Tüm Yazarlar
İskender Öksüz Yazıları
Müslüman ülkeler güven indeksinde neden geride?
İskender Öksüz
Yalan, İslâmiyet’te çok ama çok ciddî bir günahtır. O kadar ki doğrunun cennete, yalanın cehenneme götüreceği ifade edilir. Bu kuvvetli yasak niçin kültürümüzde yok? Niçin biz de Müslüman ülkeler de Güven İndeksi’nde, Yolsuzluk İndeksi’nde diplerde geziniyoruz?
Ahlakın gerekmediği yer var mı?
İskender Öksüz
“Bilimsel Sosyalizm”in, yani Komünizmin SSCB desteğinde Türkiye’yi kasıp kavurduğu günlerdi. Hani en yüksek makamlardan birindeki bir zâtın, “Solcu olmak adam olmaktır” vecizesini ettiği günler. Sol partimizin ve solcu belediye başkanımızın şehrimizde iktidar olduğu günler. “Zabıta!” çığlıkları arasında işportacılar dağılırken, onbeş-onaltı yaşlarında simitçi bir genç istifini bozmamış, sessiz ve sâkin kaldırımda yürüyüşüne devam etmişti. Zabıta memuru ona yaklaştı, durdu, bir şeyler konuştular ve memur onu bırakıp zabıtalığına devam etti. Arkadaşımla çocuğun yanına gittik ve ne olduğunu sorduk. “Ağabey” dedi çocuk, “bizim haracımızı falanca alır. Zabıta gelince onun ismini söyleriz, bize dokunmazlar.”
‘Millet sistemi’ iyi miydi?
İskender Öksüz
On yedinci asra kadar Batı Avrupa ile aramızda büyük bir fark yokken daha sonra bizi yıkıma götüren ve hâlâ devam eden mukayeseli zayıflık niçin meydana geldi? Yirminci asrın başında Türkler niçin iş hayatının neredeyse tamamen dışındadır ve Türkiye’de en karmaşığından en basitine kadar hemen her şey Hıristiyanlarca yapılmaktadır? Prof. Kuran’ın Yollar Ayrılırken kitabı da tam bu sorulara cevap arıyor: “On altıncı asrın [Osmanlı]tüccarı, iki asır sonra, reformlardan önce dirilseydi, hâlen geçerli sözleşme, borçlanma muameleleri ve yatırım araçlarının kendisine bu kadar tanıdık gelmesine şaşardı.”
Cevabını arayan NİÇİN
İskender Öksüz
Kazanlı Fatih Kerimî, İstanbul’da Mülkiye okudu, Balkan Harbi’nde harp muhabirliği yaptı. 1910’larda şöyle yazıyordu: “Bugünkü günde ticaret, sanat, iktisat cihetlerince Türkler Türkiye’deki Hıristiyan milletlerin hepsinden daha geridedir. Türkiye’nin ticaret, sanat ve iktisat işlerinin tamamının Hıristiyanların ve yabancıların elinde olduğu [söylenebilir].”
Bütün bunlar Orta Asya efsaneleri mi?
İskender Öksüz
Olmayan bir milleti var etmek ne kadar zorsa olan bir milleti yok etmek de o kadar yokuş yukarı bir çabadır. Türkmeniyle, Kürdüyle, Çerkezi ile ve en büyük çoğunluk olan, etnisitesini artık hatırlamayan, etnisitesi umurunda bile olmayan çağdaş halkıyla Türk Milleti bu topraklarda hükümrandır.
Teknoloji çağında okur-yazarlık ve dolandırıcılık
İskender Öksüz
Bu hafta seyahate çıkıyorum. Yanıma 750 cilt kitap aldım. Hepsi cep telefonumda. Onlardan birini okursam bu tahrimen mekruh mudur? Yani dönünce bir de kâğıt nüshasını mı okumalıyım? Yoksa Google entelektüeli mi olurum?
Dil insanları birleştirdiği gibi böler de
İskender Öksüz
Dil, insanı insan yapan unsurdur. Buna bir de yazıyı, edebiyatı ve bunlarla yazılan tarihi, töreyi, yani nizamı eklerseniz topluma, sonra da millete varırsınız. Devlet için, bağlamdan bağımsız bir dil gerektiği gibi, böyle bir dil için de devlet gerekir. Dil olmayınca devlet, devlet olmayınca dil olmuyor.
‘Batı niçin hükmeder?’
İskender Öksüz
Kalkınma iktisatçıları genellikle Osmanlı’yı aşağılar. Meselâ onların piri sayılan, şimdi emekli David C. Landes, “Osmanlılar İkinci Viyana Kuşatması’ndan sonra aniden çekilerek yüzyıllar süren kötü yönetimlerini sona erdirmişlerdi” gibi cümleler kurabilmektedir. Landes bu oksimoronu açıklamaya ihtiyaç bile duymamaktadır. Dünyanın göbeğinde kötü yönetim nasıl asırlar boyu sürer? Tarih boyunca insanlar niçin güzelim Batı serfliğinden bu “kötü yönetim”e doğru sürekli göç etmektedir?
Niçin geri kaldınız?
İskender Öksüz
Bu soruya cevap veremediğiniz sürece onlar, siz Türk olduğunuz için, siz Müslüman olduğunuz için gerisiniz demeye devam edecek ve siz bile buna inanır hale geleceksiniz ve sonunda kurtuluşu, “tıpkı onlar gibi olmak”da arayacaksınız.
Manik depresif ecdat okumaları
İskender Öksüz
Bipolar, hastalığın depresif evresi. Bu evrenin temsilcileri geçmişimizin kötülüğünü anlatmaya devam ediyorlar. Manik evrenin temsilcileri ise, Osmanlı’nın her yaptığının en iyi olduğu görüşündedir. Bunları yapanlar muhalif değil paralel kafalardır.
Önce kağıt vardı şimdi ekran!
İskender Öksüz
Ekran hayatımıza hissettirmeden girdi. Önce televizyon, sonra bilgisayarla. Sonra yanımızda ekran taşımaya başladık. Kâğıt gibi bükülebilen ekranlardan bahsediliyor. Geriye sadece alışkanlığımız kalıyor. Kâğıdın kokusu, kitabın elinize teması... Fakat ekrana, SMS’e, kitaptan, kâğıttan daha alışkın bir nesil geliyor.
İyi yönetilen bir ülke miyiz?
İskender Öksüz
Yönetim biliminin geldiği noktayı ihmal etme lüksüne sahip değiliz. ‘İş’in demokrasi gerektirmesi hoş bir sonuçtur. Bizim insanımızla olmaz diyenlere de sözüm var. “Biz yaptık oldu”, hem de çok güzel oldu!
Muhafazakârlık ve bidat-ı hasene
İskender Öksüz
Yeniliği yapabilmek için temeli kavramak ve birikim, yani muhafazakârlık, yani ilkelerin ve asılların hafızası gerekiyor. Hem zamanın, hem mekânın hafızası. Zamanın hafızasından, geçmişi bilmeyi; mekânın hafızasından, günümüz dünyasında olup biteni bilmeyi kastediyorum. Yeniliğe ancak muhafazakârların ruhsatı vardır.
İyi-kötü, güzel-çirkin milliyetçilik
İskender Öksüz
Kötü milliyetçilik bol: Bölge milliyetçiliği, etnik milliyetçilik, ırk milliyetçiliği, mezhep milliyetçiliği. İyi milliyetçilik konusunda pek fikrimiz yok, çünkü kötülerini sayanlar, sıra iyisine gelince ya vakit dolduğu için kürsüden iniyor, yahut sütun dolduğu için bunu ileriki yazılara bırakıyorlar.
Burjuva halleri...
İskender Öksüz
Unutmayın ‘Angaralı’ Vehbi Koç, zeytunî bir Doğan’a binerdi. Adanalı Sakıp Sabancı’nın, Zürih’te bir ipek pijama aldıktan sonra göle bakarak yanındaki dostuna, “Hayalimde Hacı canlandı. Bana ‘ulan ... sen ipek pijama giyecek adam mısın!’ dedi” diye içlendiğini bizzat o arkadaşından dinledim. Dikkat edin. Kimin burjuva, kimin yerli, kimin nevzuhur olduğu sandığınız kadar basit değildir.
Roma-Floransa-Venedik turist hattında
İskender Öksüz
Turizm aslında bir Anglosakson icadı. On dokuzuncu asırda kış ortasında İngilizler, soğuktan Fransa’nın güney sahillerine kaçar, biraz güneş yüzü görürlermiş. Bence zeki adamın yapması gereken de bu. Atalarımızın yazın yaylaya, kışın ovaya veya sahile inmesi gibi. Fakat turistlerin bir endüstri halinde dolaşması sanırım Amerikanların işidir.