Zulüm kol geziyor.

İnsanlar çaresizce izliyor.
Uluslararası sistem komada.
Ağır ağır çürüyor.
Dünyanın gündeminden çoktan düştü bile...
Batılı liderler, batı medyası Ukrayna'yı sürekli konuşuyor.
Ama Arakan Müslümanlarını çoktan unuttu bile...
Aslında hadi çuvaldızı onlara iğneyi kendimize batıralım.
Açık söylemem gerekirse Gazze'deki soykırım öylesine vahşi, öylesine acımasız ve sıra dışı ki... Gözümüz uzaklardaki zulmü göremez hale geldi.
Oysa BM'nin son açıklaması dehşete düşürmeli hepimizi...
BM, Arakanlı Müslümanların uğradıkları şiddet son bulana kadar ülkelerine dönemeyeceğini bildirdi. Bangladeş'te bir milyondan fazla mülteci çok zor şartlarda yaşamını sürdürüyor. Ve Myanmar'a geri dönemiyor.
Hadi İsrail'e BM'nin gücü yetmiyor. Peki ama Myanmar'a da mı gücü yetmiyor? Uluslararası sistem çatırdıyor. Birleşmiş Milletler koma halinde ve dünyada zulüm gün be gün artıyor. Oysa Milenyum Çağı başlıyor diye 2000'de ne de sevinmiştik. İnsanlık artık çok daha iyi olacaktı.
Zira ileri teknoloji birçok soruna hızlı çözüm üretebiliyordu.
Oysa geldiğimiz noktada güçlünün haklı olduğu bir sistemde ileri teknolojiyi elinde tutanlar ekmek yerine, sadece ölüm ve zulüm dağıtıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dünya Beşten Büyüktür" söyleminin ne kadar kıymetli olduğunu yaşayarak görüyoruz.
İsrail Ordusu'nun gizli raporlarında dahi Gazze'de öldürülen her altı kişiden beşinin kadın, çocuk, sivil olduğu kabul ediliyor ki aslında biz oranın çok daha yüksek olduğunu biliyoruz.
BM, Orta Doğu'da ilk kez kıtlık alarmı verdi...
"500 bin kişi felaket sınırlarında yaşıyor. Utanmalıyız" diye açıklama yaptı.
BMGK'yı kilitleyen ABD yetmiyormuş gibi Netanyahu için yakalama kararı çıkaran UCM'nin hakim-savcıları için yaptırım kararı çıkardı.
ABD Başkanı Trump, soykırımcı Netanyahu'yu kahraman ilan etti.
Netanyahu, tam işgal planı peşinde...
Özetlemek gerekirse BM'nin bu koma halinden çıkması çok zor görünüyor.
Kim bilir belki de sistemin fişini çekme zamanı gelmiştir.

"MERD-İ KIBTÎ"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, artık düzenli hale getirdiği cezaevi ziyaretlerini sürdürüyor. Bulduğu her zeminde de "İmamoğlu Suç Örgütü" soruşturmasını sulandırmaya, yargı mensuplarını itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Üstelik öyle ifadeler kullanıyor ki, aslında hem kendisinin hem de CHP'nin ayağına sıkıyor... Eskilerin bu durumu tarif eden bir deyimi var: "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler" derler.
Yani özetle, hani arsız kendini övmek için "Çok iyi hırsızlık yaparım" diye anlatırmış misali bir durum var...
Zira CHP Lideri Özel en son İmamoğlu'nu savunmak için şöyle bir ifade kullandı...
"Sevgili başkanımızın 20 yıl önce daire sattıklarını aramaya başladılar. Açıktan para verdiniz mi? 20 yıl önce daire satılır bir tapuda değeri vardır. Bir de açıktan verilir. Onun peşine düşüp İmamoğlu'nun açıktan para aldığı parayı, koyduğu bankayı filan bulup, onu başka yüklemler yüklemeyi hesap edecek kadar küçülmüş birileri"
Şimdi ifadeyi tane tane okuyalım.
Öncelikle birileri derken Özel, gizli özne kullanıyor.
Yani kimin bu işi yaptığı belli değil, elbette savcılığı ima ediyor ama savcılığın böyle bir soruşturması yok. Öncelikle 20 yıl önceki işlem zaten zaman aşımına uğramıştır. Hadi onu geçelim...
İmamoğlu'nun 20 yıl öncesine gitmeye ne gerek var.
Belli ki Özel, Sarıyer'deki üçüz villa kompleksini unutmuş.
Bugünün parasıyla 2 milyar lira değerindeki villaları İmamoğlu 15 milyon liraya yani ortalama lüks bir daire fiyatına aldı.
Daireyi satan müteahhit bile bunun bir rüşvet olduğunu savcıya anlattı, etkin pişmanlıktan yararlandı. Özel'in yüzü kızarmadı.
Hadi etkin pişmanlıktan yararlananları Özel, "İftiracı" diye karalamaya çalışıyor. İmamoğlu milletin parasıyla kendi üçüz villa kompleksine manzara satın aldı. Villaların deniz manzarası kapanmasın diye İBB'nin bütçesinden 156 milyon lira ödendi. Önündeki arazi kamulaştırıldı.
Özel, sürekli olarak iddianamenin yazılmasını ve yargılamanın başlamasını istiyor. Çok da haklı, şahsen ben de aynı görüşteyim. Şüpheli sayısı 400'e dayanmış devasa bir eko-sistem var karşımızda ve bunu çözmek öyle çok da kolay değil. Ama yine de sonbaharda ilk duruşmalar başlamalı...
Ancak gelen işaretler iddianamenin Özel-İmamoğlu ikilisini çok üzeceğini gösteriyor. Yıllarca yargı muhabirliği yapmış biri olarak şunu söyleyebilirim.
İBB'ye yönelik soruşturmada etkin pişmanlıktan yararlanarak ev hapsi kararı verilen iki kritik ismin Ertan Yıldız ve Aziz İhsan Aktaş'ın ev hapsinin kaldırılması önemli bir gelişmedir. Zira savcının her iki isimden de sağlam deliller, bilgi ve belgeler aldığı anlamına gelir...
Bu yüzden CHP Genel Başkanı Özgür Özel hem kendi itibarını hem de CHP'nin itibarını ciddi anlamda zedeleme yolunda koşuyor.
Gözleri çizdirdi, gözlüğü attı ama uzağı görmekte hala sanki zorlanıyor.
Ne diyelim takdir CHP'lilerin elbette, ne de olsa parti de onların lider de...

MAGANDA YASASINI BEKLERKEN
Meslek hastalığı işte görünce hemen algıda seçicilik oluyor.
Geçenlerde bir yazı yazmıştım. Yolda bana karşı zorbalık yapan sürücünün hikayesi... İstanbul Alibeyköy'deki olayı izlerken tipe baktım aynısı...
Özellikle bunlardan İstanbul trafiğinde çok var.
Bu yüzden siz siz olun bulaşmayın...
Kadın sürücünün önüne kesen, tehdit edip, camını yumruklayan zorba ne ilk ne de tek...
Sayıları o kadar çok ki hemen her gün sosyal medyada izliyoruz.
Haberlerini yapıyoruz.
Bu yüzden bir süre önce gündeme gelen ama sonra yoğun gündemde kadük kalan bir yasal düzenlemeyi hızla Meclis'ten geçirmek gerekiyor. Aracından saldırı amaçlı inenlerin, zorbalık yapanların suçu sabitse ehliyetine tıpkı alkollü araç kullanma prosedüründe olduğu gibi işlem yapılmalı.
Ağır bir para cezası ya da kamu hizmeti, ehliyete 6 ay el koyma, aracın bir ay trafikten men edilmesi gibi...
Zira bu tiplerin anladığı tek dil ne yazık ki gücün dili ve vatandaş adına o gücü kullanma yetkisi de devletin...
Umarız sessiz çoğunluğun sesi bu zorbaların sesini bastırır...