İsrail'in Gazze, İran ve Suriye saldırıları sonrasında Türkiye'nin artık Siyonist canavarlığın açık hedefi olduğunu kimse inkâr edemez.
İsrail evet, Türk Dünyası ve İslam coğrafyası düşünüldüğünde kendisi için en büyük tehdit olarak Türkiye'yi görüyor.
15 Temmuz FETÖ hain darbe teşebbüsü dâhil, 27 Mayıs 1960 ve sonraki bütün askerî darbeler, muhtıralar; İsrail'in Siyonist politikasının, ona destek veren BATI istihbarat merkezlerinin tezgâhıydı.
Çok şükür Türkiye, "eski Türkiye" değil. İsrail-ABD-Batı uydusu bir Türkiye, bugün umutları tükenmiş bir ülke olurdu.
Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milli Savunma Üniversitesi Kurmay Subaylar Mezuniyet Töreni"nde meselenin özü ile ilgili konuştu:
"Yerli ve milli yüksek teknoloji yatırımlarımızla, savunma sanayindeki hamlelerimizle küresel planda adından söz ettiren ülkeler arasındayız. İHA'larımızla, SİHA'larımızla, son teknoloji ürünü kara, hava, deniz ve haberleşme araçlarımızla bugünün savaş konseptini de yine biz belirliyoruz. Diğer taraftan, iç cephemizi de tahkim ediyor, birliğimizi, dirliğimizi, kavlimizi güçlendirmek için tarihi nitelikte adımlar atıyoruz. Bu adımlarla 'Terörsüz Türkiye' ve 'terörsüz bölge' hedeflerimize doğru kararlı, ümitli ve dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Bu menzile vardığımızda, inşallah çok daha güçlü, çok daha müessir, çok daha muteber bir Türkiye'yi hep birlikte hayata geçirmiş olacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan iki hayatî hususu birlikte söylüyor.
Bir yandan "son teknoloji ürünü kara, hava, deniz ve haberleşme araçlarımızla bugünün savaş konseptini belirliyoruz."
Bir yandan da "iç cephemizi tahkim ediyor, birliğimizi, dirliğimizi, kavlimizi güçlendirmek için tarihi nitelikte adımlar atıyoruz. Bu adımlarla 'Terörsüz Türkiye' ve 'terörsüz bölge' hedeflerimize doğru kararlı, ümitli ve dikkatli bir şekilde ilerliyoruz."
PKK'nın silah bırakmasının ardından Meclis'in inisiyatif almasının önemine buradan bakmak lazım.
Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin grup başkanvekillerini kabul eden TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye dönemi için kurulacak komisyon için bir kez daha liderler turuna çıkma kararı aldı.
Meclis'te bir komisyon kurulması kararı önemli bir adımdır. Komisyonda; AK Parti 13, CHP 7, DEM Parti, MHP ve Yeni Yol Partisi için ise 3 üye ile temsil edilmesi düşünülüyor. Her siyasi partiden bir üye olması ve bağımsızlardan da kura ile üye seçilmesi de benimsendi.
CHP Genel Başkanının, bu hayatî konuyu "ümmet" tartışmalarına çekmeye çalışması tamam, bir çarpık zihniyetinin tezahürüdür amma, bu saptırma iç cephenin zaafa uğratılması ile eş anlamlı bir provokasyondur.
Özgür Özel'den umudu tamamen kesmeli miyiz?
Bir umut ışığı hala var.
Özgür Özel, önceki gün DEM Parti İmralı heyeti Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol'u CHP Genel Merkezi'nde kabul etti.
Ziyaretin ardından Buldan, şunları söyledi:
"Açıkçası Sayın Özgür Özel'in barış meselesine başından beri sunduğu önemli katkılar var. Çok kıymetli. Özel'in aynı derecede bu barış sürecine bundan sonraki süreçte de hem destek vereceği hem de bu konuda çalışmalara kıymetli şekilde destek sunacağını öğrenmiş olduk."
Özgür Özel; İmamoğlu'nun şu Cumhurbaşkanlığı sevdasının peşine takılmaktan vazgeçer, yargıyı/devlet kurumlarını karşısına almaya son verirse, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik çirkin üslubunu terk ederse, makul olmayı seçer, Türkiye'nin menfaatlerinin peşinde bir ana muhalefet liderine dönüşürse bundan Türkiye kazanır.
Yapabilir mi?
İsrail'in canavarlığını görür, Türkiye'nin nasıl bir tuzağa çekilmeye çalışıldığını kabul ederse evet, iç cephe bütünlüğü için "biz de varız" derse, Terörsüz Türkiye zaferine ortak olabilir.
Melis Komisyonundaki CHP, ilk adımı atabilir...