Meclis Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun önceki günkü 20'nci toplantısında komisyonun görev süresinin 31 Aralık'tan itibaren 2 ay uzatılması oy birliği ile kabul edildi.
Komisyonun, çalışmalarına başladığı 5 Ağustos'tan itibaren yapılan 20 toplantıda 135 civarında kişi ve kurum temsilcisi dinlendi.
Gelinen noktada AK Parti-MHP bloğunun duruşu ile DEM Parti'nin duruşu arasındaki temel ayrılıklar devam ediyor.
MHP lideri Bahçeli'nin terörsüz Türkiye için başlattığı cesur çıkışı, DEM Partililer kendileri için bir fırsata çevirmenin hayaline kapıldılar.
MHP'nin raporunu görünce de şoke oldular.
Süreç, 2 ay uzatıldı ama çok önemli bir nokta henüz açıklığa kavuşmadı.
Suriye'deki PKK, ismini SDG olarak yumuşatsa da, Suriye yönetimi ile vardıkları 10 Mart Mutabakatına uymayı henüz kabullenmedi.
SDG ile DEM Parti ilişkisi
SDG ile DEM Parti ilişkisi konusu, aslında DEM Parti ile PKK ilişkisi meselesidir.
DEM Parti ve ondan önceki aynı çizgideki partiler, PKK'yı hiçbir zaman bir terör örgütü olarak görmediler. PKK terörünü kınamadılar.
Selahattin Demirtaş, 24 Nisan 2012 tarihinde ABD'nin başkenti Washington DC'de bulunan Brooking Enstitüsünde katıldığı bir panelde aynen şunları söyledi:
"Her şeyden önce, PKK 30 yıldan daha fazla bir süredir Kürt sorunu, Kürt halkının hakları için silahlı mücadele yöntemini seçmiş bir örgüttür. Biz PKK'yi silahlı bir halk hareketi olarak tanımlıyoruz. Biz bugüne kadar, 1990'dan bugüne kurulmuş hiçbir partimiz, PKK'yi terör örgütü olarak tanımlamadı."
Bugün DEM Parti'deki inanç da budur.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, önceki günkü toplantıda çok dikkat çekici bir ifadede bulundu.
"Bütün meseleyi çözecek olan komisyon değil. SDG'nin silah bırakmasını komisyon nasıl sağlayacak?" dedi.
Burası çok önemli. 20 toplantı yapılıyor ama meselenin gelip dayandığı nokta, PKK'nın Suriye'de silahları bırakmaya yanaşmaması.
SDG, İsrail'den beklediği desteğe, emperyalist odakların müdahalesine güvenerek bir oyunun içerisine girdi.
Bu noktada DEM Parti'nin duruşuna dikkat çekmeliyiz.
Evet, DEM Parti PKK'ya nasıl bakıyorsa, PKK'nın Suriye'deki yapılanması SDG'ye de elbette öyle bakıyor.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Bütçe Görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada;
"SDG silah bıraksın... Yok şöyle olsun böyle olsun... SDG'nin silah bırakmasını Suriye iktidarı istemiyor ki, siz neden istiyorsunuz?" diye tepki gösterdi.
Trip atmaya devam etti; "SDG'ye bakarken artık bu yeni dönemde bir müttefik gözüyle bakabilmeliyiz" dedi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç gün önce AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşurken şunu dedi:
"Bilhassa, 'Terörsüz Türkiye' sürecimizde mesafe kat ettikçe sınırlarımız dışında da karamsarlık havası dağılmaya, Arap, Kürt, Türkmen, Sünni ve Şii kardeşlerimiz geleceklerine daha bir umutla bakmaya başladı. Cumhur İttifakı olarak ilk günden itibaren yapıcı, kuşatıcı ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimsedik. Sözümüzü ölçerek, biçerek, tartarak bir değil bin kez düşünerek sarf ettik."
Cumhurbaşkanı, 85 milyonun hatırına, Türkiye Yüzyılının hatırına, "Sözümüzü ölçerek, biçerek, tartarak bir değil bin kez düşünerek sarf ettik" diyor.
DEM Parti ise "Kürdistan" hayali için SDG'yi kurtarmaya çalışıyor. Hukuki düzenlemeler için bile hala "barış yasaları" diyor.
Türkiye Cumhuriyet Devleti ile savaş içinde oldukları, iliklerine kadar işlemiş.
DEM Parti'nin kulağına küpe olsun
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç gün önce söyledikleri, PKK destekçiliğinden vazgeçmeyen DEM Parti'nin kulağına küpe olsun:
"Ne şehit yakınlarımızı, ne de gazilerimizi rahatsız edecek hiçbir girişime, söze, tavır, eyleme fırsat vermedik ve vermeyeceğiz. Allah'a hamdolsun, şimdiye kadar böyle bir adımımız hiç olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Ne bizim ne de MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin böyle bir girişim içinde bulunması zaten düşünülemez. Ne yapıyorsak Türkiye için, Türkiye'nin selameti için yapıyoruz. Ne terörden beslenenlerin ne coğrafyamızı kan gölüne çevirmek isteyen katliam şebekelerinin tuzakları, ne de bu şebekelerin kayığına binmeye hevesli aparatların provokasyonları buna engel olamayacaktır..."