Cuma namazını Büyük Çamlıca Camii'nde kılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan namaz sonrası cemaate hitabında, "Allah, yolunda cihadı bizlere emrediyor." dedi.
Ardından da şunları söyledi: "Şu anda, mâlûm, Filistin'de olanları hep birlikte takip ediyoruz. Rabbim Filistin'deki kardeşlerimize imdat eylesin. Bütün bunlara karşı direnenlerin direncini artırsın. Birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin. Bizlere İslâmî şuurla şuurlanmayı nasib eylesin. İnanıyorum ki son dönemlerdeki gelişmeler... İslâm dünyasında birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin. Ve hepsinden öte Âlem-i İslâm'ın intibahına, ittihadına bizleri vesile eylesin. Bu millet ayağa kalktığı anda bir çok şey değişecektir. Âlem-i İslâm'ın uyanışından, tarihte olduğu gibi her zaman uyanış, ittifaka bu millet vesile olmuştur. İnanıyorum, yine bu millet buna vesile olacaktır."
Başkan Erdoğan'ın iki dakikalık konuşmasında ilk önce cihadın farziyetine vurgulayıp, mâziye âtıfla Anadolu'nun tekrar Âlem-i İslâm'ın uyanışına ve birliğine öncülük edeceğini ifade etmesi Müslümanlar'ın en büyük problemine nokta atışıydı.
Son iki yüz yıldır Müslümanlar'ın zelil oluşlarının en büyük sebebi cihaddan ve dolayısıyla şehitlik nimetinden kaçınmalarıdır. Esseyid Abdülhâkîm Arvasî Hazretleri, "Dinî işlerde bid'atlerin türemesi öyle bir fitnedir ki, zararı bütün mahlûkları sarar. Bunlardan biri de cihad ve gazada gevşeklik ve tembelliktir. Burada bir nükte vardır ki, münafıklığın alâmeti olmaya kadar gider. O da şehitlik nimetinden kaçınmak... Şehitlik, İslâm'ın kuvvet bulması yolunda can vermektir. Her mümin fert, bu yüksek makamı kalb ve zevk yoluyla benimsemeye, istemeye memurdur. Bu sır icabı olarak Resûl ve Nebîlerin birçoğu, sahâbilerin ekserisi ve Peygamber evlâdının hepsi şehadeti arzulamış ve o yolda ruhlarını teslim etmişlerdir." buyuruyor.
İki yıl önce "Şehitlik nimetinin bereketi" başlıklı yazımda, Arvasî Hazretleri'nin mezkûr sözünü aktardıktan sonra şunları yazmıştım:
"Arvasî Hazretleri, İslâm'ın kuvvet bulması yolunda can vermeyi istemeye memur olduğumuzu söylüyor. Yani arzumuza bırakılmış bir husus değil. Her Müslüman Allah yolunda şehit olmayı istemekle vazifeli. Bu istemeyi icrada da göstermeli.
İdraklerimiz iğdiş edildi ve şehitlik, gazilik, gaza gibi mefhumlardan kaçar olduk. Oysaki Abdülhâkîm Arvasî Hazretleri'nin de buyurduğu üzere, bu nimetlerden kaçmak bizleri münafıklığın kucağına düşürür. Öyle ya, hem iman ettiğimizi söyleyeceğiz hem de iman ettiğimiz değerler için canımızı malımızı vermekten kaçınacağız. Bu nasıl inanmaktır? Adama "Yalancı" derler, "Sahtekâr" derler; Istılâhta da "Münafık" derler!
Afganistan'da Taliban, Filistin'de de Hamas nezdinden şehitlik nimetinden kaçmayanlara Allah'ın nasıl yardım ettiğini gördük, görmeye devam ediyoruz.
Abdülhâkîm Arvasî Hazretleri, "Düşman korkusu çekenlerin işleri başka türlü olur... Düşmandan korkma Allah'tan kork ki, seni her şeyden korusun!" buyurmuş.
Ve Arvasî Hazretleri "Hiçbir amelime güvenmiyorum, lâkin Allah-u Teâlâ'nın düşmanlarına düşmanlığım var!" diyerek şehitlik nimetinin elde etmenin Allah düşmanlarına düşman etmekle başladığını ihtar ediyor.
Allah düşmanlarından korkan, onların zararından emin olmak için onlara yaltaklık yapanların hali ise hüsran ve zelil olmaktır. Çevremize baktığımızda bu tiplerden çok görürüz!.."
ABD dönüşü ayağının tozuyla gittiği camide "Allah, yolunda cihadı bizlere emrediyor." diyen bir devlet başkanı acaba bizlere neyi anlatmaya çalışıyor?
Lafın tamamı kime söylenirdi!..