakmış, zembereği boşalmış gibi konuşuyor.
Öyle olmasa, soruşturmaların başındaki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e sokak kabadayısı ağzıyla saldırır mı?
Söylediklerine bakar mısınız:
"Akın, sert kayaya çarptın oğlum! Akın, sert kayaya çaptın! Sabrımızın sonundayız. Gelirim, darmadağın ederim, aklını başına topla. Tepemin tasını attırma..."
Bu ne böyle?
Sormadan geçemeyiz: Tepenin tası atsa ne yaparsın mesela?
"Gelirim darmadağın ederim" diyorsun. Savcılık makamına mı gidiyorsun, işyeri mi basıyorsun, pavyona, meyhaneye mi dalıyorsun?
Bu üslup, sorumlu bir siyasetçinin üslubu olamaz.
Bu, başka bir şey...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kullandığı ifadeler nedeniyle; 'yargı görevi yapanı, görevini yapmasını engellemek amacıyla tehdit' ve 'kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret' suçlarından Özel hakkında resen soruşturma başlattı.
Milletimizin beklediği, devlete sallanan bu parmağın kırılmasıdır.
----------------------------
Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum.