CHP Genel Başkanı Özgür Özel, belli ki DEM Parti'nin Terörsüz Türkiye sürecine verdiği destekten epey rahatsız olmuş. Cellâdına âşık olma tartışmasının fitilini ateşledi.
Özel, "Herkesi bir Stockholm Sendromu'na kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğumuz cellâdımıza âşık olmamaya davet ediyorum" dedi.
DEM Parti'den bu ifadeye çok sert tepki geldi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada şunu dedi:
"Biz Meclis'te barış için yasa konuşurken, sokaklarda barışı toplumsallaştırırken siz kürsüden neden bir halkı aşağılayıcı sözler kullanıyorsunuz? Cellât defterini açacaksak, geçmişi konuşacaksak hepiniz borçlu çıkarsınız. Ana muhalefet partisi, süreç karşıtlarının çekim merkezi olmaya adaysa büyük bir yanlış yapar. Buradan iktidara yürürüm stratejisini düşünüyorsa kaybeder."
DEM Parti'nin diğer Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da Özel'e verdiği cevapta; "Cellâdına âşık olmak ya da Stockholm Sendromu metaforunun bizler için kullanılması en hafif tabiriyle bir akıl tutulmasıdır. Kürt seçmenini, kendi seçmeni gözüyle görmeye çalışanlar yanılır." dedi.
Özgür Özel bu tepkiler karşısında feleğini şaşırdı.
"Stockholm Sendromu" benzetmesini DEM Parti için kullanmadığını ifade eden Özel, "Bunu DEM Parti siyasetçilerinin üstlerine alınmasına ben üzüldüm" açıklamasını yaptı.
Demek CHP'nin içi çok karışmış. Özel, bari yalanlama yapıp insanların zekâsıyla alay etmeye kalkmasaydı.
Özgür Özel gerçekten baltayı taşa vurdu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde, pek çok büyükşehir belediye başkanlığının kazanılmasında DEM Parti seçmenin CHP'ye verdiği desteğe rağmen yaptığı; hem gaflet hem de aba altından sopa göstermektir.
Yani DEM Parti yönetimine diyor ki, "bizi terk ederseniz sizi CHP bile kurtaramaz..."
Tam tek parti döneminin CHP zihniyeti.
Bakınız şu cellât konusunu da yeri gelmişken hatırlatalım.
Bu ülkede Kürt vatandaşlarımıza en büyük zulüm, CHP'nin tek parti döneminde yapılmıştır. Daha sonra aynı zulmü darbe dönemlerinde CHP zihniyetinin taşıyıcısı asker içindeki cuntacılar yapmıştır.
CHP zulmüne dair akademik makaleden alıntı yapayım:
(Türkiye'nin Kürt Meselesi Mustafa Erdoğan-Vahap Coşkun. İlkbahar 2008)
"Tek partili Cumhuriyet yılları, Kürt kimliğinin genelde yok sayıldığı, zaman zaman da baskı altına alındığı bir dönem olmuştur. Mart 1924'te, resmî bir emirname ile Kürt okulları, örgütleri ve yayınları hükümetçe yasaklandı. Büyük-küçük yerleşim birimlerinin Kürtçe olan isimleri tamamen duyarsız ve keyfi bir biçimde değiştirildi; Kürtlerin, kendi çocuklarına, kendi anadillerindeki istedikleri bir ismi vermeleri yasaklandı; çarşı pazarda anadillerini konuşmaları cezaî yaptırıma bağlandı. Eğer birisi Kürtçe konuşurken yakalanırsa, söylediği her kelime için 1 lira öderdi.
"1930'ların hükümet başkanı İsmet İnönü, 'Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur' diyordu. Keza dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt da, 1930 yılındaki Ağrı ayaklanması sırasında Ödemiş'te seçmenlere yaptığı konuşmada bu ırkçı zihniyeti sergilemekten kaçınmıyordu: 'Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler..."
Batı/Haçlı merkezleri, Türk-Kürt çatışmasını bu zihniyetteki adamlarla mayaladı.
Cellâtlık, millet düşmanlarının tezgâhıdır.
CHP zihniyeti, bizim milletimizi bütün renkleri ile sevmeyi bilmedi.
Hele milletimizin Müslümanlığından hiç hazzetmedi.
Kürt vatandaşlarımıza yapılan zulmün aynısı, dindar/muhafazakâr/ mütedeyyin kitleye de yapıldı.
Laiklik uygulamaları deyip inancımızla alay edildi, ezan Türkçeye, İstanbul Fethinin sembolü Ayasofya müzeye çevrildi. Şapka giymediği için bu ülkede insanlar idam edildi.
Çünkü CHP zihniyeti sevmeyi değil, korkutmayı tercih etti...
Şimdi, bu zihniyetin yerine milletimizin mana köklerine bağlı Cumhur İttifakı yönetimi geldi.
"Bizi birbirimize düşürerek hepimize kaybettirmek isteyen kaos ve katliam şebekelerine karşı kardeşlikle, hep beraber kazanmayı savunuyoruz" diyen bir Cumhurbaşkanımız var.
DEM partililer asla tereddüt etmesin, milletin evlâtları söz sahibi iken Kürt kardeşlerimize kimse zulmedemez.