Günlerdir sorulan sorunun cevabı geldi: İmralı'ya gidiliyor... Karar "nitelikli çoğunlukla" alındı. Yani komisyon yasa önerisi düzeyinde benimsedi İmralı'ya gitme konusunu... Hukuki olarak bakarsak "ret" oylarının komisyonun bundan sonraki işlerliğini sekteye uğratması da mümkün değil... Komisyon "İmralı" konusunda farklı görüşlerle yoluna devam ediyor...
Ben de bugün sizlerle bu bağlamda birtakım tespitlerimi ve olası yasal düzenlemenin mahiyeti ile ilgili değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.
BAŞKANIN ÇABASI...
Bir noktaya dikkat çekmek ve bir hakkı teslim etmek lazım başta... Sayın Kurtulmuş' un "uzlaştırma" ve "şeffaf yönetim" çabası... Bu yaklaşımı, komisyonun çalışması için önemli. Ancak en fazla ihtiyaç duyacağımız alan komisyonun çıktılarının icrası sürecinde olacak... Komisyon evresinde güveni sağlayan TBMM Başkanının çabalarının ihtisas komisyonları ve genel kurul görüşmelerinde doğabilecek krizlerin birçoğunu bertaraf edeceğini öngörüyorum...
Gördüğüm kadarıyla İmralı'ya gitme konusunda "TBMM Başkanının odasında" yapılan koordinatör grup başkanları toplantısı ile meselenin bir "oydaşma ile" çözülmesi hedeflendi. CHP'nin tutumunun "sertliği" meseleyi komisyon gündemine taşıdı anlaşılan. Oysa, Öcalan'ın dinlenmesi için daha önce dinlenenlerin tespitine ilişkin rejim uygulanmak istendi ve makul olan da buydu...
ERKEN ELEŞTİRİLER BAŞLADI...
Sürecin ilk evresi biterken "sürece özgü bir yasa çıkarılırsa bu anayasaya aykırı olabilir" ifadeleri ile ya bilerek ya da bilmeyerek süreci odağından kaçırma eğiliminin sistematik örgüsü ile karşı karşıyayız...
Herkesin hukuku konuştuğu bir evre bu. Pek tabi makul olana saygımız sonsuz. Eleştiriler de olabilir pek tabi ama meselenin "kendine özgü" durumunu gözden kaçırmamak gerekiyor...
KOMİSYONUN GÖREVLERİNİ HATIRLAYALIM...
Öncelikle şunları bilmeliyiz. Komisyonun kararları tavsiye niteliğinde yani bağlayıcı değil. Komisyonun yasa önerme yetkisi var ama Anayasa konusu komisyonun görev alanında değil...
Komisyon yasal düzenlemeler bağlamında beşte üçlük bir çoğunlukla karar alabiliyor. Komisyon kararının rutin yasama süreçlerinde tartışmaları azaltacak ve süreci hızlandıracak biçimde bir etkisi olacak...
Katılanların salt çoğunluğu ile komisyonun kanun altı düzenleme ihtiyaçlarını da tespit etmesi mümkün. Yönetmelik, yönerge, karar veya genelge gibi metinler olabileceği gibi bazı teamüllerin değiştirilmesini önermek biçiminde de tezahür edebilir pek tabi... Bunların da çerçeve metin önerisi olarak anlaşılması gerekiyor...
İPTAL İHTİMALİ...
Bir yasanın iptali için Anayasa Mahkemesinde dava açılabiliyor (m.150). Kanunların, anayasaya aykırılığı iddiasıyla doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte birine yani 120 milletvekiline ait...
Bu noktada "İmralı kararı" sonrası CHP'nin de itirazlarını "görünür kılmak için" bazı metinleri AYM'ye taşıyabileceği ihtimalini görmemiz gerekiyor. Yine İYİ Parti'nin tek başına üye sayısı yetmese de böyle bir adım için zemin hazırlama ve en azından bazı düzenlemeleri "genişletme" maksatlı "kampanya başlatması" olasılık dahilinde... Zayıf da olsa bunlar "hukukun" içinde ve siyasetin gündeminde olabilecek işler...
NİRENGİ NOKTA NE?
Burada meseleyi PKK üzerinden tartışıyoruz. Ancak yasal düzenlemenin formülasyonunun böyle olmaması gerekiyor. Zira örgüt ismi zikrederek değil daha genel bir düzenleme ile bir konsept tayin edilmeli. En büyük ihtiyaç "kendisini fesheden örgüt üyelerinin suçlarının ve cezalarının tespiti ile infazlarının belirlenmesi hakkında" bir düzenleme.
Bu düzenlemenin formülasyon itibarıyla sadece PKK için değil kendisini feshetme iradesini ortaya koyan ve devletin bu fesih iradesi sonrası dağılmayı tescil etmesi ile işlerlik kazanacak bir düzenleme ortaya koymaktır. Böyle olunca eşitlik ilkesinin mihengi "fesih iradesi" ve "feshin tescili" şartlarına bağlanmış olur. Yani ortaya konan düzenleme eşitlik gerekçesi ile hali hazırdaki örgütlere yayılamaz...
Yasal adımı sağlamlaştırmak önemli. Zira meselenin bir de diğer yanı var. Bir yasanın "anayasaya aykırılık iddiasının" yerel bir mahkemece uygun bulunması ile yine AYM gündemine gelmesi olası...
BÜYÜK RİSK KANUN ALTINDA...
AYM'de iptal davası açma hakkı sınırlı tutulmuş durumda. Ancak komisyonun kapsamında olan genelgeler, yönetmelikler için durum farklı. Bunların Danıştay gündemine getirilmesi için ilgili birinin, bir kuruluşun hatta Mecliste olmayan bir partinin dava açması mümkün. Burada da aynı tartışmaların olmaması için konunun yasal dayanağının sağlam tayin edilmesi ve çerçevenin net çizilmesi gerekiyor. Zira Terörsüz Türkiye'nin ikinci evresi mevzuat ağırlıklı ilerleyecek ve hukuku daha net bağlamda tartışacağız anlaşılan.