FETÖ 70'lerin başında, PKK ikinci yarısında kurulup aktive edilmiş iki terör örgütü. İkisinin de aynı odakların elinden çıktığı, aynı yerlerden beslendiği, 80 darbesiyle semirtildiği bilinen gerçekler.
En az beş cumhurbaşkanı, ondan fazla başbakan ve 24 ayrı hükümet görev aldı üstelik bu sürede, Erdoğan'dan önce.
Mücadele için elini uzatanlar ya cezalandırıldı ya korkutuldu ya da manipüle edildi.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 50 yılı ne yazık ki böyle –terörle iç içe- geçti.
Devletin ve milletin içine çöreklenmiş, kan emen, vatandaşın çoluk çocuğuna musallat olan, birliğini dirliğini bozan, topluma fitne zerk eden terör örgütleriyle siyasi, hukuki, askeri ve sosyolojik manada netice alacak şekilde mücadele eden tek isim oldu Recep Tayyip Erdoğan.
FETÖ'NÜN BAŞINI ERDOĞAN EZDİ
Erdoğan'ın –daha AK Parti'nin kurulma aşamasında- "önce bunların başını ezmek lazım" dediğini bizzat FETÖ elebaşı Gülen kendisi dile getirmişti -intikam modunda.
PKK illetine karşı da hiç vakit kaybetmedi Erdoğan. İktidara gelir gelmez ilk icraatı bölge halkını boğan, bitmeyen bir şüpheyle zan altında bırakan OHAL uygulamasını kaldırmıştı.
Ve nihayet çeyrek asra yaklaşan uzun ve zorlu bir mücadelenin sonunda iki terör örgütü de bitme noktasında.
FETÖ 15 Temmuz 2016 öncesi başlayan "akılcı ayıklama" süreciyle zayıflatılmıştı zaten. 15 Temmuz gecesi ifşa oldular. Sonrasında enselendiler, yargılandılar, hüküm giydiler. İnsan içine çıkacak yüzü yok hiç birinin. Ya kaçak yaşıyor ya gaygubet evlerinde dolaplara falan saklanıyorlar.
Kalan FETÖ artıkları ise her yeni denemede haber ekranlarının eteğine tutunmuş şekilde, göz ucuyla şöyle bir baktığımız önemsiz şeyler olarak uzaklaşıyor hayatımızdan.
PKK GERİ DÖNÜŞSÜZ YOLA GİRDİ
Evet, FETÖ bitti ama PKK için ihtiyatlı iyimserlik ve takip sürüyor.
Kuşkusuz 5-7 Mayıs'ta kendini tasfiye ettiğini ilan ederek, 11 Temmuz'da dünyanın gözü önünde silahlarını yakarak geri dönüşsüz bir sürece girdi terör örgütü.
Ama Suriye ve İran kolunun da kesilmesi lazım; bir yandan da bu süreçler için çalışılıyor.
Öte yandan gerek şartla kurduğumuz cümleler yapılanı azaltan, küçülten bir anlam taşımaz. 47 yıldır kan döken, uluslararası boyut kazanmış, toplumsal zeminde büyük tahribata yol açmış bir terör örgütünü bu noktaya getirmek bile gerçekten büyük başarıdır zira.
Bunu önce şehitlerimizin şahsında TSK, MİT ve Emniyet başardı. Sonra çelik çekirdek bir siyasi iradeyle, gerçekçi ve sabırlı bir yol haritasıyla Erdoğan başardı.
MUHALEFETE RAĞMEN YOL ALINDI
2010 öncesi sivil siyasi alanı genişletti Erdoğan. Terörist ile sivil vatandaş itinayla ayırt edildi. 2010 sonrasında düğmelerine aynı anda basılan terör örgütlerine, siyasi uzantılarına ve vesayet odaklarına rağmen başardı. Çarpışa çarpışa yaptı bunu.
Devletin hem sert hem yumuşak gücü hukuk içinde kullanıldı. Sadece güvenlik ve istihbarat güçleri değil Dışişleri ve Adalet Bakanlıkları başta olmak üzere devletin tüm kurum ve kuruluşları seferber edildi bu işlere.
Bu esnada CHP başta olmak üzere diğer muhalefet partileri tasfiye edilen terör örgütlerinin sözcülüğünü, siyasi temsilciliğini üstlenmekteydi. Dolayısıyla Erdoğan ve AK Parti, Bahçeli ve MHP hem vatandaşa hem yurt dışına bir de bunu izah etmek, terörle mücadele edildiğini, yapılan her işin hukuka dayalı olarak yapıldığını anlatmak zorunda kaldı.
15 Temmuz gecesi, öncesi ve sonrasında verilen mücadele olmasaydı, TSK içindeki ajan örgütü ayıklanmasaydı PKK'ya karşı bu kadar etkili bir mücadele de verilemeyecekti. İçerideki temizlik, sınır ötesine yapılan başarılı operasyonlar, Türkiye'nin sahada ve masada etkili varlığı PKK'yı teslimiyet noktasına getirdi.
SİLAHLI PKK'DAN HİÇ RAHATSIZ DEĞİLLERDİ
Bugün bunca hakikate ve stratejik hedefin açıklığına rağmen homurdanıp mızıldananlar terörün varlığından güç ve anlam kazananlar ne yazık ki.
Silah bırakmamış, ülkeyi hala bölmeye çalışan PKK'nın peşi sıra siyaset yapan HDP-DEM'in ayakta tuttuğu Altılı Masada poz vermekten utanmayan bazıları istismara devam ediyor.
PKK silah bıraktı oysa. Ülkeyi bölme hedefinden vazgeçtiğini söylüyor. DEM ise Türkiye partisi olma çabası içinde.
Milletin evlatlarının kanı karşılığı oy/şöhret/para peşinde olanlarla da mücadele gerekiyor. İkna ya da icbar... Çoktandır çözümün değil sorunun parçası durumundalar ama vatanını, milletini, milletinin evlatlarını sevenler için çözümün parçası olma vakti şimdi.