CHP ve Özgür Özel, dün kısa süreli de olsa rahat bir nefes aldı.
CHP'nin 38. Olağan Kurultay'ı ile 21. Olağanüstü Kurultay'ının iptaline yönelik davanın son duruşmasında mahkeme, davanın "konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına" hükmetti.
Özgür Özel, "Amaç CHP'yi tartıştırmak, CHP'de bir tartışma varmış görüntüsünü vermektir. CHP'yi tartıştırmak istediler ve bugüne kadar geldiler. Bundan sonra artık bu tartışmalar da geride kalmıştır." diyor.
Bu tam anlamıyla -hadi sadece- teselli diyeyim.
Yani CHP'de tartışma bitti mi? Kurultayların üzerindeki şaibe kalkmış oldu mu?
Tartışmalar geride kaldı mı?
Buna CHP'liler de gülüyordur.
CHP, tam sakin sulara yelken açacakken bu defa da gündeme "casusluk soruşturması" geldi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Ekrem İmamoğlu, TELE1 Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile İmamoğlu'nun danışmanı ve kampanya direktörü Necati Özkan hakkında "casusluk" soruşturması başlatıldı.
Soruşturma kapsamında Merdan Yanardağ gözaltına alındı, evinde ve TELE1 binasında polis tarafından arama yapıldı. İmamoğlu da cezaevinden ifade verecek.
"Ekrem İmamoğlu suç örgütü" ifadesi kullanılan savcılık soruşturmasının kilit ismi Hüseyin Gün oldu.
Hüseyin Gün'ün, "yabancı ülkeler lehine ajanlık faaliyetlerinde bulunduğu, görüşmelerini, gizliliğe riayet etmek amacıyla kriptolu telefonlar üzerinden gerçekleştirdiği, farklı ülkelerde gerçekleşen iç karışıklıkları finanse ettiği" ileri sürüldü.
Savcılık açıklamasında; Hüseyin Gün ve Necati Özkan'ın "2019 Yerel Seçim Kampanyasında işbirliği yaptıkları, özellikle seçmenlere ait bilgileri yabancı istihbarat servisleri ile paylaştıkları iddia edildi. "Şüpheli Hüseyin Gün'ün, suç örgütünün kurucusu diğer şüphelilerden Ekrem İmamoğlu ile irtibatı ve ortak buluşmalarının bulunduğu anlaşılmıştır" denildi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu yeni soruşturmaya, daha önceki yolsuzluk soruşturmalarında olduğu gibi büyük tepki gösterdi.
Konuyu hemen İstanbul Büyükşehir Belediyesine kayyum atanmasına getirdi: "Kayyum tartışmasını köpürtmeye çalışanlar var. Ekrem İmamoğlu, bir terör suçlamasıyla tutuksuz olarak yargılanıyor. Soruşturma, terörden açıldığı anda kayyum atama imkânı her zaman var, biliyorsunuz" dedi.
CHP, yargı kararlarını beklemeden onca ciddi iddia, belge, rapor, onlarca belgeli itiraflara rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyor.
Geçenlerde Yassıada göndermesi ile yaptığı tehdidi dün de sürdürdü:
"Biz yargılanmayacağız, biz yargılayacağız..."
Özgür Özel, devlete karşı kuru kabadayılık yapıyor. Yargı mensuplarına, TSK generallerine tehditler savurarak haklılık pozisyonu elde etmeye çabalıyor.
Bunun yanında Avrupalı dostlarına, özellikle İngiltere'ye, Almanya'ya yardım çağrısında bulunuyor.
CHP kitlesinin morali/psikolojisi için "biz yapmadık, arkadaşlarımız tertemiz" algısı için çırpınmak siyaseten anlaşılır bir şeydir.
Ancak yardım istediği Avrupa ülkelerinin Türkiye'de Büyükelçilikleri, Konsoloslukları var. Soruşturma safhasını onlar da dikkatlice ve yakından takip ediyorlar. İddiaların, Özgür Özel'in dediği gibi "boş" olduğuna inansalar hep birden çoktan ayağa kalkmış; gazete, dergi ve televizyonları ile CHP'nin arkasında durmuşlardı.
İmamoğlu ve Özgür Özel'in gönderdikleri yazılar, verdikleri röportajlar dışında Avrupa'dan bir destek var mı?
Burası çok önemli.
CHP kitlesini algı operasyonları, fondaş medya, trollerle manipüle edebilirsiniz, kurabilirsiniz ama Avrupa, sizi ciddiye almıyorsa, "bu işte bir bit yeniği var" diyorsa kafanızı kumdan çıkarmanız gerekir...
CHP, peş peşe gelen şiddetli rüzgârların giderek fırtınaya dönüştüğü bir ortamda havaya bakıp ıslık çalmakla kendini kurtaramaz.
Güzel bir söz var; yağmurda uyku, rüzgârda kuytu...
CHP'nin kuytusu, zıvanadan çıkıp Cumhurbaşkanını tehdit etmek, Avrupa'ya yalvar yakar olmak değildir.
CHP'nin kuytusu, yargılamaların sonucunu beklemektir...