Gündemin hukuki bölümünde bugün iki konu var.
Biri malum "İmamoğlu İddianamesi."
Diğeri AYM'nin son kararına yağan tepkiler ve "hukuka elveda" paylaşımları ile sosyal medyaya yansıyan durum.
YİNE HERKES UZMAN....
Sosyal medya arenasına düşen her şey öğütülmeye mahkûm.
Herkes bir anda iddianame uzmanı oldu.
- "Şurası hatalı, adam yıllardır görev yapmıyor, iddianamede adı var!"
- "Yapay zekâ bile hukuksuz diyor!"
- "Belediye başkanının görevini yerine getirmesi nasıl örgüt suçu oluyor!"
- "Siyasi saikle yazıldığı çok net!"
- "Savcılık neyi bulursa içine atmış...!"
Bunların kısmen doğruluk payı olsa bile bu ortadaki iddiaların tümünün "sorunlu" olduğu anlamı taşımaz...
HER İDDİADAN CEZA OLUR MU?
Meselenin anlaşılmasını kolaylaştırayım.
Pek az iddianamenin tümünün aynen kabul edildiğini görürüz.
Yani her iddianın ceza ile sonuçlanması "kesin" olmadığı gibi söz konusu iddialar için öngörülen suçların vasfının değişmesi de olasıdır.
Yani savcı rüşvet der bir olay için, mahkeme hayır görevi kötüye kullanma bu diyebilir. Bu halde "olay-delil örgüsü doğru ama suç tanımı üzerinde tartışma var" deriz.
MÜHİM OLAN SONUÇ...
142 eylemden cezalandırma talep edilen bir kimse hakkındaki iddianameye "savsata" diyebilmemiz için tüm isnatların "hayali", "delilsiz" ve "uydurma" olması gerekiyor.
Şimdi soruyu biraz farklı açıdan yaklaşarak soralım:
Tüm eylemler için bunu söyleyen bir kimse var mı?
Fiillerin birkaçında iddianın somut olması halinde ne olacak?
Bunu tekraren belirtmek istiyorum.
Burada yapılması gereken iddianameyi "kötülemek", "gözden düşürmek" olmamalı...
Yapılması gereken tek tek iddialara dair cevap vermek, delillerin ve örgünün çürütülmesine çalışmaktır.
ELVEDA ANAYASA!
"İyi karar nedir?" sorusunun cevabı bir kesim için şöyle "işime gelirse iyi, gelmezse kötü..." Bahsettiğim konu Prof. Dr. Adem Sözüer'in sosyal medya paylaşımı ile gündeme gelen durum. "Arada kaynamasın!" notu ile yazdığı paylaşımda AYM'nin verdiği son kararın "anayasayı rafa kaldırdığını" söylüyor.... Peki bu ne derece gerçek veya ne kadar doğru?
OLAY NE?
AYM, TBMM Genel Kurulu'nda, Fuzuli Aydoğdu, Hakan Yüksel, Seyfi Han, Cengiz Aydemir ve Alişan Tiryaki'nin Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyesi olarak seçilmesiyle ilgili CHP tarafından açılan iptal davasını reddetti. Gerekçesinde "görevi olmadığını" belirtti. Karar mayıs ayında verilmişti. 10 Kasım'da gerekçesi yayımlandı...
CHP'NİN İDDİASI...
CHP'nin dava dilekçesinde değindiği hususları şöyle özetleyebilirim:
- HSK üyeliklerinin seçimine yönelik Parlamento kararı, eylemli İçtüzük değişikliği niteliğindedir.
- Bu atamaya esas hakimler objektif kıstaslar uygulanarak ve liyakat gözetilerek alınmasının mecburiyeti ilkesine aykırı belirlenmiştir.
- Hakimler Savcılar Kurulu üyelerinin azami mutabakat ile seçilmesini sağlamayı amaçlamış kurallara aykırılık vardır.
Yani karar, "Anayasa'nın Başlangıç bölümüne, 2., 9., 10., 95., 138., 139., 140. ve 159. maddelerine aykırıdır"(1).
AYM KARARINDA NE DİYOR?
Karar(2) "Dava konusu TBMM kararı, TBMM'ye Anayasa'nın 159. maddesi kapsamında verilen HSK üyelerinden bir kısmının seçimi görevinin yerine getirilmesine ilişkin olup söz konusu karar içeriği itibarıyla Meclisin çalışma usul ve esaslarına yönelik herhangi bir düzenleme içermediğinden anılan kararın Anayasa'ya uygunluk denetiminin Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır" diyor.
Ve şu notu düşüyor:
"Bununla birlikte TBMM'nin çalışma usul ve esaslarını konu edinen Meclis kararlarıyla ilgili olarak eylemli İçtüzük değişikliği nitelendirmesi yapmak suretiyle Anayasa Mahkemesinin, kendisini görevli bulduğu ve işin esasını incelediği kararlarının, içerik itibarıyla TBMM'nin çalışma usul ve esaslarına ilişkin olmayan Meclis kararlarının denetimi bakımından kendisini görevli bulduğu kararlarından daha istikrarlı bir süreç izlediği tespit edilmiştir..."
Yani eylemli bir müdahale olursa merak etmeyin müdahale ederim, yoksa da karışmam diyor mahkeme...
Bunun neresi elveda!
Benzeri durum 2015'teki RTÜK seçimi gündeme gelmiş ve AYM aynı 10 Kasım'daki gibi yorum yapmıştı (3)...
SON SÖZÜM....
"Elveda anayasa" ifadesini ilk dile getiren Kemal Gözler hocaydı.
Daha öncesi de olabilir ama benim anımsadığım bu.
Onun kastı ve saiki ve bağlamı farklıydı.
Sonuçta katılmadığım düşünceleri olsa da yazıları ve ortaya koyduğu akademik birikim her zaman önemlidir Kemal Hocanın...
Muhalifliğin aşırma kavramlarla yapılması da bize özgü.
Ben bu tip durumların da bir tür telifi olduğu kanaatindeyim. ��
Ha bir de son sözüm var bugün ve tamamen bana ait...
"Bu ülkenin sorunu hukukçu muhalifler değil, emeklilikten sonra muhalif olan hukukçulardır."
.
.
.
.
(1) CHP Dava Dilekçesi Linki:
https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2025/159
(2) İlgili AYM Kararının Linki:
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/11/20251110-4.pdf
(3) 3.9.2015 tarihli RTÜK Kararı Linki:
https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2015/79