Bu sıralar gündemimizdeki konuların ortak noktası tek: İmza.
Gündem sırayla 'imzalanan' veya 'imzalanacak' anlaşmaların haberleriyle dolup taşıyor.
Herkes Amerika Birleşik Devletleri 'Doğu' kanadından Çin Halk Cumhuriyeti ile masaya ha oturdu ha oturacak anlaşmaya 'imza' atacak diye beklenirken 'Batı' yakasından ses geldi ve İngiltere ile 'imzalandı' ticaret anlaşması.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamasa Amerika Birleşik Devletleri ve Çin'in Cenevre'de 'imzaladığı' ticaret anlaşmasının detayları yarın açıklanacak. Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng de "Ticarete ilişkin ortak açıklama yarın yayınlanacak" diyerek bu kez Trump'ı yalanlamayıp doğruladı.
Bitti mi, hiç biter mi?
Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde ikili ilişkiler, bölgesel ve küresel konular ele alındığı haberi bomba gibi düştü gündeme.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, telefon görüşmesinde Rusya Devlet Başkanı Putin'e, Türkiye'nin Ukrayna ihtilafına kalıcı bir çözüm getirecek müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu söyleyerek Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinin İstanbul'da 'kaldığı yerden' devam etmesini destekleyen açıklamayı duymaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Ukraynalı bir yetkili ise Rusya'nın pazartesi günü ateşkes başlatmayı kabul etmemesi durumunda bile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin perşembe günü Türkiye'de olacağını söylerken Zelensky "Diplomasi için gerekli zemini oluşturmak amacıyla yarından itibaren tam ve kalıcı bir ateşkes bekliyoruz. Perşembe günü Putin'i Türkiye'de şahsen bekleyeceğim. Umarım bu kez Ruslar bunu başaramamalarına dair bahaneler üretmezler" diyerek 'imza' için tüm tuşlara basıyor.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald J. Trump ise yine 'kendine has ifadeler' kullanarak durumu şöyle anlatıyor: "Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna ile bir Ateşkes Anlaşması yapmak istemiyor, bunun yerine Perşembe günü Türkiye'de bir araya gelerek KAN BALOSUNUN olası bir sonunu müzakere etmek istiyor. Ukrayna bunu HEMEN kabul etmeli. En azından bir anlaşmanın mümkün olup olmadığını belirleyebilecekler ve eğer mümkün değilse, Avrupa liderleri ve ABD her şeyin nerede olduğunu bilecek ve buna göre ilerleyebilecek!"
Ancak herkesin gözü kulağı başka bir 'imza' serisinde.
Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı tarafından Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Donald J. Trump'ın 11-14 Mayıs 2025 tarihleri arasındaki Suudi Arabistan ve Katar ziyaretlerine eşlik edeceğini duyururken olası 'imza' haberleri daha verilmeden beklentileri tabiri caizse 'arşa' çıkardı.
Çünkü İsrail tarafından gelen tehditkar açıklamalar sızan haberlerin doğruluğu konusunda 'acaba' dedirtiyor ve düşündürüyor:
Gazze yükleniyor.