Boykot, suyu değil zulmü sulandıran kafayı, markalı suç ortaklarını reddeder.
Canının istediğine değil, istediği canı öldüren kahpeliğe odaklan.!
Sana dokunmuyor diye yılanı bin yaşatan gamsızlığa, zehirli bana ne'ye, kötülüğün kırdığı gerdana süs olmuş en sade sefillik, boykotu sulandırmaktır.
Sadece aklın değil, ahın yolu da bir.
Neden böyle denizin en orta dalgasından yazdım anlatayım.
Sosyal medya duygusal atık merkezi haline geldiğinden, çorap çekmecesiyle, kitap rafı aynı kadraja girdiğinden bazen çöpe bazen kire bazen de ışığa takılıyoruz. Bir ecükleme gördüm ecükleme açıklama bile olmamış rezaletimizin en cücük haline deniyor yani ben öyle diyorum. Eline, boykot listesinde olan bir markanın suyunu almış bir insan, takipçileri tarafından nazikçe uyarılıyor. O da buna cayırdayarak şöyle diyor "Allah'ın suyu ya ne alakası var su bu ya su..."
Boykot vicdanın tuttuğu bir oruç demiştim.
Boykot, zalimin bozulan moralidir.
Boykot, canilerin öldürme hazzını başlarına geçirmektir.
BOYKOT, umursamazlık sakızını o katillerle aynı anda çiğneyenlerin heveslerini cehennemin dibine gömmektir.
...
Ölmekten yorgun serçelere, ümmetin sessizliği çöldür. Türkiye'nin siyasi gündemi şu an umurumda değil. Yumruklarımızı dişlerimizden önce sıktığımız günlerde beyinsizliğini toplamak için toka arayan hafif sıklet bataklık taklacıları gölge ediyor.
Hiçbir zaman tarafsız bir gazeteci olduğumu söylemedim. Birilerinin salyasıyla gözlük camlarımı silmedim. Kalemiyle kelamı arasındaki mesafeyi ideoloji çöplüğüne döndürenlerin tellalı olmadım. Çamurla fikrini keseleyenlere su tutmadım.
Gazze benim meselem değil diyen kazalı zigotların üreme hızından daha fazla çoğalması gereken bir şey var o da vicdan.
Yüz bin insanın öldüğü bir toprağa sağır olabilmek için Netanyahu'nun kulak çöpü olmak lazım. Kendi evlatlarını sarmak için çiçekli bornoz arayanların orada evladını sarmak için kefen bile bulamayan anneleri görmemeleri beni şaşırtmıyor. Aramızdaki bu irin torbaları, beynimizin İsrail'i! Kalbimizdeki Gazze'yi de işgal etmeye çalışıyorlar.
İsrail askerlerine vitaminler ve moraller vermeye çalışan bazı firmaları boykot edişimiz niye sizi rahatsız ediyor! İçinde kopmuş bebek parmakları olan kanburgeri yemek istemiyor oluşumuz sizin karnınızı neden ağrıtır?
Yudumladığınız bol köpekli kahvenin kokusu, size keyifli pazarlar dileyen sefil yüzlerin aynası, cephede değilseniz bile o kafedesiniz. Oralarda kafa dinleyecek olmanızın hırsı, kaç bebeğin bedenini kafasından ayırdı... Cevap "Gazze benim meselem değil..."
Senin toprağının kurtuluşu için mezar taşında "Gazze", "Kudüs" yazanları görmen için ne yapmak lazım, kahvenin kartonuna isimlerini mi yazalım... Ya da sen nitelikli ahırlarda marka sağacaksın diye, son şehadet sütünü içen bebeklerin körü mü olalım!
Seni üzen ne mesela? Saçlarının güçsüzleşmesi, gıdığının sarkması, sezon sonu indirim mesajlarını kaçırman... Ne mesela?
Hadi sen hayvansın anladık, bizden ölü havlayışlarına eşlik etmemizi bekliyorsan hayvanlığına promosyon yaz.
Perdenin arkası zihniyetinizin ayak yolu olmuş. Ayakkabında bir şey yok da izi mezbahadan geliyor.
Boykotun en etkili silah olduğunu anladığın için aşağılıyor ve direnci kırmaya çalışıyorsun. Karakterin, cüssenin fosfor bombası olmuş delik deşik geziyorsun ortalıkta.
Bir "leş" olduğunuz konusunda birleştik. Rahat olunuz...