Bugün de konumuz 11. Yargı Paketi... Çarşamba günkü yazımda belirtmiştim.
Bu yazımda 5651 sayılı İnternet Yasasına ilişkin değişikliği ele almak istiyorum.
ÖNCEKİ İPTALLER...
Yargı paketinde gelen düzenlemelerin ana sebebi Anayasa Mahkemesi kararlarıdır. Bu kararlar arasında; 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait olanlar da var. Bu kararlarda AYM hep aynı hususları tartıştı. Kimi zaman itiraz merciinin olmayışına veya yetersiz oluşuna, kimi zaman süreye ve kimi zaman da "ölçünün aşıldığına" değindi. Bu tarihli kararlar, kendi içinde uyumlu ve o zamanın koşulları açısından uygulanabilir ya da en azından makuldü...
SON KARAR
5 Ekim 2023 tarihli kararında AYM (E.2022/157, K.2023/113) düzenleme ile ilgili olarak şu hususları tespit ettiğini belirtti:
▪ "Sosyal ağ sağlayıcı" tanımı belirsiz ve muğlaktır.
▪ Yurtdışındaki muhataplara verilen idari para cezalarının, internet sitesindeki iletişim araçları veya elektronik posta ile bildirilmesi tebligat yerine geçemez.
▪ İdari para cezalarının on kat arttırılması ölçüsüzdür.
▪ BTK Başkanına verilen, suç oluşturan yayınlar nedeniyle resen "içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi" kararı verme yetkisi, içeriğin tamamen ortadan kaldırılması riski taşıdığı için ölçülülük ve gereklilik unsurlarına aykırıdır.
KİŞİLİK HAKLARININ KORUNAMAMASI...
AYM son kararın kişilik hakları ihlali nedeniyle sulh ceza hâkimliklerinden içerik çıkarılmasını/erişimin engellenmesini talep etme yolu için "kişilik hakları kavramının içeriği belirsiz" dedi. Ayrıca karar alma sürecinde içerik sahibine savunma imkânı tanınmaması gibi usuli eksikliklerin de bulunduğunu belirtti. Hatta AYM, öngördüğü "ilk bakışta ihlal" ilkesine rağmen "keyfi müdahalelere ve sansür mekanizmasına yol açıyor, ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ediyor" dedi...
GÖZDEN KAÇAN!
AYM'nin kaçırdığı nokta şuydu, bu bakış açısı bundan on yıl öncesi için belki "makul" olabilirdi ama durum çoktan değişmişti... Bu karar sebebiyle Türkiye'de yaklaşık iki yıl boyunca bir yasal boşluk oluştu. Bu boşluk bile özel düzenlemeye ve kendine özgür bir mekanizmaya olan ihtiyacı gösteriyordu...
11. PAKETTE NE VAR?
Bu konuda teklifin 30. 31. ve 32. maddesi ile düzenleme getiriliyor. Temel amaç AYM'nin tespit ettiği aykırılıkları gidermek. Düzenlemeleri şöyle özetlemek mümkün:
▪ 5651 sayılı Kanunun 2. ve 8. maddelerinde değişiklik olacak. Buna göre içeriğin "internet ortamından çıkarılması" tanımda güncelleme yapılıyor.
▪ Yeni durumla "geri döndürülebilir" bir çıkarma uygulanacak. Yani içeriğin internetten silinmesi yerine tedbir uygulandığında geçici, kesin karar verilince kalıcı silinmesi sistemi geliyor.
▪ Uyarı yöntemi netleştiriliyor. Buna göre ilgili kişi veya BTK "ilk bakışta" ihlal olduğu iddiası ile içerik veya yer sağlayıcılarına talepte bulunup içeriğin çıkarılmasını isteyebilecekler.
KİŞİLİK HAKLARINDA YENİ DÖNEM...
Düzenlemenin 32. maddesi ile kişilik haklarına saldırıların önlenmesi yeniden düzenleniyor. Günlük erişimi on milyon fazla olan yurt dışı kaynaklı ağ sağlayıcılara yönelik durumlar için de geçerli olacak bu düzenleme. Yeni durumda süreç böyle işleyecek:
(1) Hızlı Karar Mekanizması: İnternetteki bir içerik nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler, ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hallerde Sulh Ceza Hâkimliğine başvurabilecek.
(2) Kısa Sürede Karar: Sulh Ceza Hâkiminin ayrıntılı bir inceleme yapmaksızın bile, ilk bakışta ihlal anlaşıldığı takdirde, yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verecek.
(3) İtiraz Mümkün: Sulh Ceza Hâkimliklerince verilen kararlara karşı, itiraz yolu açık olacak.
BAŞINA GELMİŞ GİBİ BAK MESELEYE...
Şimdi buradaki en büyük sorun yine ve yeniden AYM'de. Özellikle yurt dışı kaynaklı ağ sağlayıcılarına dönük tebligat konusu ile "itibar suikastı cehennemine" dönen sosyal medya alanını görmezden gelmemesi gerekiyor. Ortada insanların ailesine, çevresine yönelen iftiralara karşı bir mekanizma önerilmiş durumda. Bunu ortadan kaldırmanın insan haklarına verdiği zararı görerek bu kez kendisinin "ölçülü" davranması lazım. Yani hakimler kendi başına gelmiş gibi bakmalı meseleye, empati kurmalılar...
BU DÜZENLEME YETERLİ Mİ?
Bunu da söylemek gerekiyor. Bu düzenlemeyi yeterli bulmadığım gibi bu sistematiğin de doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu konuyu bilen hâkim sayısının az olduğunun altını çizmek gerekiyor.
İnternet özel bir ihtisas alanı. Her hâkimin bunu bilmesini beklemek de doğru değil. Sanırım bu konuda bir adli-idari kurula ihtiyaç var. Verdiği içeriğin geçici veya tamamen silinmesine, unutulma hakkının kullanılmasına dair kararlar yanında ortaya çıkaracağı "ilke" kararları ile kişilik haklarını koruma alanını düzenleyecek bir yapıdan bahsediyorum.
Bu kurulun kararlarının da itirazı mümkün olmalı bu da bir ihtisas mahkemesine gitmeli... Bu kurulun içinde dört grubun olması şart. Adliye, BTK, akademi ve sivil toplum...