Terörsüz Türkiye süreci bugüne kadar aksamadan başarıyla geldi.
PKK kendini feshetti, silah bırakmaya başladı, sürecin sondan bir önceki aşaması için TBMM'de komisyon kuruldu ve çalışmaya başladı.
Siyasi parti temsilcilerinin arada kendi tabanlarına mesaj amaçlı kimi çıkışları olsa da TBMM başkanının hatırlatmasıyla komisyon hedefinden sapmış değil.
Adını SDG'ye çeviren örgütün Suriye kanadı PYD/YPG, 10 Mart'ta Şam ile entegrasyonu içeren anlaşmasına rağmen yönünü başka taraflara çevirmiş olması, anlaşmaya uymaması aksine özerk bölge talebinde ısrarı süreci zehirleyen bir görüntü veriyor.
Başkan Erdoğan bu hususta yönünü Ankara ve Şam dışında başka merkezlere çevirenlerin kaybedeceğini söylemesi doğrudan SDG'ye uyarıdır!
Ancak sırtını ABD ve İsrail'e dayayan SDG bu uyarıyı duymazdan gelerek özerk bölge talebinde ısrar ederken, Irak'taki kimi PKK militanlarının Suriye'ye geçerek SDG'ye katıldıkları haberleri de süreci zehirleyen hususların bir başka tezahürü olarak sırıtıyor!.
Güçlü ve istikrarlı bir Suriye istemeyen İsrail, SDG'ye desteğini gizlemiyor, ABD'nin temsilcisi SDG'ye "size devlet kurma vadinde bulunmadık" derken ve Suriye'nin bütünlüğünden istikrar ve güvenliğinden bahsederken, ağız değiştirip federalimsi bir yönetim önererek ve SDG'yi müttefik ilan ederek ağız değiştirmesi de süreci zehirleyen bir diğer gelişmedir.
Ankara ve Şam'ın üniter devlet konusunda anlaşmaları ve özerk bölgeyi kırmızı çizgi olarak ilan etmeleri, SDG'ye karşı askeri operasyon konusunda hemfikir olmaları, 'Muhtemel Askeri operasyon SDG'ye mi yoksa ABD ve İsrail'e mi yapılmış olacak?' sorusunu akla getiriyor.
Yani Kuzeydoğu Suriye'de Ankara ve Şam'ın muhatabı SDG midir yoksa ABD İsrail ikilisi midir?
El-cevap; vitrinde SDG vardır ama asıl muhatap evet ABD İsrail ikilisidir!
SDG bu tavrında ısrarcı olursa en geç yıl sonunda -çünkü 10 Mart anlaşması yıl sonuna kadar mühlet veriyor- bir askeri operasyon ihtimali çok güçlüdür.
Bu bağlamda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmalarını yıl sonundan önce bitirmesi gerekir diye düşünüyorum. Meclis başkanı komisyona yıl sonuna kadar süre tanımış gerekirse iki aylık uzatma da yapılabileceğini söylemişti.
Bana göre komisyon süresinin uzatılması süreci olumsuz etkileyebilir.
Komisyon eylül ayı içinde tavsiyeleri dinlemeyi bitirmeli ekim ayı içinde tekliflerini tamamlayıp TBMM'ye sunmalıdır, yıl sonunu beklememelidir.
Daha önce de operasyon ihtimali var ama son sınır yıl sonudur!
Ankara ve Şam operasyon konusunda kararlı olduğunu dünyaya ilan etti.
Hatta Suriye ordusu bölgeye kuvvet kaydırarak askeri tatbikatlar yaparak kararlılığını gösteriyor.
Ankara da Suriye'nin toprak bütünlüğünden taviz vermeyeceğini sık sık dile getiriyor ve operasyon konusunda Şam ile aynı görüşü paylaştığını duyuruyor.
Aslında bütün bunlar, SDG'den ziyade ABD ve İsrail'e uyarı mahiyetinde açıklamalardır.
Türkiye'nin, terör devleti olarak tarif ettiği için İsrail konusunda tavrı nettir. Ancak ABD bir taraftan Türkiye'yi memnun etmek diğer taraftan İsrail'in hedeflerine hizmet etmek gibi bir politika sürdürerek kendisine kesinlikle güvenilemeyeceğini hatırlatıp duruyor.
Bu sebeple SDG'ye yapılması muhtemel askeri operasyon çok önemli bir dönüm noktası olacak tahminimce.
Ankara ve Şam'ın SDG'ye yapacağı bir operasyon başarılı olursa, bu başarı aynı zamanda ABD ve İsrail'in kaybetmesi demektir!
Böylesi bir operasyon konusunda İsrail'in değil ama ABD'nin tavrı önem arz ediyor!
ABD Türkiye'yi kaybetmeyi göze alır mı yoksa İsrail'e yeşil ışık yakmak suretiyle tarafsızlık görüntüsü mü verir?
Benim tahminim ABD Türkiye'yi kaybetmek istemez!
Dolayısıyla SDG'ye yapılacak müdahalede ABD'nin Türkiye'nin karşısına çıkmaması kuvvetle muhtemeldir.
Aksine, ABD söz geçiremediği İsrail'e bir ders vermek için Türkiye'den bir tokat yemesini de isteyebilir!
SDG'ye yapılacak müdahaleye sessiz kalmaları halinde, elde edilecek başarı Ankara ve Şam'ın başarısı olacaktır!
Başkan Erdoğan Şangay İşbirliği Örgütü zirvesinde dün yaptığı konuşmada, "Suriye'de yeni bir dönem başladı. Bölgede tehditlere karşı duracağız!" diyerek son uyarısını da yapmış oldu!
Gerisini SDG ve destekçileri düşünsün!
SDG'nin yapacağı en isabetli iş, 10 Mart anlaşmasını uygulamak ve Şam ile entegre olmaktır!
Aksi takdirde kaybetmeye mahkûmdur!